Kanun yararına bozma

Zeki GÜNDÜZ
Zeki GÜNDÜZ VERGİ POLEMİKLERİ [email protected]

13 Aralık 2017 tarihli Resmi Gazete'de Danıştay Başsavcılığı'nın talebi üzerine Danıştay 3. Dairesi'nce verilen “kanun yararına bozma” kararları yayınlandı.

Kanun yararına bozma ne demek?

Kanun yararına bozma tüm hukuki yollar tüketildikten ve karar kesinleştikten sonra, Danıştay Başsavcılığı'nın verilen kararı hukuka uygun olmadığını düşündüğü durumlarda başvurulabilen yargı yoludur.

Verilen karar somut olayda etki etmemekte ancak karardan sonraki olaylar için yol gösterici olmaktadır.

Konu

Bir şirket adına, nihai tüketiciden satın aldığı araç için gider pusulası düzenlemediğinin tutanakla saptanması üzerine kesilen özel usulsüzlük cezasına karşı dava açılmıştır. Vergi Mahkemesi'nin kararıyla; özel usulsüzlük cezasında hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle dava reddedilmiş, bu karara karşı yapılan itirazı reddederek kararı onayan Bölge İdare Mahkemesi'nin kararının düzeltilmesi istemini reddeden Bölge İdare Mahkemesi'nin kararının, Danıştay Başsavcılığı tarafından, davacı şirketin noter senedi ile nihai tüketiciden satın aldığı otomobil için gider pusulası düzenlenmediğinden bahisle kesilen özel usulsüzlük cezasında kanuna uyarlık görülmediğinden kanun yararına bozulması istenmiştir.

Gerekçe

213 sayılı Kanun'un 3’üncü maddesinin (B) bendinde yer alan, vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin yemin hariç her türlü delille ispatlanabileceği hükmü ile vergilendirmede serbest delil sisteminin kabul edildiği, yükümlülerin öncelikle 213 sayılı Kanun'da sayılan belgeleri, bu belgelerin kapsamadığı iş ve işlemler açısından hukuken geçerli her türlü belgeyi ispatlama vasıtası olarak kullanabilecekleri, yükümlülerin kullanmak mecburiyetinde oldukları, düzenlenmesi ve alınması gereken belgelerin kanunun 229 ila 242’nci maddelerinde belirtildiği, kanunun “Gider pusulası” başlıklı 234’üncü maddesinde de, birinci ve ikinci sınıf tüccarlarla, kazancı basit usulde tespit edilenlerin ve defter tutmak mecburiyetinde olan serbest meslek erbabının ve çiftçilerin, vergiden muaf esnafa; yaptırdıkları işler veya onlardan satın aldıkları emtia için tanzim edip, işi yapana veya emtiayı satana imza ettirecekleri gider pusulasının vergiden muaf esnaf tarafından verilmiş fatura hükmünde olduğu, bu belgenin, birinci ve ikinci sınıf tüccarların, zati eşyalarını satan kimselerden satın aldıkları altın, mücevher gibi kıymetli eşya için de tanzim edileceğinin hüküm altına alındığı, mevcut düzenleme uyarınca; ticaret ve serbest meslek erbabı veya vergiden muaf esnaf olarak kabulü mümkün bulunmayan nihai tüketicilerden, altın ve mücevher gibi kıymetli eşya niteliği taşımayan diğer eşyanın alımında gider pusulası düzenlenmesi zorunluluğu bulunmaması nedenleriyle kanun yararına bozma talep edilmiştir.

Karar

Davacı şirketin, noter satış senediyle satın aldığı otomobilin, 213 Sayılı Kanunun 234’üncü maddesinde belirtilen altın, mücevher gibi kıymetli eşya niteliği taşımadığının ve aracın satıcısının vergiden muaf esnaf olmadığının tartışmasız olduğu olayda, alım satıma konu araçla ilgili olarak gider pusulası düzenlemesi zorunluluğundan söz edilemeyeceğinden, ulaştığı aksi yöndeki yargıyı hükme esas alarak davayı reddeden vergi mahkemesi kararının onanmasına ilişkin karara karşı yapılan karar düzeltme isteminin reddi yolundaki bölge idare mahkemesi kararının bozulması gerekmiştir.

Sonuç

Mükellef olmayan birinden satın alınan araç için gider pusulası düzenlenmesine gerek olmadığına hükmedilmiştir. Şayet bir konuda, kanunda veya başka hukuki düzenlemelerde öngörülmüş belge tarifi/düzenlemesi yoksa, serbest delil sistemi çerçevesinde delillendirme yoluna gidilebilir.

Konunun belirsiz olduğu durumlarda benzetme yoluyla mevcut belgelerden birinin düzenlenmesinin zorunlu olduğu iddia edilemez.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar