Kaş yapayım derken göz çıkaran değişiklikler!

Uğur CİVELEK
Uğur CİVELEK ARKA PLAN [email protected]

Türkiye İstatistik Kurumu, ulusal hesaplar konusunda Avrupa Birliği yönetmeliklerine uygun olarak yaptığı revizyon çalışmalarını tamamlamış ve dönemsel gayri safi yurtiçi hasıla verileri buna uygun olarak hesaplanmış. Ortaya çıkan rakamlar, hem tüm kesimlerin ezberlerini bozuyor ve hem de kafaları olabildiğince karıştıran özellikler taşıyor.

Gayri safi yurtiçi hasılamız 2015 yılında yüzde 6,1 oranında artmış; 2016 senesinin üçüncü çeyrek döneminde ise yüzde 1,8 oranında oldukça ciddi sayılabilecek bir daralma yaşanmış. Bir önceki yıla ilişkin rakam nerede ise daha önce açıklanan kesinleşmiş olanın nerede ise iki katına çıkmış, fakat bu senenin üçüncü çeyrek verisi en karamsar beklentinin bile çok gerisinde kalmış! Bu büyük çelişkiler kimseye güven vermiyor.

Geride bıraktığımız çeyrek döneme ilişkin detaylar, ekonominin tıkır tıkır çalışmadığını ve çok ciddi sayılabilecek bir krizin yaşanmakta olduğunu haykırıyor. Bir yıl öncesinin aynı dönemine göre hane halkının nihai tüketim harcamaları yüzde 3,2 oranında daralırken devletin nihai tüketim harcamaları yüzde 23,8 artmış; maliye politikası aşırılık sınırlarını zorlayacak şekilde gevşetilmiş. Toplam yatırımları temsil eden gayri safi sabit sermaye oluşumu yüzde 0,6 oranında gerilemesi tüm çabalara rağmen önlenememiş.

Mal ve hizmet ihracatı yüzde 7 oranında daralırken söz konusu grubun ithalatı yüzde 4,3’lük bir artış sergilemiş; derinleşen durgunluğa rağmen dış açık büyümüş! Başka bir deyişle dolar kurundaki yükselişin bir köpük olmadığını destekleyen bir görünüm ortaya çıkmış.

Yenilenen ulusal hesaplar, bazı değişkenler konusundaki durumun daha önce ölçülenden çok daha iyi ve diğerlerinin ise çok daha kötü olduğu yönünde genel bir görünüm sergilediği, hesaplama ve ölçüm yöntemleri konusunda yeterli açıklama yapılmadığı için kafaları olabildiğince karıştırmış! Kamu borç yükümüz bilinenden çok daha düşükmüş, tasarruf oranımız daha yüksekmiş, iller dağılıma göre gelir ve servet dağılımımız berbat durumda imiş… Bu verilerin bir kısmı geleneksel yaklaşımlar ile sorunların çözülebileceği ve krizin aşılabileceğini söylüyor; diğer bazıları ise bunun mümkün olamayacağını destekleyen algıları destekliyor!

Küresel kredi krizi öncesinde, yine Avrupa Birliği Yönetmeliklerine uygun olarak yöntem ve ölçüm güncellemesi yapılmış, gayri safi yurtiçi hasıla yüzde 30’luk dolgu ile şişirilmişti; beklentileri olumlu yönde destekleyecek bir görünüm peşinde koşulmuş ve geçmiş yılların verisinde büyük değişikliklerin olmasını engelleyecek bir yaklaşım peşinde koşulmuştu. Bu kez de benzer bir durumla karşılaşıyoruz; yüzde 20’lik yeni dolgu sayesinde 2015 yılı kişi başına düşen ortalama gayri safi yurtiçi hasıla rakamı 29.885 Türk Lirasına çıkarılmış, fakat yine de beklentiler yeterince desteklenememiş ve geçmiş yıllara ilişkin verilerde büyük sapmaların olması engellenememiş.

Sonuçta ortaya eski ezberleri bozan, güvensizliği besleyebilecek çelişkilerle dolu bir görünüm çıkmış. 2015 yılındaki yüzde 6,1’lik büyümeye rağmen işsizlik artıyor, sorunlar ağırlaşıyor ve fiyat istikrarı korunamıyor! 2014 yılı hesaplamasına göre sadece 14 ildeki kişi başına düşen gelir, ulusal ortalamanın üzerine çıkabiliyor ve yoğun göç alan bu illerin kendi içindeki durumun da çok dengesiz olduğunu dikkate almak gerekiyor.

Ağırlaşmış sorunlar ve sürdürülebilir olmayan eğilimler, ekonometrik modeller kullanılarak yapılan hesaplamaları başarısızlığa mahkum ediyor; sorunların erken teşhisi mümkün olamıyor ve geç gelen tepkisel yaklaşımlar hiçbir işe yaramıyor. Giderek sıklaşan yöntem değişiklikleri ise durumu düzeltmiyor, gerçeklerden uzaklaşılması engellenemiyor ve güven bunalımı derinleşiyor. İstatistik Kurumu tarafından açıklanacak rakamları tahmin edebilmenin kısa vadeli getirisi hızla azalırken, gerçekleri ıskalamanın toplam maliyeti dayanılmaz boyutlara ulaşıyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar