‘Kamunun teknolojiyi ele alış biçimi değişmeli’
Şu yazılım endüstrisi konusuna sahip çıkmakta fayda var. Gelecek nesiller için hayati öneme sahip. ABD Başkanı Obama bile “Çocuklarınıza kod yazmayı öğretin” dedi… Bizim için anlamı daha da büyük. Veri Park kurucu ortaklarından ve genel müdürü Aslı Derbent Özkan ile bu konuları konuştuk. Potansiyel var diyor ama onu kim yapacak? Bir yandan ‘işsizlik’ var, diğer yandan da ‘işçisizlik’… Milli Eğitim’i katmadan burada strateji mümkün mü? O zaman konuyu ele alışımıza bir bakmak gerekiyor…
Yazılım konusunda rekabetçi ülke olacağız söylemi uzun süredir var. Eğer olmayacaksak bir açıklamakta fayda var. Çünkü sanki bir şey yapamıyor gibi duruyoruz… Yanlış anlamayın ilgisizlik yok. Teşvikler var, konunun önemi biliniyor. Ama hayata geçme noktasında hiçbir şey olmuyor. Zaten şimdi başlasak 5 yılda ancak bir noktaya geliriz. Biraz bunları Türkiye’nin bağımsız en büyük yazılım şirketi Veri Park Genel Müdürü Aslı Derbent Özkan ile konuştuk. 1998 yılında kurulmuş Türkiye’nin bağımsız en büyük yazılım firması… Yurtdışına açılmış, Dubai, Afrika, İngiltere Barclays Bank dahil pek çok yerde proje yapıyor. Biraz onlardan bahsedelim moral vermiş oluruz, biraz da sektör ile ilgili görüşlerini aktaralım özet olarak. Ağırlıklı finans alanına yazılım altyapısı üretiyorlar. Bu alana nasıl girdiklerini sordum. Aslı Derbent Özkan şöyle anlattı: “Türkiye’de bankacılık altyapısı çok güçlü. Pek çok işi kendileri yapıyorlar. Bizim bankacılık sektörünün ihtiyaçlarına uygun ve onların çalışmalarını hızlandıran ve kolaylaştıran bir altyapımız var. Kendimizi onlara, IT departmanlarına beğendirerek girdik. Açık kod kullandık ve isterlerse devam ettirebilecekleri şekilde bunları yaptık. Tabii lisanslıyoruz ama koduyla ve kullanım haklarıyla lisansladık. Eğer isterlerse onlar da geliştirmeye devam ediyorlar. Odağımız, bu çözümler için önemli bir pazar olan yurtdışı.”
Yurtdışına açılarak ayakta kaldı
Türkiye’de yazılım yaparak ayakta kalmak zor… Onlar da yurtiçindeki işlerle, yurtdışındaki işleri yüzde 50-50 noktasına getirmişler. Özkan şöyle diyor: “2008’deki global krizle birlikte Dubai’ye bir açılım yapmıştık. O açılımla Afrika’da pek çok ülkede kurduğumuz altyapılar çalışıyor. Nijerya’da 5, Kenya’da 2 finans kuruluşunda altyapılarımız çalışıyor örneğin. Yine Avrupa’da bir ofis açtık, İngiltere’de Barclays Bank ile çalışıyoruz. Orası bir yıllık bir ofis şu anda orayı büyütmeye çalışıyoruz. Dubai’den Katar’a, Suudi Arabistan’dan Bahreyn’e çok sayıda müşterimiz var. Temelde de hedefimiz Türkiye’deki değişkenliği biraz da dış pazarla kapatmak. Herkes gibi riski dağıtmaya çalışıyoruz…”
Yazılım yapılacak iş değil
Evet can alıcı nokta bu kadar başarılı bir şirketin kurucusu bile, “Yazılım Türkiye’de yapılacak iş değil” diyorsa ve o sektör de en azından söylemlerde stratejik alanlardan biri olarak gösteriliyorsa, tekrar bir değerlendirmek gerekiyor. Sözü Aslı Derbent Özkan’a verelim: “Türkiye’de yazılım işi eğer yurt dışına bir açılımınız yoksa yapılacak bir iş değil açıkçası… Yazılımda çok büyük potansiyel var. Biz Hindistan’ın pazarını alabiliriz. Ama bizim yetişmiş elemanımız yok. Bir forumda, ihracatçılar forumunda… Türkiye’de ‘işsizlik’ var ama ‘işçisizlik’ de var aslında tespiti yapılmıştı. Hiçbir şekilde arz ve talep karşılaşmıyor. O işsizlerimizin yazılım endüstrisinde kullanılabilme seçeneği hiç düşünülmüş bir şey değil. Ben aslında bu konuda çok çalışmak istiyorum. Yazılımda çok fazla iş yapabilecek kapasite var. Pek çok işi Türkiye’ye alabiliriz. Ama bu iş, bir strateji işi… Bu işleri yönetmeyi biliyoruz. Küçük işleri yapabiliyoruz. Girişimciler bunlarla çalışmaya çok alışık. Fakat yeterli eleman yok. Bunları yetiştirecek de yeterli insan yok. Asıl eksiklik ortaokuldan itibaren tüm okullara yazılım dersleri koymak gerekiyor. Eğer biz yazılımla büyüyelim diye bir hedef önümüze koyuyorsak, bu stratejiden Milli Eğitim Bakanlığı’nın da haberi olmalı.”
Kamu projeleri yabancılara
Aslı Derbent Özkan, kamunun bile yeterli desteği vermediğinden yakınıyor ve şöyle konuşuyor: “Şu anda zaten bırakın sektörü, bankaların ve özel sektörün aradığı yazılım mühendisleri ihtiyacı mevcudun üzerinde. Bu yüzden hem mühendisleri hem de bu hizmetleri ithal etmek zorunda kalıyoruz. Bakınca Türkiye pazarında yurtdışı kaynaklı pek çok yazılım firması cirit atıyor. Kamudan özel sektöre pek çok işi onlar yapıyor. Örneğin, pek çok kamu projesini Hintliler yapıyor. Çünkü yeterli kaynak yok. Yeterli kaynak yaratmak için bir politika da yok. Biz yazılımda büyüyelim ama nasıl? Teşvik de var tamam ama bu kodları kim yazacak? Ve nasıl büyüyeceğiz? Avrupa’da da benzer durumlar söz konusu. Barclays Bank’ta IT’de 1.500 kişi çalışıyor. Ben onlara hizmet vereceksem en az 30 kişilik bir ekip kurmam gerekiyor. Biz en büyük bağımsız şirketiz ve 267 kişilik kadromuz var. 30 kişi demek benim yüzde 10 büyümem demek. Ben 2 ay içinde yüzde 10 büyüyebilir miyim? Böyle bir insan kaynağı yok ki Türkiye’de. Gerçekçi değil bunlar… Kaliteli bir kaynaktan bahsediyoruz. Bu strateji için biraz da geç kaldık. Tam pazarın büyüdüğü bu dönemde kaynaklarımız hazır olsaydı çok hızlı hareket edebilirdik.”
Kamunun teknoloji stratejisi yok
“Kamuda da bir teknoloji stratejisi yok. Bütünsel olarak neyin neden yapıldığı çok belirgin değil” diyor Aslı Derbent Özkan ve bundan neyi kastettiğini şöyle açıklıyor: “Örneğin dijital kent projeleri var. Ama her belediye kendi projesini, her bölge kendi anlayışını uyguluyor. Bunların bir genel standartları belli değil. Her bakanlığın stratejisi farklı TSE, BTK, BDDK var. Hepsinin de ayrı standartları var. Çünkü hepsinin farklı beklentileri var. Ama bu böyle olmuyor. Kamunun teknolojiyi ele alışının değişmesi lazım. Bu tabii Milli Eğitim Bakanlığı’nı da etkileyecektir. ABD Başkanı Obama bile çocuklarınıza kod yazmayı öğretin diyor. Bizim böyle bir dünyada teknoloji açısından bir stratejimizin olmaması büyük eksiklik. İstanbul’da eleman maliyetlerini karşılamak da gittikçe güçleşiyor ve elamanları tutmak da mümkün olmuyor. O yüzden İzmir’de de bir ofis açmıştık. Orada yetişmiş eleman sayısı daha fazla. Benzer bir ofisi Pakistan’a da açtık. Orada da 40 kişilik bir kadromuz var. Fakat orada eleman var ve büyüyebileceğimizi biliyoruz.“
Barcloays’den nasıl iş aldılar?
