Kayan gündem şaşkınlığı...

Osman AROLAT
Osman AROLAT AROLAT'tan [email protected]

Bizler uzun bir süreden beri “kayan bir gündemle”karşı karşıya yaşıyoruz. Bir gün önümüze gelen bir konudaki haberde geçen konuyu öğrenmeye çalışıyoruz. O konuda bilgi edinmeye çalışırken birden gündeme bir başka konu geliyor. Bu bazen bir konunun uzantıları da olsa, bizim gündem şaşkınlığımızı ortadan kaldırıcı bilgiye ulaşmamızla sonuçlanmıyor.

Son dönemde kayan gündemin odağındaki  konularından birisi, İktidar ile Hizmet Hareketi arasındaki gelişmelerle ilgili.

Önce iktidarın “dershaneleri kapatma kararı” gündeme geldi. Dershane yöneticileri yaptıkları hizmetin “eğitimdeki eşitsizliği giderici” olduğunu belirtirlerken, Milli Eğitim Bakanlığı kapatma konusunda karardan dönülmeyeceğini, ama kararın zamana yayılacağını açıkladı. Bizler bunun nereden kaynaklandığını öğrenmeye çalışırken, bir gazetede Hizmet Hareketi’nin yok edilmesine yönelik 2004 yılında Milli Güvenlik Kurulu’nda, bugünün iktidar kadrosunun imzalarının da bulunduğu bir belge yayınlandı. Bu belgenin yayınlanmasının ardından “dershane kapatma kararı” tartışması biraz geriye düşerken, Hizmet Hareketi yayınlarında iktidarın suçlandığı yazılar gündeme geldi. Bunun yanı sıra Hizmet Hareketi’nin lideri Fetullah Gülen’in önce  yumuşak üslupla başlayan açıklamaları da zaman içersinde sertleşti...

Oysa, biz Hizmet Hareketi’nin açıklamalarında da yer aldığı gibi son yıllarda hem 2007 Anayasa oylamasında hem de diğer bütün gelişmelerde iktidarın destekçisi olduğu bilgi ve düşüncesindeydik.

Dershane kapatma konusunda eleştirel tutum takınan AK Parti Milletvekili İdris Bal, ihraç istemiyle disiplin kuruluna sevk edilince partisinden istifa etti.

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, dershane kapatmanın zamana yayılması sonrasında Hizmet Hareketi ile dostluklarının sürdüğünü, ara bozmak isteyenlerin amaçlarına ulaşamayacaklarını belirtti. Bir taraftan yumuşama beklenirken, bir AK Parti milletvekili “Hizmet Hareketi’ne” yönelik KCK benzetmesiyle “terörist” suçlaması yaptı. Sözünü geri alması isteğine de olumsuz yanıt verdi.

AK Parti milletvekili Hakan Şükür, partisinin bu konuda uyarıcı açıklama yapmamasını ve dershane kapatma konusunda Hizmet Hareketi’nin uyarılarını ele almamasını öne sürerek partisinden istifa etti. AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Ali  Şahin bu istifayı , “Emirle geldi, emirle ayrıldı. Milletvekili parti yönetimine bağlı olmalıdır, dışardan gruplara bağlı değil” açıklamasıyla değerlendirdi.

Şükür’ün istifası üzerine AK Parti içersinde Hizmet Hareketi yanlısı kaç miletvekili olduğunu araştırdım. “20 kadar milletvekilleri olduğunu, bunların yarısının sempatizan düzeyinde olduğu, diğerlerinin Hizmet Hareketi yönetimi isterse ‘istifalarını hemen sunabileceği’ yönünde yanıt aldım.”

Tam “bu konuda gelişme olur mu?” diye düşündüğüm sırada dün  sabah saatlerinde  Halk Bankası Genel Müdürü, Fatih Belediye Başkanı, işadamları ve üç bakanın oğlunun ve bazı bakanlık bürokratlarının aralarında bulunduğu 49 kişinin ifade verdiği üç farklı yolsuzluk soruşturmasının, Zekeriya Öz’ün emriyle savcı Celal Kara tarafından yürütüldüğü açıklandı. Ve bu konuda hem internet sitelerinde hem de konuştuğum işadamı dostlarımın değerlendirmelerinde “Hizmet Hareketi  iktidar çatışması büyüdü” yorumuyla karşılaştım.

Şimdi ben gündemin yeniden kaymamasını beklerken, bir İtalya seyahatinde savcı Dİ Pietro’nun başlattığı operasyonu değerlendiren bir İtalya’nın söylediği  “Gömleğimiz pisti, sonunda çıkarma kararı verdik. Di Pietro soruşturması buydu” sözlerini hatırladım. Gündemin bir kez daha kaymadan, soruşturmanın hızla tamamlanmasını,  suçlu ve suçsuzları ortaya çıkaracak ve toplumu aydınlatacak  bir sonuç vermesini dilemekten başka bir şey beklemiyorum.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar