Kâr paylarının vergilendirilmesinde yerleşik yabancı ayrımcılığı yapılıyor mu?
Yrd. Doç. Dr. Yusuf İLERİ
Gelir İdaresi Başkanlığı'nın verilerine göre 1999-2016 zaman aralığındaki 18 yılın kurumlar vergisi matrahının toplamı 2 katrilyona yakın. Bu tutar, dağıtılmamış kurum kârlarının olası vergi matrahı hakkında kabaca bir fikir verse de, bu rakamdan yüzde 15 kesintinin hesaplanacağı matraha gitmek için daha dünya kadar hesaplama yapılması gerekmektedir İlgili mevzuat ve şirket organlarının kararlarına göre ayrılan ihtiyatlar ile kurumlar vergisinin tenzili gerekmektedir. En önemlisi bu kârlar, sermayeye ilave edilmiş veya edilirse bu potansiyel bütünüyle buharlaşır. 1998 ve önceki hesap dönemlerine ait kurum karların dağıtımı halinde ilgili yıllarda farklı rejimlere göre vergilendirildiği gerekçesiyle kesintiye tabi olmadığından dikkate almadım.
Bizim vergi mevzuatında; hem kâr payını sağlayan kurumun yerleşik ya da yabancı, hem de kar payını elde edenin yerleşik veya yabancı olmasına göre, kar paylarının vergilendirmesi farklılık gösterir. Türkiye’de yerleşik yani Kurumlar Vergisi Kanun'un (KVK) tam mükellef olarak tanımladıkları kurumlar tarafından dağıtılan kar payları yüzde 15 oranında gelir vergisi stopajına tabidir (GVK md. 94/6-b (i) ve (ii) bentleri). Kâr payı elde eden yatırımcının yerleşik veya yabancı olmasının, gelir ve kurumlar vergisine mükellef olmamasının veya bu vergilerden muaf olmasının stopaja etkisi yoktur. Bunun tek istisnası yine tam mükellef kurum tarafından tam veya dar mükellef bir kuruma dağıtılan kar paylarıdır. Bu kar payları kurumlar vergisine ve yüzde 15 stopaja tabi değildir. Burada kanun koyucu mükerrer vergilemeyi önlemek istemiştir. Nasıl olsa kar payı eninde sonunda gerçek kişilerin eline geçecek ve stopaja tabi olacaktır.
Türkiye’de yerleşik firmalardan kâr payı elde eden Türkiye’de yerleşik gerçek kişiler yönünden yüzde 15 kesintiyle vergilendirme bitmez; bunların gelir vergisi karşısındaki durumuna da bakmak gerekir. Bu noktada, Türkiye’de yerleşik olanların elde ettikleri brüt kâr payının yarısı gelir vergisinden istisna kılınmıştır (GVK madde 22/2). Kalan tutarın ise 2017 yılı için 30 bini aşması halinde beyanname vermek yükümlüğü vardır(GVK 86/1-d). Gelir vergisi tarifesinin esas alındığı bu vergilendirmede, daha önce kesilen yüzde 15 kesintinin tamamı mahsup edilir.
Yurt dışı yerleşiklerin, tam mükellef kurumlardan elde ettikleri kar paylarının vergilendirilmesinde ise stopajla yetinilmiştir. Yani yabancı yatırımcıların Türkiye’de mukim şirketlerden elde ettikleri kar paylarını beyan yükümlülüğü yoktur. Bunların kazanç tutarının küçüklüğüne veya büyüklüğüne bakılmaksızın yüzde 15 gelir vergisi stopajı nihai vergilendirme olarak kabul edilmiştir. Burada stopaj oranı düşük müdür değil midir diye tartışılabilir ama yurt dışında yerleşik birine beyan zorunluluğu getirmek hem hukuken mümkün değil hem de pratik bir yararı yoktur.
Merkezi Türkiye dışında olan kurumlardan ülkemizde işyeri veya daimi temsilci yoluyla faaliyette bulunanları, KVK dar mükellef olarak tanımlar. Bu kurumların kâr dağıtımı, kazancı ana merkezlerine aktarma ile gerçekleşir. Bu durumda bu kurumlar yüzde 15 stopaj yapmakla yükümlü kılınmışlardır. (KVK 30/6’inci md.).
Yabancı kurumlar tarafından dağıtılan kâr paylarında herhangi bir kesinti yükümlülüğü yoktur. Esasen Türkiye’de işyeri veya daimi olmayan yabancı kurumlara kesinti mecburiyeti getirmeye imkan da yoktur. Buna karşın bu kurumlarda kâr payı elde eden Türkiye’de yerleşiklere elde ettikleri kâr paylarını beyan yükümlüğü vardır. Bu kar paylarıyla ilgili GVK’nın 86/1-d maddesi bir beyan sınırı getirmiştir. Örneğin 2017 için bu tutar 1.600 TL’dir. Bu tutarın üstünde elde edilen kâr payları için yıllık gelir vergisi beyannamesi verilecek ve bu tutarlar, gelir vergisi tarifesine göre vergilendirileceklerdir. Kâr paylarının yarısını istisna kılan GVK’nın 22’nci maddesi yabancı kurumların dağıttığı kâr paylarını kapsamıyor. Yurt dışında kesilen vergilerin Türkiye’de mahsubunu GVK’nın 123’üncü maddesi mümkün kılmaktadır. Bu arada yabancı kurumlardan sağlanan bu kar paylarının tespitinin kolay olmadığını belirtelim. Bundan dolayıdır ki, Varlık Barışı olarak bilinen 5811 sayılı Kanun, bu kar paylarının 31.10.2009 tarihine kadar Türkiye’ye transferi halinde vergilendirilmeyeceği güvencesini vermişti.
Tüm bu tabloya bakıldığında kâr paylarının vergilendirilmesinde, vergi tekniğinin icapları adına kâr payını dağıtan kurumun veya bunu elde eden kişinin yerleşik veya yabancı olmasına göre farklı vergilendirme rejimleri uygulandığı ve fakat vergi yükü dağılımında yerleşik ve yabancıya göre pozitif veya tersine bir ayrımcılık yapılmadığı görülür.