Kat kat yapılandırma!

Taylan ERTEN
Taylan ERTEN ANKARA'dan [email protected]

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu kısa süre önce 90 milyar liradan söz etmişti. Ankara Ticaret Odası Başkanı Sinan Aygün'e göre 100 milyar lirayı buldu. Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu Başkanı Bendevi Palandöken 107 milyar lira diyor. Tahmini ortalamayı 100 milyar lira kabul edebiliriz.

Açık artırma gibi yükselen bu rakamlar, Maliye'nin ödenmemiş vergi, Sosyal Güvenlik Kurumu'nun (SGK) ödenmemiş sigorta primi alacaklarının toplamını gösteriyor. Toplam içinde kesin rakam SGK'nin birikmiş primleri: 44 milyar lira. Gerisi de Maliye'nin kasaya koyamadığı vergiler.

İyi de, Türkiye'nin siyasi gündemi anayasa değişikliğine, ekonomik gündemi Başbakan Tayip Erdoğan ile başta TOBB olmak üzere iş dünyası arasındaki görünüşte 'işsizlik' gerçekte 'kim kimden yana' polemiğine' kilitlenmişken, vergi ve prim borçları da nereden çıktı?

Kaynak muhtelif

Yükümlüsü için ödenemeyen, alacaklısı için tahsil edilemeyen vergi ve sosyal güvenlik primleri sorunu TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu'nun 5 Nisan'da basına yansıyan açıklamalarıyla canlandı. Başkan, 90 milyar lirayı bulan bu borçlar için yeniden yapılandırma istedi.

Ardından TESK Başkanı Palandöken ile diğer iş meslek örgütleri yetkililerinin benzeri açıklamaları geldi. Ortak talep, TOBB Başkanının paralelindeydi: Birikmiş, takibe düşmüş vergi ve prim borçları yeniden yapılandırılmalı!

Özellikle küçük ve orta ölçekli işletmeler dünyasının talebi olan 'yapılandırma' hükümet nezdinde şimdilik 'soğuk' karşılanıyor. Önce Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer, arkasından Maliye Bakanı Mehmet Şimşek KOBİ dünyasına 'Böyle bir şeyi aklınıza bile getirmeyin' dozunda mesajlar verdiler.

Gerçek tek

Bu tartışmada dikkatlerden kaçan bir 'ayrıntı' önemli. Yeniden yapılandırma talebine 'hayır' diyen Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Dinçer, mart ayında İstanbul Sanayi Odasında yaptığı konuşmada şöyle bir cümle kuruyor:

'2006 ile 2008 yıllarındaki sigorta primi yapılandırmalarından faydalanan, ancak ekonomik kriz nedeniyle taksitlerini ödeyemeyenlere yeni bir kolaylık için çalışma yapılıyor.'

İşte KOBİ kamuoyunda beklenti ve heyecan yaratan cümle bu. Fakat, kendi kurgusu içinde net bir amacı ifade eden bu cümle 'kulaktan kulağa oyunu' gibi dolaşa dolaşa vergi ve prim affına kadar dönüşüyor. Oysa af yok, yapılandırma ise mümkün.

Sorun ciddi

Miktar ister 90 milyar, ister 107 milyar lira olsun; yükümlülerince ödenmediği (fırsatçılar ve kötü niyetliler kategorisi) veya ödenemediği (dürüst ama krizlerden fena halde darbe yiyenler kategorisi) için altından kalkılamaz ve tahsil edilemez yüke dönüşen bu sorun ne afla ne de sıradan bir yeniden yapılandırma ile çözülebilir.

Çünkü, en az bu borçlar kadar birikimli tecrübeler var: Hükümetler 2001-2008 yılları arasında vergi hariç sigorta primlerini kapsayan tam beş af ya da 'yapılandırma' uygulamış. Sonuç ortada: altıncı 'yapılandırma' isteniyor! Peki neden? KOBİ dünyası borçlarının üstüne yatıp ikide bir af veya yapılandırma istemeyi alışkanlık mı edinmiş? Yoksa, yapılandırmaların mantığı ve kurgusu mu sorunlu?

Ekonominin başı 2001-2008 yılları arasında üç, dört yıl hariç krizden kurtulmadı. Bu yükümlüler için sorunu ağırlaştıran 'dışşal' faktör. Ama, borçların tahsili amacıyla gidilen yapılandırmalarda anaparaya bindirilen ağır gecikme faizleri, gecikme zamları da 'içsel' faktör. Yani, yükü asıl ağırlaştıran yapılandırmaların kendisi. Onun için önce yapılandırmayı doğru yapılandırmak gerekiyor!

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Atilla Karaosmanoğlu 13 Kasım 2013