‘Kara Pazartesi’ sonrası...
Küresel piyasalar adeta çalkalanıyor. Jeopolitik risklerin ardı arkası kesilmiyor. Ortadoğu gerilimi belirsizliğini koruyor. Bu hafta bir tür ‘Kara Pazartesi’ yaşadık. Yatırımcılar olası resesyon endişelerine paralel olarak riskli varlıklardan uzaklaşma eğilimine girdi.
Bu şartlar hem kripto piyasalarda hem de küresel borsa endekslerinde kuvvetli düşüşlerin yaşanmasına neden oldu. İlginç olan altın ve gümüş gibi güvenli araçlarda da düşüş yaşandı. Yatırımcılar adeta delirmişcesine elde ne varsa satışa yöneldi. Peki bu olaylar ne kadar sürer? Dalga dalga yayılmaya devam eder mi? Elbette farklı senaryolar üzerinden değerlendirmek lazım ama önce dalgalanmanın nedenlerini yorumlamak iyi olabilir.
ABD’deki makroekonomik veriler endişe yarattı
Geçen hafta ABD piyasalarında çeşitli makroekonomik veriler açıklandı. Bu veriler özellikle Fed’in faiz kararına yönelik öncü göstergeler olduğundan, yakından takip edilmekle birlikte ABD tarafında bir resesyon beklentisi olasılığını da güçlendirmiş oldu.
ABD verilerine göre, ülkede işsizlik oranı son dört aydır kesintisiz olarak artış kaydederek yüzde 4.3’e ulaştı. İşsizlik maaş başvurularının son bir yılın en yüksek seviyesine çıktığı açıklandı. İmalat Sanayi Satın Alma Yöneticileri Endeksi (PMI) verisinde önemli bir gerileme yansıdı. Tüm bu koşullara paralel olarak beliren resesyon senaryoları kapsamında FED’in artık faiz indirimini daha da erkene çekeceği ve hatta daha kuvvetli bir faiz indirim hamlesinin geleceğini fiyatlamaya başlandı. S&P VIX volatilite endeksi - ki korku endeksi olarak da kullanılır - son birkaç günde önemli ölçüde artış sergiledi.
Bu endeksin artışı piyasalara olan güvensizliği işaret eden önemli bir gösterge. Bizde de haftanın ilk günü devre kesici uygulandı. Şüphesiz mesele küçük yatırımcı hareketlenmesi değil. Büyük fonların yatırımda yer değiştirmesi tüm piyasalara alt üst etti. Peki, FED piyasalara toparlamak için panik bir faiz indirimi yapar mı? Pazartesi günü FED açıklama yaptı. Resesyon beklentilerinin olmadığını, ancak gerekirse piyasayı kuvvetlendirecek adımları atacaklarını duyurdu. Bu olumlu iletişim, sert düşüşleri sınırlandırdı. En azından şimdilik.
Japonya Merkez Bankası’nın faiz artışıyla ‘carry trade’ şekil değiştirdi
Konu sadece ABD’den gelen veriler değil elbette. Japon Merkez Bankası geçen günlerde faizi yüzde 0.10’dan yüzde 0.25’e yükseltmişti. Takip edenler çok iyi bilir ki Japonya, oldukça uzun bir zamandır negatif reel faiz koşullarını korumakta. En son gerçekleşen ve oldukça şahin kabul edilen bu faiz artışına rağmen halen negatif reel tarafta olmasına karşın, Japonya piyasalarında faiz artışlarının devam edeceği beklentileri Yen’in değer kazanmasına neden oldu.
Japon Yen’i ‘carry trade’ amaçlı kullanılan bir para birimi. Faizin yönünün değişmesi ve daha yüksek değerlenmiş Yen, çoğu portföy için ‘carry trade’ döneminde bir dönüşüme de işaret etmekte. Tüm bu koşullar, geçen haftanın sonu itibarıyla başta Japon Borsası olmak üzere Asya Borsalarına da sıçrayan bir panik satış hareketini başlatmış oldu. Geçen hafta başlayan borsa düşüşlerinin en önemli nedeninin büyük fonların ‘carry trade’ içerikli YEN/ USD pozisyonlarında Yen’e dönüş olduğu piyasa hareketlerine yansıdı.
Türkiye’ye etkileri daha sert olur mu?
Belli ki bu dalgalanma daha devam edecek. Bu yeni bir küresel krize dönüşür mü, önümüzdeki günlerdeki gelişmelerle daha net yorum yapabiliriz. Ancak Türkiye’nin daha negatif ayrıştığı bir dönem kapıda olabilir. Ortadoğu geriliminin tırmanması beklenmekte ki bu durum, coğrafi olarak Türkiye açısından önemli bir jeopolitik risk yaratmakta.
Piyasada yabancı fona ihtiyaç var. Bu konuda uğraşlar henüz yerini bulmadı ve tüm bu gelişmeler, yabancı yatırımcının piyasaya girmesi önünde bir engel. Ortadoğu geriliminin petrol fiyatlarında olası artış senaryoları kapsamında ise ekonomi yönetiminin dezenflasyon politikası olumsuz etkilenecektir. Bu karışık günlerde küçük yatırımcının panik olmadan biraz temkinli kalmasını hatırlatmakta da fayda var.