Kantarın topuzu

Levent AKBAY
Levent AKBAY AÇI KARŞI AÇI [email protected]

Enflasyon şu ya da bu nedenle düşüyor. Ne güzel! Daha da düşecek. O da güzel!

Gerçi fiyatlar düşmüyor! Olsun, fiyatların aynı seviyede tutulması bile bir başarı olarak kabul edilebilir. Hatta ekstra yapılan nokta atışlar sonuç verirse, enflasyon negatif bile çıkabilir.

Peki sorun çözülmüş olur mu?

* * *

Uzun yıllar Dünya Gazetesi’nin Yazı İşleri Müdürlüğü’nü yapmış olan, rakamlara ve kelimelere titiz Murat Oray’ın bloğunda, kasım ayındaki iki göstergeye ilişkin iki rakam, bugün itibariyla da paylaşılmaya devam ediyor. Bir tanesi enerji enflasyonu, biri gıda enflasyonu. Kasım’da OECD ülkeleri arasında gıdada yüzde 102,5, enerji de ise yüzde 123,3 ile ilk sırayı almışız. Bu iki kalemi seçerken mutlaka hem rakam ve göstergenin, hem konjonktür olarak bir bildiği olmalı.

Öyle ya, vatandaşın öncelikli ve kendi enflasyonunu pazar poşetindekiler gösterir. Üretenin enflasyonu da maliyetine göre değişir. Fiyatlamasını buna göre yapar.

O yüzden TÜİK’in enflasyonu da olsa olsa genel bilgi verir. Her evin, her işyerinin enflasyonunu anlatamaz.

* * *

‘Enflasyon düşüyor’ dedik. Peki bir yılı aşkın bir süredir artışta olan, herkesin poşetinde, sanayicinin maliyetinde ve fiyatında kendini gösteren enflasyonun yaşattıklarını, biraz düştükçe unutacak mıyız? Ocak ve sonrasında yerinde saysa, bir iki ay negatif çıksa enflasyonun yarattığı tahribat bitmiş mi olacak?

* * *

Bu soruya yanıt vermek için gelir dağılımına bakmak bir fikir verebilir. Her ne kadar 2021’de veriler düzelme gösterse de en yüksek gelire sahip yüzde 20’lik bir kesim toplam gelirden yüzde 46,7 pay alırken, en düşük gelire sahip yüzde 20’lik kesim toplam gelirden yüzde 6,1 pay almış.

En düşük gelire sahip ikinci yüzde 20’lik kesimin aldığı payı da eklersek yüzde 40’lık ‘en düşük iki dilimlik kesimin’ aldığı toplam pay her 100 TL’nin 16,9 TL’si ediyor.

En yüksek gelire sahip ikinci yüzde 20’lik dilimi, en yüksek ilk dilime eklersek yüzde 67’ye ulaşıyoruz. Yani her 100 TL’nin 67 TL’si, yüzde 40’a gidiyor.

Enflasyona karşı kendini savunan ve en savunmasız kalanların durumu bu.

* * *

Enflasyona karşı gelirleri itibariyle en savunmasız konumda olanlar açısından enflasyon alım gücünü budadığı için, üstelik vergileri de fiilen artırmış olduğu için katlamalı bir vergi olarak karşımıza çıktı.. Bu kesimlerin ellerindeki parayı, para getirecek enstrümanlarda değerlendirmesi sözkonusu olabilir mi?

Bu mümkün olsaydı, bugün öğrenciler açısından tost, yetişkinler açısından peynir tartışması yaşanır mıydı?

Hatırlıyorum da 1994 krizi sonrasında enflasyon yüzde 125’lere çıkmıştı. O zamanın DPT Müsteşarı Necati Özfırat kendisiyle röportaj yaparken bir yandan alınan önlemlerin ne kadar sonuç verdiğini değerlendirirken, bir yandan da elindeki bir kağıttan gelir dağılımındaki değişikliklere bakardı.

İstikrar programı olsun olmasın, ekonominin olağanüstü dönemlerinde alınan önlemlerin maliyetini kimin ödeyeceği ‘detay’ olmamalı, kantarın topuzu kaçırılmamalı.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Planlamaya geri dönüş 18 Eylül 2023
17. Madde 15 Eylül 2023
Asıl fren 2024’te… 13 Eylül 2023
Enflasyon birikirse!.. 06 Eylül 2023
Enflasyonda atalet 04 Eylül 2023
Kepenkler kapanmasın… 01 Eylül 2023