Karışık

Dr. Hakan ÇINAR
Dr. Hakan ÇINAR SIRADIŞI [email protected]

Ne mi karışık? Bu sıralar ne karışık değil ki? Dünya Ekonomisi karışık… Dolar sürekli değişim gösteriyor, dövizin durumu karışık… Ortadoğu zaten karışık… Seçimler yaklaşıyor, insanların kafası karışık… Yemen karışık… FED’in anlattıkları ve açıklamaları da karışık… Özetle şu sıralar pek çok şey karışık. Böyle mi gider, hep mi karışık olacak her şey diye düşünmeden de alamıyorum kendimi. Zaten düşündükçe de pek de işin içinden çıkamıyorum. 

Aslında düşünüldüğünde her şeyi karışık hale getiren de biz insanlarız. Hep söylerim, söylemeye de devam edeceğim. Tıp bilimi hızla gelişiyor ve insanların nasıl daha uzun ömürlü olabileceklerine dair her gün yeni bir şeyler açıklanıyor. E tabi, insan ömrü de her geçen gün uzuyor. 7.2 milyar insanın yaşadığı dünyamızda, ortalama yaşam süresi de 70’li yaşların üzerine çıkmış durumda. Sadece son 50 yılda dünya nüfusu tamı tamına iki kat artmış durumda. Bu mantıkla gidersek, 50 yıl sonra dünyada 14 milyar insan yaşıyor olabilir. İnsan yaşamı arttıkça dünya kaynakları daha fazla yetmez hale geliyor. Enerji ve petrol daha değerli hale geliyor ve gelecek nesiller için de tedbirler alınmaya çalışılıyor. Özellikle güçlü ülkeler de gelecek nesillerini düşünerek, doğalgazın ve petrolün zengin olduğu topraklarda hakimiyet kurmaya çalışıyorlar. Aslında durum bu bir paragraftaki özetten ibaret. İşte bu tablo da yeni karışıklıklara yol açmayı sürdürüyor ve kimileri için yaşanması her geçen gün daha da güçleşen bir dünyaya doğru aslında hepimizi sürüklüyor. 

Kafalar karışık, ülkemiz bir seçime hazırlanıyor; seçimlerin ekonomi üzerindeki etkilerine ilerleyen günlerde değinmeyi düşünüyorum. Bizlerin kafasını karıştıran, dövizdeki değişim ve buna nelerin sebebiyet verdiği. Kendi para birimimizden daha önemli hale gelen, Amerikan Doları ve eurodaki değişimler, ithalatçıyı, ihracatçıyı çok yakından ilgilendiriyor ve etkiliyor. Doların yükselişinde dünyadaki genel durum kadar, ülkemizde yaşanılanların da etkisi büyük. Özellikle seçim sonrası, ekonomi kurmaylarının ve Merkez Bankası idarecilerinin aynen devam etmeyeceğine dair olan inanç ile başlayan TL’nin değer kaybı, ABD ekonomisinin de her geçen gün büyüdüğüne dair açıklamaların da artması ile gelen doların küresel bazda güçlenmesiyle eş zamanlı gerçekleşti. İşte bu durum, bir yandan doların artması diye tabir edilirken, öte yandan da ülke para birimimizin düşmesi olarak yorumlanmakta. Brezilya’dan sonra, yılbaşından bu yana en çok değer kaybeden ikinci ülke konumunda olmamız da bu durumun en temel göstergesi olsa gerek. 

FED’in yayınladığı “Bej Kitap”ın yakın döneme ilişkin görüşleri ile yazımı sonlandırmak istiyorum. FED’e göre, düşen petrol ve doğalgaz fiyatlarının bazı bölgelerde işten çıkarmalara yol açtığı tespiti dikkati çekerken, sanayi üretiminin de düşen petrol fiyatlarına ilaveten güçlenen dolar ve sert kış şartlarından ötürü zayıfl adığı ifade ediliyor. Bankacılık sektörünün artan kredi talebiyle istikrarını koruduğunu kaydeden rapor, buna karşın tarımsal şartların olumsuz hava şartlarıyla kötüleştiğine işaret ediyor. Tabi bu yorumların ABD ekonomisine ilişkin olduğunu da unutmamak gerekiyor. Başta da söylediğim gibi, her zaman kafalar zaten karışıktı, ancak şu sıralar galiba karışıklıklar tavan yaptı.. Haydi hayırlısı…

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar