Kaya gazı etkisi
Kaya gazının (Shale gas) uluslararası alanda adından daha sık söz ettirmeye başlaması, doğalgaz ve petrol başta olmak üzere enerji alanında dengeleri değiştirmeye başladı. ABD’de geliştirilen teknolojiler sayesinde özellikle 2000 yılından sonra kaya gazında ciddi üretim rakamlarına ulaşıldı. Lider konumundaki ABD’nin son dört yıldaki üretimi 200 milyar metreküpün üzerine çıkmış durumda. Bu rakam dünyanın en büyük doğalgaz ihracatçısı Rusya’nın yaptığı ihracattan fazla.
Bir çok uzman, dünya genelinde kaya gazı üretiminin yaygınlaşması ve ihraç edilebilir hale gelmesi sayesinde güç savaşlarında petrol ve doğalgazın yerini kaya gazının alacağını söylemeye başladı. Kaya gazının uluslararası enerji piyasasına ilk etkisi, Amerika'da üretilen kaya gazının büyük oranda yerel elektrik üretiminde kullanılmasıyla kendini göstermişti. Amerika'da kömürden elektrik üretimi yüzde ellilerden otuzlara kadar gerilemiş ve artan kömürün Avrupa'ya ihracıyla yaşlı kıtada kömür kullanımı yaygınlaşmaya başlanmıştı.
Kaya gazının enerji maliyetlerindeki etkisi, rezerv sahibi olma olasılığı bulunan birçok ülkenin iştahını kabarttı. Ülkeler sahip oldukları kaya gazı rezervlerini değerlendirmek için bu konuda faaliyet gösteren uluslararası şirketlerle görüşmeler ve anlaşmalar yapmaya başladılar. Ancak bu süreç yeni güç savaşlarını da getirdi. Bunun en bariz örneği, Rusya ile Ukrayna arasındaki "ek fatura" krizi oldu. Kısaca olay, doğalgaz konusunda Rusya’ya bağımlı olan Ukrayna’nın kaya gazı rezervleri için Shell firmasıyla 10 milyar dolarlık anlaşma yapması sonrasında Rusya’nın Ukrayna’ya kullanmadığı doğalgaz için ciddi bir fatura çıkarmasıydı. Gazprom, anlaşmalardaki "al ya da öde" şartına dayanarak Ukrayna’nın kullanmadığı gaz için Ukrayna Enerji şirketi Naftogaz’a 7 milyar dolarlık fatura çıkarmış, Ukrayna ise konuyu uluslararası mahkemeye götüreceğini ilan etmişti. Rusya'nın zamanlaması ‘anlaşma gereği alınmayan gazın parası istenmiş, ne var bunda’ denemeyecek kadar manidar...
Gazprom’un bu faturası, hem Ukrayna’ya ve hem de bu ülkenin kaya gazı potansiyelini değerlendirmek isteyen batılı şirketlere mesajlar içeriyor...
Türkiye’nin de bu olaylardan çıkaracağı dersler olmalı. Türkiye, bir yandan kendi kaynaklarını değerlendirmek için uluslararası şirketlerle anlaşmalar yaparken diğer yandan da doğalgazda Rusya’ya bağımlılığı azaltmak için Azeri ve Irak gazı üzerinde çalışmalar yürütmekte. Katar başta olmak üzere ABD ve dünyanın değişik ülkelerinden gaz ithalatı yapma uğraşında. ‘Doğal gaz ithalatını azaltmak için nükleer güç santrali yapmak zorundayız’ diyen Enerji Bakanlığı Rusya'nın bu son hamlesini ve bundan sonraki süreçte ne tür adımların gelebileceğini iyi değerlendirmeli. Türkiye, en fazla gaz aldığı ülkenin, aynı zamanda buradaki ilk nükleer güç santralini işletecek ülke olmasının yaratabileceği handikapları dikkate almak zorunda. Dünyanın yeniden şekillendiği günümüzde enerji alanında dikkate alınmayan her etki ulusal ve uluslararası bir sorun olarak karşımıza çıkmaya aday. Hele ki işbirliği yaptığımız ülke, Ortadoğu başta olmak üzere birçok uluslararası konuda farklı politikalara sahip olduğumuz, BM Güvenlik Konseyi daimi üyesi Rusya gibi bir ülke ise...