Kamu, özel sektör, bürokrasi, ihracat
Yıllar önceki bürokratlık serüvenimde “Türkiye ve Orta Doğu Amme İdaresi Enstitüsü'nde “ devam ettiğim “Organizasyon ve Metot Uzmanlığı” kursundaki hocalarımızdan Rahmetli Tevfik Çavdar bizlere bir soru sormuştu “Devlet memurunun şiarı1 nedir?” Hepimiz Devlet Memuru olduğumuz için cevaplarımız “Vatan, Millet, Sakarya” ekseninde oluşmuştu. Gülerek “Hiçbirinizin bir şeyden anladığı yok. Cevap, benden atlasın kimde patlarsa patlasın olacaktı” demişti. Bu ifadeyi hala tebessümle hatırlar ve ara sıra kullanırım.
Geçtiğimiz hafta gazetemizde yer alan birkaç haberi okuduğumda, yine bu ifadeyi hatırladım. Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Cihad Vardan, “…özellikle bürokratik yapının, ülkenin önünü açacak şekilde günün gereklerine adapte olması lazım. Bürokrasi, gerek normal işleyişte, gerekse yeni yatırımlarda ülkenin ilerlemesine paralel olarak kendisini geliştirmeli” demiş. Bir başka benzer ifade de Hububat, Bakliyat, Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Zekeriya Mete’den geliyor. Bir sorunlarını Ekonomi Bakanlığı yetkililerine aktardıktan sonra “Bunu Bakan Bey’e de anlatacağım” dediğinde yetkililerin, “Bunu tehdit olarak algılıyoruz” dediklerini belirtiyor. Ayrıca şeker konusunda Dâhilde İşleme Rejimi'nde yaşadıkları sorunları anlattıkları bir bürokratın kendilerine “Bana mı sordunuz AB’ye ihracat yaparken” dediğini anlatıyor. Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mehmet Büyükekşi de “Eğer sorunlarımız çözülmez ise 155 değil 140 milyar dolar bile ihracat yapamayız. Sorunları öteleyerek, masanın altına atarak çözemeyiz. Sorunları bir ay geciktirirsen işler aksıyor. Bir senedir bekleyen sorunlar var” diyor.
Bu ifadelere bakarak “Sorun çıkartmayan bürokrat yok mu” diye sorabilirsiniz. Elbette var ve hepimiz buna birçok örnek verebiliriz. Amma görünen o ki bürokrasi, iş dünyasının hızına yetişemediği gibi, ihtiyaçları da karşılayamıyor. İyi örnekler, olumsuzların yanında sönük kalıyor. Sohbetlerimize katılan dostlarımızın hatırlayacağı üzere, ihracata verilecek yeni devlet desteklerinden söz edildiğinde hep “Var olanlar hızla verilsin yeter” derim.
Yiğidi öldür hakkını yeme demişler. İyi çalışıp hizmeti hızlandıran nice bürokratın da uygunsuz ilişkilere girdiği yönünde suçlamalara maruz kaldığını da unutmayalım. Bu iş nasıl düzelir derseniz, Sayın Osman Arolat’ın son yazısında dile getirdiği “Özel sektörün beklediği Ekonomi Bakanı” profiline bakınız derim. “Devlette devamlılık esastır” diye öğretilmişti bize. Dirayetli ve işin ehli kişilerin uzun süre görevde kalabilmelerine hasretiz. Bunun böyle olmasında ülkenin menfaati kadar, siyasetin de menfaati vardır. İşini iyi bilen, hızlı yapabilen ve namuslu bürokrat, hem devlete hem de iktidardaki siyasetçiye olumlu not kazandırır. Yeter ki araya kişisel menfaatler sokulmaya çalışılmasın.
Çağ bilginin en önemli olduğu çağ. Zaman, hızlı hareket edebilme ve farklı olasılıkları tahmin edebilme zamanı. “Benden atlasın, kimde patlarsa patlasın” demek lüksümüz yok artık.