Kara listenin sadece adı mı (KİRA) değişti?

Zeki GÜNDÜZ
Zeki GÜNDÜZ VERGİ POLEMİKLERİ [email protected]

Bilindiği üzere haklarında olumsuz rapor ve olumsuz tespit bulunan mükellefler İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı'na bağlı bir birimde 9 adet kod altında sınıflandırılarak listelenmekte, listede yer alan mükellefler ve ilişkili oldukları diğer mükellefler bu liste yardımıyla takip edilmekteydi. Bu listeye de yaygın adıyla "kod listesi" veya "kara liste" denilmekteydi.

Genel itibariyle; sahte veya muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge (SMIYB) düzenleyenler ile ortakları ve kanuni temsilcileri, SMIYB kullananlar, defter ve belgeleri çalınanlar, kaybeden veya belgeleri taklit edilenler, isçi sayısı, makine teçhizat ve işyeri durumu itibariyle yetersiz olmasına rağmen KDV matrahı yüksek olanlar, bilinen adreslerinde bulunamayanlar; Gelir İdaresi Başkanlığı denetim bürosu, vergi daireleri tarafından bu takip birimine bildirilmekte ve IVDB bünyesindeki bu birimde liste oluşturulmaktaydı.

Yeni dönemde ise, "KDV İadesi Risk Analizi (KİRA) Projesi kapsamında" olumsuzlukları tespit edilen mükellefler listesi, Gelir İdaresi Başkanlığı'nın bünyesinde bulunan veri ambarında tutularak tek bir merkezden takip edilmeye başlanmış ve aynı anda tüm vergi dairelerinin kullanımına sunulmuştur.

Yeni sistemde; mükelleflerin takibinde daha önce kullanılan kodlar yerine yeni bir sınıflandırma kullanılmaktadır. Esasen olumsuzluğu bulunan mükelleflerin listelenerek takip edilmesinin ortadan kalkması söz konusu değildir. Bu operasyon merkeze alınarak daha dinamik hale getirilmiştir. Bu yolla mükelleflerin daha önce koda çok kolay girme ve çok zor çıkma konusunda yaşadıkları sıkıntılar giderilmeye çalışılmıştır.

Ayrıca daha önce KDV iadesi talebinde bulunan mükellefin 2 alt firmasına kadar kontrol yapılabilirken, yeni sistemde Ba formlarının da yardımıyla çok daha alt katmanlara inilerek tespit yapılabilmektedir.

KDV iadesi hususunda da hukuki açıdan yeni bir düzenleme bulunmayıp, iade isteyen mükellefin kendisi veya tedarikçileri hakkında olumsuzluk bulunması durumunda daha önce olduğu gibi 84 Seri No'lu KDV Genel Tebliği'nde yer alan özel esaslara ilişkin hükümler uygulanmaktadır.

Bu konuda İzmir'den değerli meslektaşım Dr. Mustafa Alpaslan bu ay alınmış bir mahkeme kararını paylaştı. Aşağıda onu sizlerle paylaşıyorum. Aşağıdaki karardan da görüleceği üzere "Kod" uygulaması devam ediyor. Mahkeme haklı sebepleri dikkate alarak "KOD"a alma işleminin yürütmesini durdurmuştur.

…….

T.C.

İZMİR

…. VERGİ MAHKEMESİ

ESAS NO: 2010/…….

YÜRÜTMENİN DURDURULMASINI

İSTEYEN (DAVACI)    : ………………………

KARŞI TARAF (DAVALI)    : …………………… VERGİ DAİRESİ MÜDÜRLÜĞÜ

İSTEMİN ÖZETİ     : Davacı tarafından, Maliye Bakanlığı'nca olumsuz mükelleflerin takibi amacıyla tutulan KOD listesinden çıkarılması istemiyle yapmış olduğu başvurunun reddi yönünde tesis edilen işlemin; KOD listesine alınmasına sebep olan tarhiyatın dava konusu edildiği ve dava sonucunda cezalı tarhiyatların kaldırıldığı, bu sebeple KOD listesinden çıkarılmama yönünden tesis edilen işlemin hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek davanın reddi gerektiği savunulmuştur.

SAVUNMA ÖZETİ    : Davacının sahte ve muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge düzenleme veya kullanma fiili ile doğrudan veya dolaylı olarak ilgisi bulunan mükelleflerin 84 no'lu Katma Değer Vergisi Genel Tebliğ açıklamaları çerçevesinde KOD olarak adlandırılan olumsuz mükellefler listesine alındığı, davacı adına yapılan tarhiyatları İzmir 3. Vergi Mahkemesi'nce kaldırılmışsa da kararın henüz kesinleşmediği ve dolayısıyla davacı adına düzenlenen olumsuz raporla ilgili nihai yargı kararı bulunmadığı, bu sebeple davacının KOD listesinden çıkarılmama işleminin yerinde olduğu ileri sürülerek davanın reddi gerektiği savunulmuştur.

TÜRK MİLLETİ ADINA

2572 sayılı Yasa'nın 62. maddesi uyarınca karar vermeye yetkili Nöbetçi Vergi Mahkemesi'nce işin gereği görüşüldü:

Uyuşmazlık; davacının olumsuz mükelleflerin takibi amacıyla tutulan KOD listesinden çıkarılması istemiyle yapmış olduğu başvurusunun reddine ilişkin 29.03.2010 gün ve 3703 sayılı işlemden kaynaklanmalıdır.

2577 sayılı İ.Y.U.K.'nın 27/2. maddesinde idari mahkemelerce idari işlemin uygulanması halinde telafisi güç veya imkansız zararların doğması ve idari işlemin açıkça hukuka aykırı olması şartlarının birlikte gerçekleşmesi durumunda gerekçe göstererek yürütmenin durdurulmasına karar verebileceği hükmüne yer verilmiştir.

Yine 2577 Sayılı Yasa'nın 28. maddesinin 1. bendinde, "Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare ve vergi mahkemelerinin esasa ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararlarının icaplarına göre idare, gecikmeksizin işlem tesis etmeye veya eylemde bulunmaya mecburdur. Bu süre hiçbir şekilde kararın idareye tebliğinden başlayarak otuz günü geçemez." hükmü yer almaktadır.

Dava dosyasının incelenmesinden davacı adına sahte fatura kullanma fiili sebebiyle rapor tanzim edildiği ve sahte fatura olduğu iddia edilen belge içeriği katma değer vergisi indirimlerinin reddi suretiyle tarhiyat yapıldığı ve sahte fatura kullanıldığından bahisle de davacının olumsuz mükelleflerin takip edildiği KOD listesine alındığı görülmüştür.

Söz konusu KOD listesi, 84 nolu Katma Değer Vergisi Genel Tebliği ile düzenlenmiş olup anılan tebliğinden, KOD listesinde bulunan mükelleflerin iade taleplerinin genel esaslar yerine özel esaslara göre bir başka ifade ile yükseltilmiş teminat karşılığı veya münhasıran inceleme raporuna göre yerine getirileceği anlaşılmıştır.

Davacının olumsuz mükelleflerin izlendiği KOD listesine alınmasının sebebi yukarıda da belirtildiği üzere, sahte belge kullanma fiili sebebiyle adına düzenlenen rapor sonucu yapılan cezalı tarhiyatlardır. Öte yandan anılan inceleme raporu sonucu yapılan cezalı tarhiyatlar ile kesilen cezalar İzmir 3. Vergi Mahkemesi'nin 2009/1192-1193-1194 esasına kayıtlı dosyalarda 09.10.2009 gün ve 2009/1489-1491-1492 sayılı kararlar ile kaldırılmıştır.

İdari yargı yerlerinin vermiş olduğu iptal kararlarının işlemin tesis edildiği andan itibaren, işlemi tüm sonuçları ile birlikte ortadan kaldırdığı açıktır. İzmir 3. Vergi Mahkemesi'nce davacı adına düzenlenen inceleme raporu incelenerek tarhiyatın kaldırılması ve söz konusu kararla ilgili olarak Danıştay tarafından henüz bozma veya yürütmenin durdurulması yolunda bir karar verilmemesi karşısında, mahkeme kararının nihai karar olmadığından bahisle tesis edilen işlemde hukuka uyarlık görülmemiştir.

Açıklanan nedenlerle davaya konu işlemin YÜRÜTMESİNİN teminat istenmeksizin, 2577 sayılı Yasa'nın 27. maddesi uyarınca, esas hakkında karar verilinceye kadar DURDURULMASINA, kararın tebliğini izleyen 7 gün içinde İzmir Bölge İdare Mahkemesi'ne itirazı kabil olmak üzere 01.09.2010 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

 Nöbetçi

     Mahkeme Başkanı    Üye    Üye

 ……………..

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar