Karşılıklı bağımlılıklar ve artan kırılganlık...

Uğur CİVELEK
Uğur CİVELEK ARKA PLAN [email protected]

 


2013 yılı sürdürülebilir olmayan rotada denizin bittiği, herkesin aynı gemide olduğunun iyice anlaşıldığı, ya beklentilerin yönlendirilemediği ya da yapılabilenlerin ihtiyacı karşılayamadığı bir dönem olabilir.


Kısa vadeli ve spekülatif bir bakış açısı ile küresel gelişmeleri değerlendirenler 2013 yılı için genelde iyimser bir görünüm öngörüyorlar. Ekonomi cephesindeki iyice ağırlaşmış sorun ve dengesizlikleri ısrarla görmezden gelmeyi tercih ediyorlar. Hal böyle olunca da gerçekçi olamıyorlar. Aşırı iyimser varsayımlar ve parasal genişlemeye dayalı yapay beklentiler sayesinde 2013 yılının olumlu bir görünüm sergileyebilir, fakat yine aynı şekilde devam edeceğini söylemek pek mümkün görünmüyor. Zira parasal genişleme ile rekabet koşulları arasındaki olumsuz ilişki belirsizlik ve kırılganlığı artırmaya devam ediyor; mevcut yapı içine düştüğü kısır döngüden çıkamıyor, çırpındıkça dengesizlikler büyüyor ve sorunlar ağırlaşıyor. Finansal piyasalardaki eğilimler ile ekonomidekilerin farklı yönde ilerlemesi, nimet-külfet dengesinin olumsuzlaşması bu açmazdan kaynaklanıyor.

Gelişmiş ekonomiler durgunluğun derinleşmesini önlemek adına parasal genişlemeye abone oluyor ve beklenti yönetimi ile kısa vadeye abone oluyor. Fakat bu durum rekabet koşullarını bozuyor, faaliyet gelirlerini eritirken finansal balonlaşmayı beraberinde getiriyor, Gelişmelerin durumu düzelmiyor, ama gelişmekte olanların durumu kırılganlaşıyor, çekirge sürüsü gibi hareket sergileyen küresel sermaye hareketleri bu sonuçta belirleyici oluyor. Durgunlaşmanın gelişmekte olanlara da bulaşmış olması hareket yeteneğini daraltıyor. Durumun daha kötüye gitmesini önlemek adına sadece gelişmişlerdeki beklentileri yönlendirebiliyor olmanın yetmeyeceği bir döneme geçiliyor.

Bu aşamada sormak gerekiyor; gelişmişlerdeki durumun daha kötüye gitmesini engelleyen tek değişken parasal genişleme miydi? Sermaye hareketleri ve gelişmekte olan ekonomilerde alınan riskler sayesinde oluşan kâr transferleri veya kağıt üstündeki yüksek getiriler önemsiz miydi? Her ikisi de hayati önemdeydi ve artık ikincisinden mahrum kalınacak gibi görünüyor. Ayrıca gelişmekte olanlardan çıkılamıyor olması ve birilerinin çıkmayı denemesinin maliyeti de katlanılabilir olmayan türden ciddi sıkıntılar yaratabilir. Durum böyle olunca gelişmiş ekonomilerdeki durumun diğer gruptaki gelişmelere bağlı olduğu ve güven bunalımının yeniden artabileceği gerçeğini dikkate almak gerekiyor. Başka bir deyişle ABD'de bir şekilde mali uçurumun açılması, Euro Bölgesi'ndeki mevcut durumun korunması ve Japonya'nın daha kapsamlı bir parasal genişlemeyi uygulamaya sokması kesinlikle yeterli olmayacak. Gelişmekte olanlarda risk büyürken getirilerin azalıyor, ekonomilerin durgunlaşıyor olması daha belirleyici olacak. Parasal genişleme dalgaları ile enflasyon baskısını azdırmadan olası kredi krizlerini öteleme şansı giderek azalmaya devam edecek.

2013 yılı sürdürülebilir olmayan rotada denizin bittiği, herkesin aynı gemide olduğunun iyice anlaşıldığı, ya beklentilerin yönlendirilemediği ya da yapılabilenlerin ihtiyacı karşılayamadığı bir dönem olabilir. Giderek büyüyen karşılıklı bağımlılıkların çok tehlikeli olmaya başlayacağı bir aşama her an kapıyı çalabilir!..

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar