Kapasite kullanımı can sıkıcı

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ [email protected]

Anlaşılan dünkü konuya devam etmekte yarar var. Yani, kapasite kullanımına ve bağlı olarak sanayi üretimine, buradan yola çıkarak büyümenin nasıl bir şekil alacağına…

Öncelikle vurgulayalım, kapasite kullanımına ilişkin eylül gerçekleşmesi umulandan kötü geldi. Kapasite kullanım oranının, eylülde ağustosa göre en azından geçen yılki düzeyde bir artış göstereceği beklentisi vardı. Yüzdenin oransal değişiminin aslında alınmayacağını, ancak sağlıklı değişimi görmek için bunu yapmak gerektiğini vurgulayarak söyleyelim; kapasite kullanımında geçen yıl eylülde ağustosa göre yüzde 4.7 olan artış, bu yıl yüzde 0.6'da kaldı. Yani ortada çok ciddi bir yavaşlama var. Bu gelişme sonucunda kapasite kullanım oranında geçen yılla olan fark ağustos ayında 6.5 puana kadar inmişken, eylülde yeniden 9.7 puanlık fark oluşmuş durumda. Öyle anlaşılıyor ki, geçen yılla olan fark, ekim ve kasımda da sürecek. Dileyelim, aralık ayında da fark negatif olmasın!

İmalat sanayi, geçen yıl eylülde yüzde 79.8 kapasiteyle çalışmış, oran daha sonra küresel krizin etkisiyle belirgin bir şekilde gerileyerek ekimde yüzde 76.7'ye, kasımda yüzde 72.9'a, aralıkta ise yüzde 64.7'ye inmişti.

GSYH'nin üçüncü çeyrekte ne kadar daralabileceğini hesaplamaya çalışırken baz aldığımız imalat sanayinin gidişatıyla ilgili tahminimizi de, beklentilerden kötü gelen kapasite kullanım oranından sonra revize etmek durumundayız. Hatırlanacaktır, dünkü yazımızda imalat sanayinin üçüncü çeyrekte yüzde 8-9 dolayında daralabileceğinden söz etmiştik. Ancak kapasite kullanımında ağustosa göre yalnızca yüzde 0.6'lık artış olması karşısında, imalat sanayi üretiminde de aynı düzeyde artış olacağını varsayarsak, üretimin üçüncü çeyrekteki gerilemesinin yüzde 9.5'ten aşağı olmayacağı anlaşılıyor. Bu durum da, dünkü yazımızın başlığına götürüyor bizi yeniden:

"İmalattaki kötü gidiş, küçülmeyi derinleştirmeye devam edecek."

Birkaç hafta önce dikkat çekmeye çalıştığımız bir konu vardı. "Ekonomideki gidişatla ilgili kaygıları çoğaltan göstergeler artıyor" demiştik. Neydi bunlar; kapasite kullanım oranıydı, sanayi üretimiydi, reel kesim güven endeksiydi ve tüketici güven endeksiydi. Bu dört göstergede de yaz aylarının sonuna doğru bir kırılma ortaya çıkmıştı, buna dikkat etmek gerekiyordu.

Kapasite kullanım oranı, tüketici güven endeksini hariç tutarsak, tüm temel ekonomik göstergelerin başlangıç noktası niteliğinde. Kapasite kullanımı yüksekse üretim yapılıyor demektir; bu yadsınamaz bir gerçek. Ama bakınız, bu göstergede yalpalamaya başladık. Önümüzdeki dönemin sanayi üretimini de, büyümesini de etkileyecek bu verisinde tablo kötü. Aslında ayrıntısında boğulmadan fotoğrafın tümünü görmek, en azından görme çabası içinde olmak durumundayız. Eğer gidişatı olumluya döndürecek adımlar atamaz, gelişmeler sağlayamazsak, hani dün söz ettiğimiz baz etkisi sayesinde 2010'da büyümenin kolay olacağı görüşü var ya, onu bile sağlayamayız; çünkü bu yıla göre de üretim artışı gerçekleştiremeyiz. Kritik bir dönemdeyiz, nereye odaklandığımızın çok önemli olduğu bir süreç yaşıyoruz...

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar