Karamsarlık

Taylan ERTEN
Taylan ERTEN ANKARA'dan [email protected]

Belki "malûmu ilâm etmek" gibi olacak; siyaset ve iş dünyasında "hava" sisli! Havayı biraz yelpazelediğinizde sisin su zerreciklerine sinmiş "karamsarlığını" hissedebiliyorsunuz. Neden?

Türkiye'nin "zorlu yılları" bitmez; "kayıp yıllar" tükenmez? Bu tükenmezliğe 2009 yılını da eklemiş bulunuyoruz. Bir farkla; 2009, çok gerilere bakmayalım, 2000'li yılların en zorlu, en kayıp yılı olarak Türkiye'nin "yaşamından" geçip gidiyor.

O kadar ki; "iç" kaynaklı 2001 ekonomi kriziyle beslenen siyasi kaos; "dış" tetikli 2008 küresel kriziyle beslenerek 2009'u şekillendiren siyasi kaosun yanında "hiç" değilse bile "az" kalır!

"Kaos" kavramı sert kaçabilir; ama özellikle kurumsal siyaset ve ekonomi alanlarındaki biçimsizlik, uyumsuzluk ve karışıklık dikkate alındığında, durum tam da bu değilse, başka nedir?

Nabız ortalaması kötü

Âdettir; her yılın bitiminde, her yeni yılın eşiğinde siyasi, ekonomik ve sosyal "nabızlar" yoklanır; durumlar, sorunlar, beklentiler tespite çalışılır. Söylenenlere, algılamalara, hissedilenlere bakılarak duruma ve eşikteki yıla dair "ahkâm" üretilir.

Üretilen "ahkâm" önemlidir; istisnasız herkese, her kesime, her makama "ışık" tutucudur, ciddiye alınması "erdem" gereğidir. Yoksa, gökkubbede hoş değil, boş bir seda olarak takılır, salınır.

2009'un siyasi, ekonomik ve sosyal "nabız" ortalaması kötü: Yazıya karamsarlık tanısıyla başladım; buna, sebebi ilgili kesimlere göre değişen fakat ortalamayı etkileyen belirgin bir "umutsuzluk" gözlemini de ekliyorum.

Yanılıyor olabilirim; bu ülkenin esenliğine sadık her yurttaşı gibi yanılmayı içtenlikle isterim. Ama, iyi olan istemek, kötü olanı görmemeyi gerektirmez!

Ortak payda sıfır

Bu hafta, dördü TBMM'de iktidarla birlikte üç muhalefet partisine mensup önde gelen milletvekili; beşi iş dünyasında yaygın temsil kabiliyetine sahip federasyonların başkanları olmak üzere, dokuz kanaat önderiyle konuştuk.

Vekillerin çizdikleri durum tabloları, iktidar hariç, 2009 yılının siyaset ve iş dünyasında bıraktığı "tortuların" belgeleridir. Başkanlar ise, görülüyor, karamsarlığın ve umutsuzluğun dozunu mümkün olduğunca düşük tutmaya çalıştıkları halde, kaygı ve endişeyle yüklü bir 2010 yılı bekliyorlar.

Kaygı ve endişelerin kaynağında, Türkiye'nin artık "başını" değil, "varlığını" ağrıtan siyasi meselelere eklemlenmiş ekonomik kriz var. İkisi sanki bütünleşmiş gibi.

Ancak, daha önemli bir şey daha var: Siyaset kurumunun "kaotik" durumu; iktidarı ve muhalefetiyle Türkiye'nin "yakıcı" meselelerinin çözümünden baş sorumlu siyaset kurumuna duyulan güvensizlik; bu kurumu oluşturan iktidar ile muhalefet kanatlarının "kavgayı" çözümün önüne koşmaları…

2009 yılı, Türkiye'nin en "yakıcı" temel meselelerinde bile "ortak payda" bulmaktan kaçınan siyaset kurumunu "çözümsüzlüğün" baş aktörü olarak yazacak. 2010 yılının "karakterini" de bu aktörler belirleyecek ki; rotalarında gerekli düzeltmeleri yapmazlarsa, 2009'u bile arayabileceğiz!

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Atilla Karaosmanoğlu 13 Kasım 2013