Yurtdışı operasyonları konusunda bilgi veren Aslı Derbent Özkan şunları anlatıyor: “İngiltere operasyonlarımızdan bahsetmek gerekirse, Barclays’den önce bir pilot iş aldık… Varlık yönetimi şirketinin tabletten satış uygulaması. Artık satış ekipleri her yerde mobil. Müşterinin yanında satış işlemini anında ve güvenli olarak yapsın ve geri gelip her işi tekrar girmesin…Türkiye’de de popüler bir yaklaşım aslında… Sigortada daha erken başladık, bankacılıkta sonra başladık. Türkiye’de de aslında bu işi yapıyoruz. Barclays’de küçük bir ekiple başladık bu işe üst segmentten başlandı. Orada çok beğenildi ve verimlilik artışı sağlandı. Şimdi tüm genele yaygınlaştırılıyor. Avrupalı başka bankalar var ama bunların çoğu tanınmış bankalar değil. Afrika’da çok fazla finans kuruluşunda var. Şu anda ciromuzun yüzde 50’si yurt dışından geliyor. O yüzden ayakta kaldık. Yoksa ayakta kalmamız mümkün olmazdı. Örneğin, bugün zaten süreçlerimiz uzun ve 2.5 aydan önce bir fatura kesemiyoruz. Vadeler de eklenince bu 5.5 aya kadar uzuyor. Bunu bizim gibi yazılım şirketlerinin çevirmesi çok mümkün değil.”
‘En büyük bağımsız yazılım şirketiyiz’
Üniversiteden sonra bir araya gelen 4 ortak ile kurulan Veri Park’ın genel müdürü ve kurucu ortağı Aslı Derbent Özkan şöyle anlatıyor: “Biz en büyük bağımsız yazılım şirketiyiz diyebilirim. Sonuçta bir Garanti Teknoloji şirketi var bizden çok büyük… Bir İnnova şirketi var Türk Telekom’un şirketi… Bunlar bizden çok büyük ama bir grubun çatısı altındalar. Bağımsız şirket olarak en büyük biziz. Veri Park temelde finans sektörüne internet şubesi yaparken kurulmuş bir firma. Zaman içinde teknolojideki gelişmeler, yeni trendler çerçevesinde ve şirketin büyümesiyle tabii bu farklılaşıyor. Finans sektörü ve şimdi perakende sektöründe de çalışmalarımız var. Bir ‘omnicahannel’ işlem altyapısına dönüşmüş durumda bizim ürünümüz… Aslında şu anda yine Türkiye’nin 10 bankasının 7’sinin kullandığı, internet şubesi, mobil bankacılık, call center, bütün kanalların altyapısını entegre olarak yapıyoruz. Pek çok orta ölçekli bankaya da dış kaynak hizmeti veriyoruz. Daha satış odaklı şubeler trendi ile beraber şubeleri de buraya ekledik. Şu anda herkesin derdi verimlilik olduğu için, bir şubeden örneğin vergi ödemesi yaptınız, bizim alt yapımızda bir kere kodladığınızda bunu call center, mobil bankacılık, internet şube hepsine eklemiş oluyorsunuz. Sigorta ve bankacılık için dikey çözümler de geliştirdik. Bankacılığın satış gücü otomasyonu, ayrıca şikayet ve talep yönetimi uygulamalarımız var.”