Katma değeri yüksek ihracat (II)
Katma değerin “Belli bir mal veya hizmetin satış fiyatından, o ürünü meydana getirmek için başkalarından satın alınan şeylerin bedeli düşüldükten sonra kalan miktar” olarak verilen tanımına bir açıklamayla başlayalım. Bu tanım ‘başkalarından satın alınan şeylere’ değer kattığınızı açık söylüyor. Bu şu demektir. Beş liraya satın aldığınız şeyleri alavere dalavere on beş liraya satma becerinizden bahsetmiyor. Yani pazardaki çarpıklıklardan doğan vurgun fırsatlarını anlatmıyor.
Şimdi başkalarından aldığınız şeylere bir bakalım. Okurlarıma artık baygınlık gelmediyse (geldiyse bile çaresiz tekrar edeceğim) satın alınabilecek şeylere yani kaynaklara tekrar bakalım. Şirketler dışarıdan birbiriyle örtüşebilen beş kategoride kaynak tedarik ederler. Bunlar mali kaynaklar, insan gücü kaynakları, fiziki kaynaklar (envanter, ara malları dahil aktifl er) ve alt yapı tesisleri, ilişki ve stratejik işbirlikleri, enformasyon ve know-how olarak sıralanmışlardı. Tanım diyor ki bu aldıklarınıza katabildiğiniz kadar değer katacaksınız. Bir de milli kaynaklardan alırsanız Vatan’a millete faydalı iş yaparsınız. Herkes şikayetçi olduğuna göre Türk şirketleri bunu ya yapamıyorlar ya da yaptıkları yetmiyor. Devamlı bakandan arada sırada bakana kadar “Bu böyle gitmez” diyerek bağırıp çağrıldığına göre durumdan kimse memnun değil.
İşin özüne bir bakalım. Önce katma değeri yüksek üründe milli girdinin bir ne gerek ne de yeter şart olmadığını belirtelim. Kaynağı ‘en uygun şartlarla’ nereden tedarik ederseniz oradan tedarik etmeniz bir işletmeci olarak hem görevinizdir hem de hakkınız. Bunun aksini zorlayan devlet programları Malezya’dan Çin’e kadar bir sürü ülkede denendi. Her ne kadar bir sürü milli, dini, etnik, siyasi ve kişisel nedenlerle uygulamalar yüceltildiyse de eşyanın tabiatı gereği olacak olan oldu ve bu programlar bir övünülecek bir sonuca ulaşamadı. Bu tür zorlamalar bana hep ABD’deki ‘Equal Opportunity -Eşit Fırsat’ uygulamalarını hatırlatır. ABD’deki azınlıklara ve dezavantajlı olduğu varsayılan guruplara istihdam sağlamak isteyen kanun koyucu öyle zorladı ki işverenler birini işe almak için o işe layık ‘özürlü Vietnam- Irak-Afganistan gazisi, Kızılderili bir kadın’ bulamadığını ispat zorunda bırakıldı. Beni işe almak isteyen Ohio Üniversitesi hangi koşula uydurduysa ben işe girdim. Eğer özel sektörünüzü kullanarak katma değeri yüksek ihracat yapacaksanız bu ille de milli tedarik zorlamasıyla olmaz. İşletmeci bir yolunu bulur kaynağını en ‘uygun’ yerden tedarik eder. Milleti zorla yalancı yaparsınız. İlle de milli tedarik istiyorsanız bunun yolu üstüne katma değer katılabilecek ara malları üretimini sağlamaktan geçer. Bu nasıl yapılabilir konusuna katma değer konusuna baktıktan sonra gerekirse döneriz.
Bir kere katma değeri maliyetlere bağlamak, yani kaynağı en ucuza temin etmek anlamında almak yanlıştır. Kaynakları ucuza sağlamanın bir sakıncası yok tabii. Tersine. Ama kavram olarak katma değer girdi fiyatlarıyla değil satış fiyatlarıyla ilgilidir. Önemli olan girdi fiyatı ne olursa olsun pazarda elde edeceğiniz satış fiyatıdır. Yani bu beş kaynağın üstüne değer katacaksınız. Öyle değer katacaksınız ki kaynağa verdiğiniz paranın çok üstünde bir fiyatla ihraç edebileceksiniz. Yani uluslararası çapta rakiplerinize galebe çalacak üst seviyede fiyatlar alabileceksiniz. Bir kere her kaynağa değer ilave etmek o kadar da kolay değildir. Söz gelimi mali kaynaklara. Veya, insan gücüne.
Hatta, stratejik işbirlikleri ve ilişkilere. Genelde üstüne değer ilave edeceğiniz kaynaklar fiziki kaynaklar ve alt yapı ile enformasyon ve now-how kaynaklarıdır.
Yani okurlarımın artık alıştığını umduğum dilde ‘üretim ve pazarlama için mali, insan gücü, stratejik işbirlikleri ve ilişkileri öyle kullanacaksınız ki fiziki kaynaklar, alt yapı, enformasyon ve know-how kaynaklarına değer katacaksınız’. Şimdi şirketler bunu neden yapsın? Şirketler Kızılay’a fon yaratmak için değil para kazanmak için kurulduklarına göre ‘katma değeri yüksek’ ihracattan para kazansalar öyle yaparlar. Demek ki Türkiye’de katma değeri yüksek’ ihracattan para kazanmak konusunda sıkıntılar var. Haftaya bakarız.
Sağlıcakla kalın.