Kanlı mı olacak, kansız mı?

Orhan AKIŞIK
Orhan AKIŞIK KÜRESEL PERSPEKTİF [email protected]

 

 
Mısır'ın Müslüman Kardeşler üyesi Devlet Başkanı Mohammed Mursi'nin, yetkilerini genişleten kararları almasından sonra ülkede başlayan olaylar devam ediyor. Şimdiye kadar ki bilanço, beş ölü, 600'e yakın yaralı. Ülkeye demokrasi getireceği vaadiyle iş başına gelen Mursi, adeta gelen gideni aratır sözünü doğrularcasına tüm güçleri elinde toplamaya çalışıyor. Parlamento, yargı ve bağımsız medya Mursi'nin hedefleri arasında. Uluslararası Atom Enerjisi'nin önceki Başkanı Mısırlı Mohammed El Baradei'e göre, ılımlı güçlerin seslerini yükseltmemeleri halinde iç savaş kaçınılmaz. El Baradei'in başında olduğu Anayasa Partisi'nin, ılımlı İslamcılar, Liberaller, Sosyal Demokratlar ve Hristiyanlarla birlikte oluşturduğu Ulusal Kurtuluş Cephesi, Tahrir'de yeni eylemler hazırlığında. Der Spiegel'e verdiği mülakatta, El Baradei, Arap dünyasındaki uyanışın sürmesi gerektiğini; genç insanların özgürlük ve iş istediklerini; Batı ülkelerinin, savundukları bu değerlerin Mısır'da da yerleşmesi için Mursi'ye baskı yapmaları gerektiğini söylüyor. Batı ise, ülkedeki olayların nereye varacağını kestirememenin rahatsızlığı içinde. Batı'nın, özellikle de ABD ve İsrail'in bu ülkede meydana gelecek gelişmelere ilgisiz kalması düşünülemez. Bu ilgi, Müslüman Kardeşler'in iktidara gelmesiyle daha da artmıştır. Arap dünyasının nüfusu yüz milyona yaklaşan bu en büyük ülkesinde yaşanan demokrasi mücadelesinin çok geniş bir coğrafyayı ilgilendirdiğine şüphe yok. Tabiatıyla, Arap ülkeleri de gelişmelerle yakından ilgili. Zira Arap ülkelerinin Mısır'da meydana gelecek değişimlerin dışında kalmaları zor. Mısır demokrasi yolunda ilerlerse, bu şüphesiz bu grupta yer alan bazı ülkeleri demokratik rejimlere bir an önce geçiş konusunda cesaretlendirecektir.
 
***
Mısır'ın adım adım şeriata gittiğini ileri sürenler, İran örneğini veriyorlar. 1979'da İran'da Şah'ın devrilmesine yol açan olayların da aynen Arap ülkelerindeki gibi özgürlük ve demokrasi talepleriyle başladığı doğru. Ancak bazı farklılıklar da var; Arap ülkelerindeki olaylarda ne Humeyni gibi halkları peşinden sürükleyen karizmatik dini liderlerin varlığından, ne de Soğuk Savaş döneminin tesiri altında kalmış farklı ideolojileri temsil eden kitlelerden söz etmek mümkün. Farklı siyasi görüşü temsil eden göstericileri meydanlara çıkaran, temel hak ve özgürlükleri ve sosyal adaleti hayata geçirecek, işsiz kitlelere iş sağlayacak ve ekonomik kalkınmaya ağırlık verecek yönetimlerin işbaşına gelmesi isteği.
 
***
Önceleri geri planda kalmayı tercih eden Müslüman Kardeşler, Siyasal İslamı tesis etmeye yönelik niyetlerini artık saklamak ihtiyacını hissetmiyorlar. Geçtiğimiz Haziran'da iktidara geldiğinde kadınlar ve Müslüman olmayan azınlıkların haklarına saygı gösterecek çoğulcu bir toplum yaratmayı taahhüt eden Mursi, söylediklerinin aksine ülkeyi adım adım şeriat devletine götürüyor. Özgürlük Baharı, 1979'da İran halkına beklediği özgürlük ve demokrasiyi getirmedi. Acaba, Arap Baharı bunu başarabilecek mi? Oxford Üniversitesi İslam tarihi profesörü Tariq Ramadan, "İslam ve Arap Uyanışı" adlı kitabında, "Arap Baharı" deyiminin ihtiyatla kullanılması gerektiğini; şimdiye kadar ki gelişmeler gözönüne alındığında, bunun sadece Tunus'a yakıştırılabileceği görüşünde olduğunu belirtiyor. Müslüman Kardeşler'in demokrasi konusunda samimi olduklarını söylemek zor. Şu anda yaptıkları, halkın nabzını yoklamak. Evet, Mısır demokrasiye mi, şeriata mı yönelecek? Müslüman Kardeşler'in sözcüsü Mohammed Yousef, vaktiyle yaptığı açıklamada kendi açılarından buna açıklık getirmiş; nihai amaçlarının şeriatı getirmek olduğunu, ancak bunu yavaş yavaş, yıllar içinde toplumu hazırlayarak gerçekleştireceklerini söylemişti. Fakat olaylara bakılırsa, hiç de öyle beklemeye niyetli görünmüyorlar. Mısır'daki olaylardan tüm İslam ülkelerinin çıkarmaları gereken dersler var. Temenni edelim ki, Mısır halkı ve tüm Arap halkları seçimlerini demokrasiden yana yapsın.
 
Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Vekalet savaşları 08 Ekim 2016
Clinton farkı 01 Ekim 2016
Sorun küreselleşmede mi? 27 Ağustos 2016