Katma değer vergisi tevkifatı uygulaması

Akif AKARCA / Dr.Mehmet ŞAFAK
Akif AKARCA / Dr.Mehmet ŞAFAK VERGİNİN GÜNDEMİ [email protected]

Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı internet sitesinde katma değer vergisi tevkifatına tabi işlemlerin sistematik bir biçimde yeniden düzenlenmesi amacıyla bir genel tebliğ taslağı yayınlanmıştır. Bu yazımızda KDV de tevkifatı uygulaması ile ilgili genel bir değerlendirme yapmak istiyoruz.

Vergi tevkifatının önemi

Vergi sistemimizde vergi güvenliğini sağlamayı amaçlayan bazı müesseseler oluşturulmuştur. Verginin tevkif suretiyle kaynakta tahsil edilmesi bunlardan biridir ve devlet bütçe gelirleri içinde tevkif suretiyle toplanan vergi miktarı önemli yer tutar. Örneğin; 2012 yılı merkezi yönetim bütçe Kanunu B Cetveli incelendiğinde,300.995.224.000 liralık toplam vergi geliri içinde gelir vergisi tutarının 56.710.510.000 TL olduğu, bunun 51.234.785.000 lirasının tevkif yoluyla tahsil edileceği kabul edilmiştir. Toplam gelir vergisinin %90,34 ünün tevkif suretiyle tahsil edileceği görülmektedir.

Bütçe Kanunu B Cetveline göre dahilde alınan 41.089.593.000 TL KDV tahsilatının 1.329.980.000 lirası da tevkif yoluyla sağlanacaktır. Bütçe tahminine göre toplam tahsilatın % 3,2 si tevkif yoluyla tahsil edilecektir

KDV Tevkifatı

KDV Kanunu'nun 9'uncu maddesi vergi uygulamasında tevkifata imkan vermektedir. Maddenin birinci fıkrasına göre; ..mükellefin Türkiye içinde ikametgâhının, işyerinin, kanuni merkezi ve iş merkezinin bulunmaması hallerinde ve gerekli görülen diğer hallerde Maliye Bakanlığı, vergi alacağının emniyet altına alınması amacıyla, vergiye tabi işlemlere taraf olanları verginin ödenmesinden sorumlu tutabilir.

Esas itibariyle, bu madde hükmüne dayanarak çok sayıda genel tebliği yayınlanmıştır. Tebliğ sayısı artıkça tevkifat kapsamına alınan işlem türü çoğalmıştır.

Katma değer vergisi, temelde nihai tüketim aşamasına vazedilmiş bir tüketim vergisi olması bakımından, asıl mükellef ve vergi yüklenicisi nihai tüketicidir. Mal ve hizmet tedavülüne daha önceki aşamalarda dahil olanların fonksiyonu, nihai tüketim aşamasında ödenecek verginin belli bir kısmını peşinen ödemekten ibarettir. Bu yönü ile söz konusu kimselerin mükellef olmaktan çok, vergi dairesine karşı muhatap durumunda bulundukları şeklindeki bir kabul tarzı da sistemin yapısı ve işleyişine uygun düşer.

Gerçek KDV mükellefleri bir nevi tevkifat yapıyor gibidir. Bu nedenle KDV de ayrı bir tevkifat uygulamasının öngörülmesi ve bunun geniş bir alanı kapsaması sistemin mantığı ile tama uyumlu değildir. Vergi güvenliği endişesi vergilememizin mevcut durumu nedeniyle anlaşılır olmakla birlikte kanaatimizce KDV de tevkifat uygulaması sınırlı bir düzeyde kalmalıdır.

Genel tebliğ taslağında tam tevkifat uygulamasında dört hizmet gurubunda, kısmi tevkifat uygulamasında ise on üç hizmet gurubu ile beş mal gurubu tesliminde değişik oranlarda tevkifat öngörülmektedir.

Uygulamanın hangi alanları kapsayacağı 9'uncu maddenin yukarıda görülen fıkrasında olduğu gibi ''…gerekli görülen diğer hallerde Maliye Bakanlığı vergi alacağının emniyet altına alınması amacıyla, vergiye tabi işlemlere taraf olanları verginin ödenmesinden sorumlu tutabilir'' ifadesinde yer alan diğer haller gibi genel bir ifade yerine tevkifat kapsamının maddede ayrıntılı olarak düzenlenmesi, vergilemede kanunilik ve belirlilik ilkeleri yönünden daha uygun olur.

KDV tevkifat uygulaması

KDV Kanunu'nun 9'uncu maddesinin (1) numaralı fıkrasına göre, mükellefin Türkiye içinde ikametgahının, işyerinin,kanuni merkezi ve iş merkezinin bulunmaması hallerinde ve gerekli görülen diğer hallerde Maliye Bakanlığı vergi alacağının emniyet altına alınması amacıyla, vergiye tabi işlemlere taraf olanları verginin ödenmesinden sorumlu tutma yetkisine sahiptir.

Anlaşıldığı üzere vergi alacağını güvence altına almak amacıyla düzenlenen bu madde sadece ikâmetgahı, işyeri, kanuni merkezi ve iş merkezi Türkiye'de bulunmayanlar için öngörülmüş değildir. Maliye Bakanlığı, bunların dışında gerekli gördüğü diğer hallerde de bazı şahısları sorumlu tutabilecektir. Bu haller sınırlı olmayıp mükelleflerin idarece takibinin güç olduğu, dolayısıyla vergi tarh, tahakkuk ve tahsilatın kaybın veya gecikmenin mümkün olduğu hallerdir.

Maddede belirtilen işlemlere taraf olanlar kendine mal teslim edilen veya hizmet ifa edilen kişilerdir. Bu şahıslar verginin tam olarak kesilip ödenmesinden ve bununla ilgili diğer ödevleri yerine getirmekten mükellef gibi sorumlu olacaklardır.

Tevkifat uygulaması ihtiyari olmayıp, tevkifat uygulaması kapsamına alınan işlemlerde alıcılar tarafından tevkifat uygulaması kapsamında işlem yapmaları zorunludur. Ayrıca, KDV'ye tabi bir işlemde tevkifat uygulaması kapsamında işlem tesis edilebilmesi için söz konusu işlemin Maliye Bakanlığınca tevkifat uygulaması kapsamına alınmış olması gerekir.

KDV tevkifatının niteliği

KDV tevkifatı uygulaması, teslim veya hizmet bedeli üzerinden hesaplanan verginin, teslim veya hizmeti yapanlar tarafından değil bu işlemlere muhatap olanlar -alıcılar tarafından vergi sorumlusu sıfatıyla beyan edilip ödenmesidir.

Yukarıda da değinildiği üzere, KDV sisteminde "Tam Tevkifat" ve "Kısmi Tevkifat" olmak üzere iki türlü tevkifat uygulaması vardır.

İşlem bedeli üzerinden hesaplanan verginin tamamının işleme muhatap olanlar tarafından beyan edilip ödenmesi "tam tevkifat", hesaplanan verginin Maliye Bakanlığınca belirlenen kısmının, işleme muhatap olanlar tarafından, diğer kısmının ise işlemi (teslim veya hizmeti) yapan tarafından beyan edilip ödenmesi "kısmi tevkifat" olarak adlandırılmaktadır.

Beyan, indirim ve ödeme

Tevkifat, genel bütçeli idareler hariç, tevkifata tabi işlemin yapıldığı dönemde vergi sorumlularına ait 2 No.lu KDV beyannamesi ile beyan edilecektir.

İşleme ait fatura veya benzeri belgeler izleyen ay içinde düzenlense dahi sorumlu sıfatıyla beyan, işlemin vuku bulduğu dönemin beyan süresi içinde yapılacaktır. Kısmi tevkifat uygulamasında satıcının mükellef sıfatıyla 1 No.lu KDV beyannamesi ile beyan edeceği kısım da aynı dönemde beyan edilecektir.

Hizmet işlemlerinde, hizmetin ayın sonunda tamamlanması halinde de fatura izleyen ayda düzenlense dahi bu şekilde işlem yapılacaktır. İşlem bedelinin ödenmemesi, işleme ait faturanın süresinde düzenlenmemesi, alıcıya geç gelmesi veya hiç gelmemesi tevkifatın yapılıp yukarıda belirtilen süre içinde sorumlu tarafından beyan edilmesine engel değildir.

Genel bütçeli idareler dışındaki vergi sorumluları tevkif ettikleri vergiyi, vergi sorumlularına ait 2 No.lu KDV beyannamesi ile beyan edeceklerdir. Bunların başka faaliyetleri nedeniyle KDV mükellefiyetlerinin bulunmaması ve dolayısıyla 1 Nolu KDV beyannamesi vermemeleri bu uygulamaya engel değildir.

KDV mükellefiyeti bulunmayan vergi sorumluları vergi dairesine başvurarak "süreksiz yükümlülük" tesis ettirmek suretiyle 2 No.lu KDV beyannamelerini vereceklerdir. Bunlar, 2 No.lu KDV beyannamesini sadece tevkifata tabi işlemlerinin olduğu dönemlerde vereceklerdir.

Genel bütçeli idareler, tevkif ettikleri KDV için sorumlu sıfatıyla beyanname vermeyecekler, tevkif edilen KDV doğrudan bunların muhasebe birimlerince gelir kaydedilecektir.

Tevkifat, KDV genel tebliğleri kapsamında olan mal ve hizmetleri satın alan ve adına fatura ve benzeri belge düzenlenen sorumlu tarafından yapılarak, yukarıda yapılan belirlemeler çerçevesinde 2 No.lu KDV beyannamesi ile beyan edilip ödenecek veya doğrudan muhasebe birimlerince ilgili Bütçe hesabına gelir kaydı yapılacaktır.

Bankaların 2 No.lu KDV beyannamesini kurumlar vergisi yönünden bağlı oldukları vergi dairesine vermeleri gerekmektedir.

Ancak, isteyen bankaların tevkif ettikleri vergiyi ödemeyi yapan şubeler itibariyle beyan etmeleri de mümkün bulunmaktadır.

Bu tercihi yapan bankaların, durumu bir dilekçe ile önceden genel müdürlüğün bağlı olduğu vergi dairesine yazılı şekilde bildirmeleri gerekmektedir. Bu bildirime ait yazının bir örneği genel müdürlük tarafından şubelere gönderilecek, şubeler tarafından da kendi bağlı oldukları vergi dairelerine ibraz edilmek suretiyle sorumlu sıfatıyla beyanın şubeler tarafından yapılmasına başlanılacaktır.

İndirim

2 No.lu KDV beyannamesinde herhangi bir surette indirim yapılması mümkün olmadığından tevkif edilen KDV'nin tamamının beyan edilerek vergi dairesine ödenmesi gerekmektedir.

Öte yandan, tevkifat uygulayan alıcının KDV mükellefiyetinin bulunması ve tevkifat uyguladığı teslim veya hizmeti indirim hakkı tanınan işlemlerde kullanacak olması halinde, sorumlu sıfatıyla beyan edilen tutar, beyanın yapıldığı ay içinde verilmesi gereken 1 No.lu KDV beyannamesinde indirim konusu yapılabilecektir. Bu indirim dayanağı 2 No.lu KDV beyannamesi olacaktır.

Kısmı tevkifata tabi işlemlerde, işlem bedeli üzerinden hesaplanan KDV'nin;

- Satıcı tarafından beyan edilecek kısmı, takvim yılı aşılmamak şartıyla işleme ait fatura veya benzeri belgenin defterlere kaydedildiği döneme ilişkin olarak verilmesi gereken,

- Sorumlu sıfatıyla beyan edilen kısmı ise 2 No.lu KDV beyannamesinin verildiği ay içinde verilmesi gereken,

1 No.lu KDV beyannamesinde indirim konusu yapılacaktır.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Aramalı vergi incelemesi 26 Eylül 2019