Kaygılar azaldıkça veriler öne çıkacak
Serhan Yenigün-Finansinvest
Avrupa'da yüksek borç yükü ve bütçe açığı olan ülkelere ilişkin kaygılar sürüyor. Ancak, geçtiğimiz hafta sonu açıklanan 750 milyar EUR büyüklüğündeki dev kredi fonu ve sorunlu bölge ülkelerinin açıkladıkları bütçe önlemleri sonrasında önceki haftanın son iki günü hissedilen panik atmosferinin dağıldığını görüyoruz. Bundan sonraki süreçte alınan kararların ne derece çözüm getireceği ve mali sıkıntıların ne derece kontrol altına alınacağı izlenecektir. Önümüzdeki dönemde ise, yatırımcı gündeminin bir süredir en üst sırasında yer alan Avrupa odaklı endişelerin kısmen geri planda kalacağını ve makro verilerin büyümeler konusunda verdiği sinyallerin öne çıkacağını düşünüyoruz. Son dönemde Avrupa odaklı gelişmelerin gölgesinde kalan ve piyasalar tarafından fiyatlama mekanizmalarına yeterince dahil edilmeyen makro ekonomik göstergelerin ise, bu dönemde ekonomilerde toparlanama ve büyümeye geçiş sinyallerini sürdürdüğünü görüyoruz. ABD ve Avrupa'da istihdamda daralma hız keserken tüketime yönelik verilerde ılımlı toparlanma sürüyordu. Yurtiçinde ise sanayi üretiminde hızlı yükselişin sürdüğünü, ilk çeyrekte çift haneli büyüme beklentilerinin giderek güç kazandığını görüyoruz. Temel riskler devam ediyor olmasına rağmen, Avrupa'da kredi ve borç kaygılarının dengelenmesi, makro ekonomik düzelme eğilimlerinin fiyatlanmasının önünü açabilir.
Yurtiçinde ise hareketli bir gündem takip ediliyor. Siyasi arenada referandum tarihinin beklentilerden iki ay daha öteye, 12 Eylül 2010'a işaret etmesi bundan sonraki dönemde iki önemli sürecin izlenmesine neden olacak. Bunlardan ilki, referanduma konu olan yasa değişikliğinin içeriği itibariyle yoğun bir siyasi tartışma zemini yaratması ve bu dönemde yürütülecek propaganda süreci. Bu dönemde siyasi tansiyonun artmasını, ancak tansiyonun piyasa etkisinin sınırlı kalmasını bekliyoruz. İkinci olarak, CHP'nin yasa değişikliğini Anayasa Mahkemesi'ne götürmesinin ardından Mahkeme'nin karar süreci izlenecek. Anayasa Mahkemesi'nin iki ay daha fazladan düşünme ve sonuca varma süresi kazanması, kararın referanduma yetişmeyeceği, bunun da bir takım hukuki ve sosyal sorunlar doğurabileceği algılarını zayıflatacaktır. Bütün bu karışık ve çok senaryolu siyasi konjonktürde, yurtiçi piyasalarımızın artan siyasi risklere karşı duyarlılığı da yüksek seyredecektir. Ancak, özellikle kısa vadede piyasalarımızın yurtdışından negatif anlamda ayrışan bir performans sergilemesini beklemiyoruz.