Kamunun insan kaynakları

Murat YÜLEK
Murat YÜLEK KÜRESEL BAKIŞ [email protected]

 

Türkiye'de kamu kesimi 3 milyondan fazla kişiye istihdam sağlıyor. Kamu kesiminde çalışabilmek için KPSS sınavlarına 2010 yılında 3.2 milyon kişi girdi. Bunların 800 binden fazlası lisans mezunlarından oluşurken 1.8 milyonu ön lisans, 600 bini de orta öğretim mezunlarıydı.
Dolayısıyla "Kamu Holding" tek başına Türkiye'nin en önemli işvereni . Aynı zamanda Kamu Holding Türkiye'nin en çok rağbet gören işvereni. Toplam iş gücünün yüzde 10'una varan bu personel sayısı, Türkiye ekonomisindeki ortalama iş gücü verimliliğinin etkileyebilecek kadar büyük. Dahası, Kamu Holding sıradan bir şirket gibi küçük bir "ekosisteme" sahip değil. Kamu Holding'in ürettiği hizmet çıktısı ekonominin diğer tüm sektörlerine doğrudan girdi sağlıyor.
KPSS sınavlarıyla artık Kamu Holding'de çalışan insan kalitesi yükseliyor. Peki, kamu kesimi çalışanlarına sunduğu iş ortamını geliştiriyor, çalışanlarından beklediği performans standartlarını yükseltiyor mu?
Oysa Türkiye'de kamu personeliyle ilgili tartışma genellikle özlük hakları üzerinden yapılıyor. Memur ve işçi sendikaları açısından da, işveren olan hükümet açısından da ana tartışma maaş artışlarının yüzde 5 mi yoksa yüzde 7'mi olacağı. Tabi buna ek ücret ve ücret dışı menfaatlerle ilgili pazarlıkları da eklemek gerekiyor.
İsterdim ki tartışma verimlilik, iş ortamı, katkı, iş huzuru gibi konular üzerinden yapılsın. Kamu Holding'İn alt birimleri olan işverenler birbirleriyle Türkiye'nin en tercih edilen işyerleri arasında üst sıralarda yer almak üzere "yarışsın." İşveren ile sendikalar maaş tartışmalarını "verimlilik" ve "performans" üzerinde yapsın.
Bu mümkün mü? Evet, ama ciddi düzenlemeler yapılması kaydıyla.
Ara çözümler de var. Türk Telekom örneğini ele alalım. Türk Telekom 2000'li yılların ortasında özelleştirildi. Özelleşmeden önce de Türkiye'ye önemli hizmet vermiş ve öncü bir kuruluştu. 1990'lı yılların ortasından itibaren GSM sisteminin yaygınlaşmasıyla fiilen monopol özelliğini de kaybetmişti. Bu rekabet baskısı ve özellikle özelleşmenin ardından Türk Telekom bir atılım sürecine girdi. Teknoloji yatırımları yaptı; yurt dışında satın almalar gerçekleştirdi. Türkiye'nin en değerli markası haline geldi.  Ancak bana sorarsanız son yıllarda Türk Telekom'un en önemli atılımı gençler arasında en tercih edilen şirketler arasında en üstlerde yer alır hale gelmesidir.
Bir başka örnek de Türk Hava Yolları. THY çoğunluk hisseleri hala kamuda olmasına rağmen Türkiye'de son yılların en hızlı büyüyen firmaları arasında. Uluslararası rakiplerine arasında da yıldız firmalar arasında gözüküyor. THY da iş piyasasında en tercih edilen firmalar arasında.
Kamu Holding'de iş bulabilmek için KPSS'na her yıl giren 3 milyonun üzerinde genç kamu holdingi iyi işveren olduğu için değil, "güvenli" işveren olduğu için seçiyor. Özel sektör performansa dayalı olarak insanla rı işten çıkartabiliyor; kamu ise çıkartmıyor.  Üniversite mezunu gençler hayatlarının dört ile sekiz ay arasındaki süresini KPSS kurslarında geçirerek hem kendi adlarına hem de ülkenin önemli bir işgücünü "kurs" alarak tükettikleri için önemli bir fedakarlık yapıyorlar. Gençlerin kamuyu seçmeleri için "doğru" sebeplere ihtiyacımız var; "kapağı atma" faktörünü diskalifiye etmemiz gerekiyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Chief Sustainability Officer 06 Ağustos 2018