Karayolu taşımacılığının kaderi

Dr. Hakan ÇINAR
Dr. Hakan ÇINAR SIRADIŞI [email protected]

Sevgili dostumuz, ağabeyimiz Ertuğrul Tarhan; bir yazısının sonunu şöyle bağlamış “…. ve hiç çözüm bulunamayan en önemlileri; vizeler, virçok ülke ile yaşanan ikili ve transit geçiş belgeleri, sınır geçişlerinde yaşanan gecikmeler ve aşırı akaryakıt fiyatlarıdır.” 
Sizlerin de anladığı üzere, taşımacılığın sorunlarından ve yazının başında belirttiği 13 yıl öncesi ile yaptığı kıyaslamanın sonucunda iyileşme olmadığı gibi sorunların daha da arttığından söz etmiş. Ben derim ki, şu sorunları kısa kısa da olsa bir irdelemeye çalışalım.

Her şeyden önce genel bir kabul ile söze başlamak lazım. Türkiye, karayolu taşımacılığında son derece genç ve bir o kadar da güçlü bir filoya sahip. Bunu her fırsatta söylüyor ve hem de övünüyoruz. Ancak, bu durum elbette, birilerini de rahatsız etmekte. Bir tarafta Avrupalı dostlarımızı, diğer tarafta da Ortadoğu’daki kardeşlerimizi ve zaman zaman Rusya’yı bu durum çok da memnun etmiyor olmalı ki, bize sürekli sorun çıkartıp, Türk araçlarının hareket seyrini kısıtlamaya çalışıyorlar. Bilhassa Avrupa Birliği bu konuda üzücüdür ki, dilediği zaman vize sorununu tırmandırarak işimizi zorlaştırabiliyor. Hep söylerim, Türkiye 01.01.1996 tarihinde Gümrük Birliği’ne girerek, Türk ürünlerini Avrupa Birliği’ne sokmayı başardı; ama Avrupa Birliği’ne kabul edilemediği için henüz, Türk insanını Avrupa Birliği’ne bir türlü sokamadı. Özetle ürünlerimizin elde ettiği ayrıcalığı biz hala elde edemedik. İşte bu sebepledir ki, sene 2013, ama bizler hala tüm Avrupa’ya vize alarak girebilir durumdayız. Buna iş adamı da dahil, buna şoförler de dahil. Irak ile de uzun süre yaşanılan vize sorunları da aklımıza geldiğinde, ne yazık ki bu problemin bizim yakamızdan kolay kolay düşmeyeceğini görebiliyoruz. UND’nin konuya ilişkin önemli mücadeleler verdiğini çok iyi biliyoruz. Ancak gelinen noktanın henüz olması gerektiği düzeyde olmadığını da aynı şekilde görebiliyoruz.

Bir diğer sorun, ikili ve transit geçiş belgelerinde yaşanılan sorunlar. Bu sorundan hiçbir zaman kurtulamadık ve kurtulabileceğiz gibi de ne yazık ki durmuyor. Peki neden? Bana göre sorunun nedeni, Türkiye’nin karayolu taşımacılığındaki gücünün her geçen gün daha da artmasından başka bir şey değil. Kimi zaman sorun karşımıza, çevreyi koruma amaçlı olarak, tırların seyrinin azaltılıp demiryolunun tercih edilmesine yönelik zorlama olarak çıkarken, kimi zaman hiç gerekçe gösterilmeden önümüze koyulan kota kısıtı olarak çıkabiliyor. Sorunların neler olduğunu aslında öyle çok konuştuk ki, çözüm konuşmamız gereken zaman geldi de geçti bile. Sınırlardaki geçiş sorunları da buna benzer bir sorun. Kilometrelerce kuyruk, sınırlarda günlerce bekleyen şoför dostlarımızın hayatını da zorlaştırdığı gibi, mesleğine olan sevgilerini ve saygılarını da zorlar duruma doğru gidiyor. Onlara sabır diliyorum, ama sorun sadece bununla kısıtlı değil ki; yarattığı zaman kaybı ve onun etkisi ile ekonomimize olan zararı, emin olun sadece nakliyecinin sorunu değil; tüm Türkiye’nin sorunu. Bekleme esnasında oluşan mazot maliyetini de göz ardı etmemek lazım, bir milli servetin göz göre göre heba olması da kayıplarımız arasında. Bir diğer sorun ise, yukarıda bahsedilen, aşırı akaryakıt fiyatları. Her ne kadar döviz de artış gösterip bir paralellik var gibi görünse de, nakliyeci için durum hiç de iç açıcı değil. Artan maliyetleri, rekabetin etkisi ile fiyatlara yansıtamadığı sürece, nakliyeci hep kar’ından fedakarlık etmek durumunda kalarak, nerede ise zarara doğru giden bir serüvene doğru hızla ilerliyor. Ümit ediyorum, bu durumun ziyadesi ile farkındadırlar.

TÜSİAD’ın 2012 Mart’ında, Pricewaterhouse Coopers Yönetici Ortağı Cenk Ulu’nun ağzından yaptığı açıklama ile duyurduğu “Türkiye’de Dış Ticaret Lojistiği” raporunda, karayolu taşımacılığı için “Nakliyatta karayolları ileri ama kurumsal değil, bireysel değerler ön planda.” denilmişti. Yukarıda bahsedilen sorunlar ile mücadele eden nakliyecilerin önemli bir kısmının bu sorunla da mücadele etmesi şart. Dedim ki az önce, artık sorun değil çözüm konuşmamız lazım. Haksızlık etmeyelim, çözüme ilişkin olarak, sivil toplum örgütlerimiz ve Bakanlığımız çok ciddi mücadeleler verdiler ve vermeyi sürdürüyorlar. Ve fakat, kabul edilmelidir ki, sorunları çözemediğimiz sürece, karayolu taşımacılık sektörümüzün işi her geçen gün daha da zorlaşıyor olacak. Yılmadan, usanmadan mücadele edeceğimiz günleri sürdürmemiz dileğiyle.. 

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar