Kamuda faiz sarmalı

Naki BAKIR
Naki BAKIR MAKRO BAKIŞ [email protected]

Temel hedefi enflasyo­nu ve cari açığı düşür­mek olan ve bu kap­samda faizlerin aşırı yüksel­tildiği parasal sıkılaştırma esaslı ekonomik programın 17’nci ayı da geride kaldı.

Bu dönemde ekonomide yavaş­lamaya bağlı olarak cari açık­taki sert düşüş yaşanırken, enflasyonu düşürmede başarı sınırlı kaldı. Açıkların finans­manı için aşırı yükselen faiz oranları ile gidilen yüksek tu­tarlı borçlanmalarla kamu­nun faiz sarmalı giderek de­rinleşti.

Geçen yıl temmuzdan bu yana uygulanan program dö­neminde Hazine, hızla büyü­meye devam eden kamu açık­ları dolayısıyla baş döndüren bir borçlanma maratonu ya­şadı Hazine’nin bu dönem­deki faiz ödemeleri 1,4 tril­yon ve brüt borçlanması 3,3 trilyon lira ile rekor kırdı. Dış kaynak muslukları yeterince açılmadığı için açıkların bü­yük oranda iç borçlanmayla finanse edildiği bu dönem­de, yüksek faizin cazibesiy­le özellikle iç borçlanma iha­leleri yerli ve yabancı fonla­rı çekti. Yüksek enflasyonun nedeni olarak talepteki can­lılık görüldüğü için program­da esas olarak tüketimi bas­kılamak hedeflenirken, kamu açıkları ve borçlanma gere­ğinin parasal genişleme etki­si, sıkılaşmayı ve enflasyonla mücadeleyi zorlaştırdı.

1,9 trilyonluk nakit açığı 3,3 trilyonluk borçlanma

Hazine’nin, parasal sıkılaş­tırmanın damgasını vurduğu Temmuz 2023-Kasım 2024 döneminde nakit bazda tahsil ettiği gelirler 11 trilyon 369,9 milyar, nakit giderleri ise 13 trilyon 321,8 milyar liraya ulaştı. Özelleştirme İdaresi tarafından aktarılan tutarlar ile 4,5 G lisans bedeli, 2B ara­zi satış gelirleri ve diğer his­se satış gelirlerinden oluşan 14,3 milyar liralık gelirde ek­lendiğinde Hazine’nin bu dö­nemdeki nakit bazda gelir-gi­der dengesinde 1 trilyon 937,6 milyar liralık bir açık oluştu.

Hazine, on yedi ayda na­kit açığının finansmanı do­layısıyla ve büyük bölümü­nü iç borç olmak üzere yük­lü miktarda borçlanmaya gitmek zorunda kaldı. Tem­muz 2023-Kasım 2024 döne­minde vadesi gelen iç borç­ları nedeniyle 1 trilyon 37,4 milyar liralık geri ödeme ger­çekleştiren Hazine, ay­nı dönemde 2 trilyon 865 milyar liralık ye­ni iç borçlanmaya git­ti ve böylece 1 trilyon 827,6 milyar liralık net iç borçlanma ger­çekleştirdi. Dış borçlarda ise 401,6 milyar liralık itfaya kar­şılık 431,5 milyar lira tuta­rında yeni borç alabilen Ha­zine’nin net dış borçlanması sadece 29,9 milyar lira oldu.

Böylece Hazine’nin on yedi aydaki toplam iç ve dış borç geri ödemesi 1 tril­yon 439,1 milyar, toplam yeni borçlanması 3 tril­yon 296,6 milyar ve top­lam net borçlanması 1 trilyon 857,5 milyar liraya ulaştı. Hazine, net borçlanma ile el­de ettiği kaynağı bütçe açığının finansmanına plase ederken, kalan finansman için de­virli-garantili borç geri dönüşleri ve TMSF’den aktar­malarla 138,2 milyar liralık bir kaynak kul­landı.

1,4 trilyon lira faiz ödendi

Hazine’nin program dö­nemindeki nakit giderle­rinin 11 trilyon 883,4 mil­yar lirasını cari transferler, personel ödemeleri, mal ve hizmet alımları, yatırım har­camaları gibi faiz dışı harca­malar oluştururken, top­lam 1 trilyon 438,4 milyar liralık da faiz ödemesi gerçekleştirildi.

Aylar itibarıyla seyre bakıldığında bu dönem­de Hazine’nin yoğun borç­lanma süreci paralelinde fa­iz ödemelerinin hızlı bir artış grafiği izlediği dikkati çek­ti. Program öncesi Haziran 2023’de 21,6 milyar, progra­mın ilk ayında 34,3 milyar lira olan cari faiz ödemesi bu yıl eylülde 140 milyar lirayı aş­tı, ekim de 126,3 milyar, kasım­da 130,4 milyar lira oldu.

Faiz yükü katlanacak

2025-2027 dönemine ait Orta Vadeli Program’da (OVP), merkezi yönetim bütçesinde faiz ödemelerinin bu yılın tü­münde 1 trilyon 297,8 milyar lira olacağı tahmin edilmişti. Söz konusu tutar, bu yı­lın ilk on bir ayında 1 trilyon 106,5 milyar, kasım itibarıyla son bir yılda da 1 trilyon 140,3 milyar lira olarak gerçekleşti.

On bir aylık gerçekleşmeler yılın tümü için öngörülen tahminin tutacağını göste­riyor. OVP projeksiyonlarında, merkezi yönetimin faiz yükünün 2025’te 1 trilyon 950 milyar, 2026’da 2 trilyon 282,2 ve 2027 yılında 2 trilyon 518,9 milyar liraya çıkacağı öngörülüyor. Kamu borçlanma gereğinin seyri ve Ha­zine’nin mevcut itfa ve borçlanma programı ise bu hedeflerin de aşı­labileceğini ortaya koyuyor.

Enflasyon ve cari açıkta başarı durumu

Politika faizinin kademeli artışlarla yüzde 8,5’ten yüzde 50’ye kadar yükseltildiği program döne­minde, cari açığı düşürmede gözle görülür bir mesafe kat edilirken, enflasyonu düşürmede ise ilerleme hedeflenen düzeyde olmadı. Aşırı yükse­len faizlerin etkisiyle ekonomideki kaynakların üre­timden çok TL faize kaydığı bu dönemde gayri safi yurt içi hasıla büyüme oranı hız kesti, özellikle sanayi­nin başta enerji olmak üzere üretimde kullandığı girdi ithalatı hızla gerilediği için cari açık da küçüldü.

Program öncesi Haziran 2023 itibarıyla 56,5 milyar dolar olan yıllık cari işlemler açığı bu yıl eylül itibarıyla 10 milyar doların al­tına indi. Haziran 2023’te yüzde 38,2 olan tüketici fiyatla­rı (TÜFE) bazında yıllık enflasyon ise özellikle tüketim cephesinden ve gıda fiyatlarından kaynaklanan etkiy­le faiz artırımlarına rağmen yükselişini sürdürerek bu yıl mayıs ayında yüzde 75,5’e kadar yükseldikten son­ra baz etkisinin de katkısıyla düşmeye başladı ve kasım itibarıyla yüzde 47,1’e geriledi.

Kamu açıkları büyürken enflasyon düşer mi?

Parasal sıkılaştırma programında, yük­sek enflasyonun nedeni talepteki can­lılığa bağlanarak esas olarak tüketimi baskılamak hedeflenirken, uzmanlar kamu açıkları nedeniyle yaşanan hızlı parasal genişlemenin enflasyondaki yükselmenin asıl kaynağını oluşturdu­ğu görüşünde.

Kamu mali dengelerin­de pandemi döneminde bu yana olumsuz seyir ile de parasal genişleme ve enflasyonda yükseliş trendi arasında sıkı bağ bulunuyor. Önceki ekono­mi yönetimi döneminde uygulanan faizi bas­kılama politikası ise ekonomik dengeleri tüm­den bozarak enflasyonu kontrolden çıkardı, bunun üzerine Şubat 2023’te yaşanan bü­yük depremlerinin hasar maliyeti bindi.

Mayıs 2023’te yapılan genel seçimler sürecinde ka­mu mali politikalarında gevşeme ve özellik­le EYT düzenlemesinin etkisiyle bütçeden sosyal güvenliğe yapılan transferlerdeki hızlı büyüme gibi faktörler de bozulmayı artırdı. Parasal sıkılaştırma esaslı prog­ram 17 ayı doldururken, önceki dönemin mirasının yanında kamu harcamaların­da tasarrufa yeterince uyulmamasının da etkisiyle büyümeye devam eden kamu açıkları ve yüksek borç­lanma gereğinin parasal sıkı­laşmayı ve enflasyon­la mücadeleyi zor­laştıran faktörler olduğuna işaret ediliyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar