Karamsarım; ama bir de bana sorun neden karamsarım

Fatih ÖZATAY
Fatih ÖZATAY EKONOMİDE UFUK TURU [email protected]

Giderek karamsar oluyorum ve bu durumdan hiç haz etmiyorum. İçeriğine katılırsınız katılmazsınız ama sonuçta görüşlerini açıkladılar diye bir grup akademisyeni linç edemezsiniz. Böyle büyük bir linç kampanyasının ülkemde yaşanması elbette benim karamsarlığıma karamsarlık katıyor: Nereye gidiyoruz? Gitmiyor da zaten o korkulan yerde miyiz? Demokrasi düzeyimizin ne olduğu hakkında her geçen gün “başka kanıta ne gerek var ki?” biçiminde yeni kanıtlar ortaya saçılıyor. Karamsarlığımın temel nedeni bu.

Mesleki açıdan da karamsarım. Dün Merkez Bankası’nın yılın ilk enflasyon raporuna ilişkin finansal yatırımcılarla toplantısı vardı. Dün sabah ekonomi kanalları o toplantıyı naklen yayınladılar. Öğlen, özelde para politikası, genelde de Türkiye ekonomisi hakkında finansal yatırımcılarla toplantım olmasına rağmen ‘zahmet’ edip dinlemedim Merkez Bankası’nın sunumunu. Sadece 11.20 gibi “acaba toplantı bitti mi, öğlen buluşacağım insanlar zamanında görüşmeye gelebilecekler mi?” diye televizyonu açtım. Tek öğrendiğim toplantının bitmediği oldu; ‘meslek sapmama’ rağmen Merkez Bankası Başkanı’nın sunuşunu dinlemedim. Neden dinleyecektim ki?

Oysa mesleki açıdan bakıldığında benim Merkez Bankası Başkanı’nın sunumunu dinliyor olmam gerekiyor. Hem eski merkez Bankası mensubuyum hem para politikası oluşumunda bir zamanlar şu ya da bu ölçüde de olsa bir rol oynamışım hem öğrencilerime para teorisi ve politikası dersi veriyorum hem köşe yazarıyım hem de uluslararası yatırımcılarla para politikası hakkında konuşuyorum.

Ama kısa süreliğine de olsa para politikası hakkında önemli olması gereken bir açıklamayı dinlemiyorum. Neden dinleyeyim ki? Bana, yıllardır hedeflenen enflasyonun yüzde 5 olduğu açıklanıyor. Açıklamadan birkaç ay sonra ise “özür dileriz bu sene sonunda hedefe ulaşamayacağız ama merak etmeyin orta vadede (mesela 18 ay sonra gibi) hedefe ulaşacağız” deniliyor. Hep böyle oluyor. Muhtemel bu toplantıda da böyle olmuştur.

Mesleki açıdan karamsarlığımın tek nedeni bu olsa yine iyi. Oysa değil. Bir süre önce güya bir reform paketi açıklandı. İnanın, yüzeysel birkaç incelemenin ötesinde ayrıntısına bakmadım. Niye bakayım ki? Zamanıma yazık değil mi? 2014 başlarında açıklanan reform programına ayrıntılı baktım da ne oldu? “Falanca amaçlanmıştır” denildikten sonra o amaca ulaşmak için açıklanan ‘eylem’ programında yine “falanca amaçlanmıştır” denmiyor muydu? Vallahi de billahi de eylem olarak, amacın ta kendisi açıklanmıyor muydu?

Oldu olacak karamsarlığımı artırıcı birkaç sinyalden söz edip yazıyı bitireyim:

Merkez Bankası’nın döviz rezervleri yavaş yavaş azalıyor. 

Borsa endeksi bir süredir aşağıya doğru gidiyor. 

Özel yatırım harcamaları azalıyor. 

Doğrudan yabancı sermaye girişi azalıyor. 

Enflasyon yüksek düzeyde seyrediyor. 

Kısa ya da uzun vadeli, toplam dış kaynak girişi dış kaynak ihtiyacımızın çok altında seyrediyor. Türkiye neredeyse tüm komşularıyla kavga ediyor: Irak, Suriye, Rusya… 

Açıkladığımız kırmızı çizgiler sırayla kırmızılıklarını yitiriyorlar. 

Güneydoğu’da şiddetli çatışma var. Yurtiçinde giderek bir baskı rejiminin hakim olduğuna dair algı var... 

Her biri birer ‘olgu’ olmasına karşın yukarıda belirtilenleri belirtenlere iyi gözle bakılmıyor…

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Havuz problemi 01 Ağustos 2018
Elbette zor ama mümkün 20 Haziran 2018
Bazı basit gerçekler 06 Haziran 2018