Karşımızda ihracat

Dr. Hakan ÇINAR
Dr. Hakan ÇINAR SIRADIŞI [email protected]

Tam da Atlantik Okyanusu'nun üzerinde ve Kanada'ya doğru uçarken yazımın konusuna karar verdim. Nedense birden bire aklıma bu kez ihracatın ülkeler için öneminden söz etmek geldi. Belki farklı bir ülkeye gidiyor olmanın yarattığı etki, belki 2015'in 500 milyar dolarlık ihracat hedefi açısından önemli beklentilere gebe, eşik bir yıl olması, belki Avrupa pazarının halen istenilen düzeyde hareketlenmemesi, belki Yunanistan'daki seçim sonrası ortaya çıkan yeni bir belirsizlik, belki de bir kaç ay sonra yapılacak olan seçimler. Sayarken ben yoruldum, ne de çok etmen var yaşamımızı etki altına alan "önümüzdeki günlere değin" meğer. Sahip olduğu değerlerle, coğrafi şartlarla, genç nüfusuyla ülkemiz gerçek anlamda bir cennet niteliğinde kuşkusuz. Ancak ne var ki, bu durumu biz çoğu zaman negatife çevirmeyi çok kolay başarabiliyoruz; Pek çok zaman bu olanakları verimli kullanamıyor olmamız bile ülkemize yaptığımız bir haksızlık bana göre.

Son derece zengin doğal kaynaklara sahip ülkemiz ekonomik açıdan baktığımızda ne yazık ki aynı zenginlik ve çeşitliliğe sahip değil. Elbette bunun da çeşitli nedenleri var, ancak uluslararası finans kuruluşlarının verdiği derecelendirme puanları yatırımcılar açısından önem arz ettiğinden, halen pek çok yabancı yatırıma gereksinim duyan ülkemizi de yakından ilgilendiriyor. Üretimin artması ihracatın artmasındaki en doğrudan etmen; tabi ki katma değerli ürünlerin üretimine yönelmeyi başarmak ise çok daha önemli. Artan üretim; yeni iş sahalarının açılmasına tesir ederek bir yandan işsizlik oranının düşmesine destek verirken, bir yandan da ihracat artışını getirecektir. Ülkelerin mali dengelerindeki tutarsızlık büyük ölçüde ithalat ile ihracat arasındaki açıktan meydana gelmektedir, Üretimi tüketimden az olan, kendilerine belli oranlarda da olsa yetemeyen ülkeler, doğal sonuç olarak ithalata yönelmekte, bu da dış ticaret açığını ve dolayısı ile cari açığı da tetiklemektedir.

Tüm buraya kadar bahsettiklerim çoğumuzun bildiği gerçekler. Peki iyileşme adına neler yapmalıyız diye baktığımızda, sanayiyi mutlak surette geliştirmeli ve önemsemeli, daha fazla katma değer sağlayan üretim sahalarına yönelmeliyiz. Bunun için, devletimizin de üretimi destekleyici daha fazla tedbirler alması ve teşvikleri sunması zorunlu. Ülkemizi yurtdışında daha fazla tanıtarak, yabancı sermayeyi ülkemizde yatırım yapmaya zorlamalıyız. Turizm sektörümüzü imkanlarımızı daha iyi kullanarak, daha karlı bir hale getirmeli, ülkemizi bir turizm cenneti olarak bütün dünyaya tanıtmalıyız. Ve yine tarım sektörünü canlandırmalı, modernize etmeli ve önemli bir gelir kaynağı haline dönüştürebilmeliyiz. Dünya üzerindeki ülkelere baktığımızda üretim kapasitesi çok yüksek olmayan ülkeler bile ihracat hacimlerini hep artırmaya çalışmışlar ve böylelikle ekonomik dengeleri pozitif değerlerde tutmayı hedeflerler. Buradan çıkan sonuç, bizim de çıkış yolumuzun temelde yukarıda sıralamaya çalıştığım maddelerden, ve önemli ölçüde ihracat geliri elde etmekten geçtiğidir. Lojistik, gümrük müşavirliği gibi alanlar başta olmak üzere, finans ve bankacılık sektörünün de üzerine çok büyük sorumlulukların düştüğünü söylemek mümkün. Bunların yanı sıra kamu kuruluşlarının da özellikle ihracat potansiyeli teşkil eden sektör ve firmalarla kenetlenerek; çocuklarımızın ve torunlarımızın mutlu yaşamasını sağlayacakları bu hedef etrafında elbirliği yapması gerekiyor. 

Kanada'ya yaklaşıyoruz; hatta üzerindeyiz. Bir G7 ülkesi olan Kanada'da kişi başına düşen gelir, yaklaşık 50 bin Kanada Doları. İhracatı ise yıllık 500 milyar Kanada Doları civarı. Ancak bizim Kanada'ya yaptığımız yıllık ihracat rakamı ise, ancak 1 milyar dolar mertebesinde. İşte bize düşen, bu tarz potansiyel ülkeleri de bulup, onlara da ihracat yapmayı başarabilmek. Uçağın tekerlekleri yere değdi, karlar içinde bir ülke. Galiba şimdiden ülkem burnumda tütmeye başladı.

Saygılarımla

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar