Katma değer vergisinde tevkifat uygulaması ve değişiklikler
Dr. Mehmet ŞAFAK
Gelir ve Kurumlar Vergisi kanunlarında olduğu gibi vergi alacağının güven altına alınması amacıyla, Katma Değer Vergisi Kanunu'nda da vergi sorumluluğu ve vergi tevkifatı uygulamasına yer verilmiştir. Kanunun 9. maddesinde söz konusu vergi sorumluluğu düzenlenmiştir. Buna göre mükellefin Türkiye içinde ikametgahının, iş yerinin, kanuni merkezi ve iş merkezinin bulunmaması hallerinde ve gerekli görülen diğer hallerde Maliye Bakanlığı, vergi alacağının emniyet altına alınması amacıyla, vergiye tabi işlemlere taraf olanları verginin ödenmesinden sorumlu tutabilir. İşlemlere taraf olanlar mükellefin temsilcisi, vekili mükellef adına hareket etmeye yetkili her hangi bir kimse veya kendisine mal teslim edilen yahut hizmet sağlananlar olabilir.
Sorumluluk uygulaması Maliye Bakanlığı'nca yayınlanan çok sayıda Katma Değer Vergisi Kanunu Genel tebliğleri ile şekillenmiştir. Gelir İdaresi Başkanlığı'nca KDV tevkifatı ile ilgili olarak yayımlanan tüm genel tebliğleri tek tebliğ haline getirmek ve uygulama birliği sağlamak amacıyla internet sitesinde yeni bir tebliğ taslağı yayınlanmıştır.
Tebliğ Taslağı KDV Genel Tebliği'nde yer alan KDV tevkifatına tabi işlemlerin sistematik bir biçimde yeniden şekillendirilmesini ve tevkifat uygulamalarında Maliye Bakanlığı'nın yetkisi çerçevesinde yapılması düşünülen düzenlemeleri içermektedir.
KDV'de vergi sorumluluğu uygulaması
Kanunun 9. maddesi uyarınca, yapılan mal teslimi veya hizmet ifası dolayısıyla ödenmesi gereken verginin hesaplanıp, kesilip vergi dairesine yatırılmasında sorumlu tutulan kişi ve kuruluşlar ilgili işlemlerin bedeli üzerinden hesaplayacakları KDV'yi işlemin yapıldığı ayı izleyen ayın 24. günü akşamına kadar 2 nolu KDV beyannamesi ile beyan etmek ve ödemek durumundadırlar.
Söz konusu beyannameler, KDV mükellefi olanlarca bağlı bulundukları vergi dairelerine verilecektir. KDV mükellefiyeti bulunmayan bankaların ve sigorta şirketlerinin düzenledikleri (2) nolu beyannameleri kurumlar vergilerini tarh eden vergi dairelerine verilir. Hiç vergi mükellefiyeti bulunmayanların sorumlu sıfatıyla ödeyecekleri KDV'ler ise bu kişi ve kuruluşların ikametgahının veya iş merkezinin bulunduğu yer vergi dairesince tarh ve tahsil edilir.
Sorumlu sıfatı ile verilecek KDV beyannamesinde, yapılan işlemin türüne göre beyan edilecek vergi matrahına uygulanacak kesinti oranları işlem türü itibariyle, farklı oranlar olarak belirlenmiş olabilir. Belirlenen bu oranların uygulanması ile ortaya çıkan vergilerin vergi dairesine yatırılması, cezai sorumluluğa uğramamak bakımından, mal ya da hizmet alınan kişiye ödenmemesi gerekir.
Tam ve kısmi tevkifat uygulaması
Katma Değer Vergisi Kanunu ve genel tebliğlere göre katma değer vergisi tevkifatını iki grup altında incelemek uygun olur. Bunlardan birinci grup asıl mükellefi tarafından vergi dairesine ödenmesi gereken verginin tamamının vergi sorumlularınca, sorumlu sıfatıyla ödenmesidir. İkinci grup uygulama ise söz konusu KDV'nin kısmen asıl mükellef kısmen de vergi sorumlularınca ödenmesini esas alan kısmi tevkifat uygulamasıdır.
Bugün yazımızda tam tevkifat (kesinti) uygulamasına yer vereceğiz. Daha sonra kısmi tevkifat üzerinde duracağız.
Tam tevkifat uygulaması
Yurtdışından temin edilen hizmetlerde uygulama
KDV Kanunu'nun 1.maddesine göre bir hizmetin verginin konusuna girebilmesi için Türkiye'de ifa edilmesi gerekmektedir. Aynı kanunun 6. maddesinde ise Türkiye'de yapılan veya faydalanılan hizmetlerin Türkiye'de ifa edilmiş sayılacağı hükme bağlanmıştır.
Bu hükümlere göre, ikametgahı, işyeri, kanuni merkezi ve iş merkezi Türkiye'de bulunmayanların Türkiye'de yaptıkları hizmetler ile bunların yurt dışında yaptığı ancak Türkiye'de faydalanılan hizmetler KDV'ye tabi olacaktır. Bu gibi hizmet ifalarında mükellef esas olarak yurt dışındaki firma olmakla birlikte, firmanın Türkiye'de ikametgahı, işyeri, kanuni merkezi ve iş merkezinin bulunmaması nedeniyle vergi, hizmetten faydalanan yurt içindeki muhatap tarafından bağlı bulunulan vergi dairesine, sorumlu sıfatıyla beyan edilip ödenecektir.
Türkiye'de ikametgahı, işyeri, kanuni merkezi ve iş merkezi bulunmayan firmalar tarafından;
- Türkiye'de inşa edilecek bir alışveriş merkezi için çizilen mimari proje,
- Türkiye'de faaliyette bulunan enerji santralinin işletilmesine ilişkin olarak verilen danışmanlık hizmeti
- KDV mükellefiyeti olmayan genel bütçeli bir idareye verilen yazılım hizmeti,
- KDV mükellefiyeti olmayan bir sivil toplum kuruluşuna konusuyla ilgili olarak dünyadaki hukuki gelişmeler hakkında bilgi gönderilmesi halinde hizmetten Türkiye'de yararlanıldığından vergileme söz konusu olacaktır.
Ancak ihraç edilecek mallar için yurtdışındaki firmalar tarafından yurtdışında verilen gözetmenlik, reklam ve tanıtım, müşteri bulma ve benzeri hizmetler, ihraç konusu malın yurt dışında tüketilecek olması nedeniyle KDV'ye tabi değildir. Bu hizmetler nedeniyle yurtdışındaki firmaya ödenecek bedeller nedeniyle tevkifat uygulanmayacaktır.
Gelir Vergisi Kanunu'nun 18. maddesi kapsamına giren işlemlerde sorumluluk uygulaması
KDV Kanunu'nun (1/l) maddesine göre, serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetler vergiye tabidir. Buna göre, sözü edilen faaliyetleri mutat ve sürekli bir şekilde yapanlar gerçek usulde KDV mükellefi olacak, bunların arızi nitelik taşıyan serbest meslek faaliyetlerinde ise vergi uygulanmayacaktır.
Gelir Vergisi Kanunu'nun 18. maddesi kapsamına giren faaliyetlerde de yukarıdaki hüküm geçerli olacaktır. Sözü edilen 18. madde kapsamına giren faaliyetlerin (Müellif, mütercim, ressam, heykeltıraş, bestekar, bilgisayar programcısı ve mucitlerin ve bunların mirasçılarının vd. faaliyetleri) mutat ve sürekli bir çerçevede sürdürülmesi gerçek usulde KDV mükellefiyetini gerektirmektedir. Bu faaliyetlerin arızi olarak yapılması halinde ise vergi aranılmamaktır. Buna göre;
(1) Bu faaliyetlerin arızi şekilde yapılması KDV'ye tabi olmadığından, arızi olarak serbest meslek faaliyetinde bulunanların KDV mükellefiyetleri tesis edilmeyecektir.
(2) Bu faaliyetleri mutat ve sürekli olarak yapanların, prensip olarak, KDV mükellefiyeti tesis ettirmeleri gerekmektedir. Ancak, Gelir Vergisi Kanunu'nun 18. maddesi kapsamına giren teslim ve hizmetleri münhasıran aynı kanunun 94. maddesinde belirtilen kişi ve kuruluşlara yapanların hesaplayacağı KDV'nin bu kişi veya kuruluşlar tarafından sorumlu sıfatıyla beyan edilmesi mümkün bulunmaktadır.
Serbest meslek erbabının bu uygulamadan faydalanabilmesi için gerçek usulde KDV mükellefiyetlerinin sadece Gelir Vergisi Kanunu'nun 18. maddesi kapsamına giren işlemlerden ibaret olması ve işlemlerinin tamamının aynı kanunun 94. maddesinde sayılan kişi, kurum ve kuruluşlara yapılması gerekmektedir.
Ayrıca, sorumluluk uygulaması kapsamında işlem yapılabilmesi için Gelir Vergisi Kanunu'nun 18. maddesi kapsamına giren kişilerin bu şekilde işlem yapılmasını önceden vergi sorumlusuna bildirmesi gerekmektedir.
İşlemlerine ait verginin beyan ve ödeme mükellefiyeti sorumlular tarafından yerine getirilen serbest meslek mensupları (Gelir Vergisi Kanunu'nun 18.maddesinde sayılanlar) ayrıca KDV beyannamesi vermeyecek ve defter tutmayacaklardır. İşlemin belgelenmesi ise Vergi Usul Kanunu'nun genel hükümlerine göre gerçekleştirilecektir.
Kiralama işlemlerinde sorumluluk uygulaması
KDV Kanunu'nun (1/3-f) maddesine göre, Gelir Vergisi Kanunu'nun 70. maddesinde belirtilen (menkul ve gayrimenkul) mal ve hakların kiraya verilmesi işlemleri verginin konusuna girmektedir. Buna göre, söz konusu mal ve hakların kiraya verilmesi işlemi, ticari, sınai, zirai ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde verilen bir hizmet olmasa dahi KDV'ye tabi olacaktır.
Bu kiralama işlemleri ile ilgili KDV;
- Kiraya verenin başka faaliyetleri nedeniyle gerçek usulde KDV mükellefiyetinin bulunmaması
- Kiralayanın gerçek usulde KDV mükellefi olması,
Şartlarının birlikte var olması halinde, kiralayan tarafından sorumlu sıfatıyla beyan edilecektir. Kiralama işleminin vergiden müstesna olması halinde, mükellef veya sorumlu sıfatıyla vergi beyan edilmeyeceği tabiidir.
Kiraya verenin başka faaliyetleri dolayısıyla gerçek usulde KDV mükellefi olması halinde, sorumluluk uygulaması söz konusu olmayacak; kiraya veren, kiralama faaliyetleri ile ilgili KDV'yi diğer faaliyetleri ile birlikte genel esaslara göre beyan edecektir.
Reklam verme işlemlerinde sorumluluk uygulaması
Gerçek usulde KDV mükellefi olan bazı işletmeler KDV mükellefiyeti olmayan;
- Amatör spor kulüplerine, oyuncularının formalarında gösterilmek,
- Şahıslara veya kuruluşlara ait bina, arsa, arazi gibi yerlerde duvarlara yazılmak, pano olarak yerleştirilmek,
- Dergi, kitap gibi yazılı eserlerde yayınlanmak
ve benzeri şekillerde reklam vermektedir.
Bu şekilde reklam verme işlemleri ile ilgili KDV, reklamı alanların gerçek usulde KDV mükellefi olmaması halinde, reklamı verenler tarafından sorumlu sıfatıyla beyan edilecektir.
Reklam verenlerin gerçek usulde KDV mükellefi olmaması halinde ise reklam hizmetine ilişkin KDV, başka nedenlerle KDV mükellefiyeti bulunsun bulunmasın reklam alanlar tarafından mükellef sıfatıyla beyan edilecektir.
Sınır ticareti yoluyla ithal edilen mallar
KDV Kanunu'nun (1/2) maddesi uyarınca, sınır ticareti yoluyla mal ithali KDV'ye tabi bulunmaktadır. Bu suretle ithal edilen malların yurtiçinde tesliminde de kanunun (1/1) maddesi kapsamında vergi uygulanacağı tabiidir. Türkiye'de ikametgahı, işyeri, kanuni merkezi veya iş merkezi bulunmayanlar tarafından ithal edilen malların yurtiçinde tesliminden doğan KDV'nin, kanunun 9. maddesi gereğince alıcılar tarafından sorumlu sıfatıyla beyan edilip ödenmek üzere tevkifata tabi tutulması gerekmektedir.
Ancak bu durumda ithalde ödenen KDV'nin indirim konusu yapılamaması söz konusu olmaktadır. Bu nedenle, Türkiye'de ikametgahı, işyeri, kanuni merkezi veya iş merkezi bulunmayanlar tarafından sınır ticareti yoluyla ithal edilen malların yurtiçinde tesliminde, bu mallar için gümrükte vergi ödendiğinin belgelendirilmesi ve alıcıların gider pusulası düzenlemesi koşuluyla tevkifat yapılmasına gerek bulunmamaktadır.