Kamuda kurumsal değişime iki örnek
Dün art arda iki haber önüme geldi. Birinde TCDD'nin tekelini ortadan kaldırıp insan ve yük taşımacılığına özel sektörü işin içine katacak Türktren A.Ş'nin kuruluşu için düzenlenen yasa tasarısı hazırlığı. Diğeri Tübitak'ın uygun gördüğü bulmuşların ticarileşmesinde ortaklığa katılarak özel kuruluşlara destek vermesi. Bunlar bana göre kamu kurumlarının "Herşey elimin menzilinde olsun, tekelimde bulunsun" esaslı zihni modelinin değişmekte olduğunu, kamu-özel sektör işbirliğine açılarak doğacak sinerjinin üretimi ve rekabet gücünü artırarak ülke ekonomisine güç vereceğine inancın kamu kurumlarında başladığını gösteriyor.
Ankara büromuzdan art arda gelen iki haberin başlıkları şöyle:"Demiryollarında THY modeli uygulanacak ", "TÜBİTAK teminatsız hibe ve sermaye desteği verebilecek". Bu kamunun kurumlarının daha dinamik bir yapıya kavuşmak ve özel sektör işbirliği ile ekonomiye desteği artırmak isteklerini ve bu yönde değişim taleplerini ortaya koyuyor.
Önce arkadaşımız Meltem Gündüz'ün TCDD yolları genel müdürü Süleyman Karaman'ın destekleyici açıklamalarına da yer verdiği "Demiryolu sektörünün Türktren anonim şirketi" ismiyle şirketleşmesi kanun taslağını haberinin amacını ele alalım.
Ama önce bu yönde çok uzun süredir yaptığımız eleştiriden bir kez daha bahsedelim. Türkiye'de demiryolu tekeli hem yolcu taşımacılığının karayoluna hem de yük taşımacılığının ağırlıklı olarak lastik tekerleklere, kamyonlara kayması sonucunu beraberinde getirdi. OSB'ler ve Limanlar demiryolu bağlantısından yoksun kuruldukları için firmalar üretimlerine yüksek navlun ödemek zorunda kaldılar/kalıyorlar.
Daha önce de yazdım demiryolu taşımacılığından yoksun Diyarbakırlı mermerci bir tonluk mermeri OSB'den Çin'e göndermek için Mersin limanına kamyonla 70 dolara taşıtabiliyor. Aynı bir tonluk mermer gemiyle Çin'e 35 dolara taşınıyor. Üretim yapılan çeşitli kentlerdeki OSB'lerde demiryolu-liman bağlantısı yokluğundan lastik tekerlekli taşıma zorunluluğuyla yüksek navlun ürünlerin rekabetini olumsuz etkiliyor.
TCDD Genel müdürü Karaman, hem altyapı, hem işletmecilik, hem bakım yaptıklarını bunun zararlarına ve borçlanmalarına neden olduğunu, bu nedenle altyapı ve işletmeciliği birbirinden ayıran ve özel sektöre THY'dekine benzer imkanlar yaratan Türktren A.Ş. olarak şirketleşmeyle yeni bir modele geçişin kanun taslağının hazırlanmakta olduğunu açıklıyor. Bu sisteme geçilmesinin özel sektör katılımıyla demiryolunda hem yolcu taşımacılığını, hem yük taşımacılığını artıracağına inandığını belirtiyor. Biz de liman ve OSB bağlantılarının artırılmasıyla özellikle yük taşımacılığında demiryolu kullanımının artacağına, navlun fiyatlarının düşmesiyle de üreticilerin rekabet güçlerinin artacağına inandığımızı belirtmek isteriz…
Diğer haber komisyonda olan TÜBTAK yasasındaki değişiklik. Taslağa göre başkanın görev süresi 6 yıldan 10 yıla çıkarılıyor. Buluşları geliştirmeye destek veren bugünkü yapıya, yeni taslakta buluşların ticarileştirilmesinde de Tübitak'ın imtiyazlı ortak veya şirket ortaklığı olarak katılımı ekleniyor. Teminatsız hibe ve sermaye desteği vererek Tübitak'ın bazı projeleri hayata geçirebilmesinin de önü açılıyor. Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, bu taslakla ilgili değerlendirme yaparken, "Tübitak araştırmaları artık rafta kalmayacak, ticari ürüne dönüştürülecek" diyor.
Bu iki haberde kamu kurumları açısından bir "Zihni model değişikliğini" ortaya koyuyor. "Benim alanım benim kurumumun elinin altında bulunsun. Tekelimde kalsın" düşüncesinin yerini "Benim gücüm özel sektörle birleşin, doğacak sinerji üretimi artırsın, rekabeti güçlendirsin" düşüncesi alıyor. Bu da daha az bürokrasi, daha çok kamu-özel sektör işbirliği demektir.
Bu benim bu iki haberden çıkarsamam olarak "bir hayal" olmaz, hayata geçer diye bekleyelim…