Kamu kesiminin performansının ölçülmesi: Dışişleri Bakanlığı örneği
Kamu kesininin performansının ölçülmesi özellikle İngiltere'de Başbakan Thatcher döneminde önem kazandı ve İngiltere'de bu konuda bir bilgi birikimi -know how- oluştu. Thatcher'dan önceki uzun İşçi Partisi döneminde İngiltere'de kamu kesiminde "sosyal devlet" felsefesi ağır basmış, bir taraftan devletin sosyal hizmetleri güçlenirken diğer taraftan kamu kesimi büyük bir hantallığın ve maddi zararın içine girdi. Bu arkaplan, İngiltere'de bir taraftan özelleştirme yaparken diğer taraftan kamu kesiminin daha performans bazlı çalışması ihtiyacını doğurdu.
Kamu kesiminin performans bazlı çalışması sadece İngiltere'nin ihtiyaç duyduğu bir yaklaşım değil. Türkiye de ve diğer ülkelerde de büyük bir ihtiyaç.
Kamu kesiminin performans temelinde çalıştırılması kısaca kamu hizmeti veren her "birimin" (Bakanlık, özerk kuruluş, genel müdürlük ve alt birimleri) stratejik ve taktik hedefler koyması, bunlar ulaşmak için yapması gereken çalışmaları (projeler) şeffaf bir şekilde açıklamasına dayanıyor. Daha da önemlisi, birimin bu stratejik hedeflere ulaşıp ulaşmadığının "ölçülmesini" sağlayacak, "objektif/ölçülebilir" performans kriterlerini yine şeffaf bir şekilde ortaya koyması gerekiyor. Dönem sonunda (üç sene, sene, üç ay vs.) hedeflere ya da ara hedeflere ulaşılıp ulaşılmadığının kolayca belirlenmesi bu ölçülebilir kriterler sayesinde oluyor. Bu hedeflerin "çıktı" bazlı değil olmaktan çok "etki" bazlı olması gerekiyor; örneğin Milli Eğitim Bakanlığı açısından hedeflerin sadece "x bölgesinde kaç okul açıldığı" değil, "o bölgede eğitim kalitesinin ne kadar arttığı", "suç oranının ne kadar düştüğü" şeklinde belirlenmesi gerekiyor.
Tüm bunlar kamu kesimine özel araçlar değil. Kurumsallaşmış şirketlerde, özellikle yurtdışında özel kesimde "strateji haritaları" çok kullanılıyor. Kamu kesiminde zorluk, bazı birimlerin "ölçülebilir" etki bazlı hedeflerinin belirlenmesinde işin tabiatı gereği karşılaşılan zorluk. Örneğin Milli Eğitim Bakanlığı ya da TCDD ölçülebilir hedefler koymada,yaptıkları işin gereği Dışişleri Bakanlığı ya da Genelkurmay Başkanlığı'na göre daha şanslı.
Dışişleri Bakanlığı ya da Genelkurmay Başkanlığı gibi daha "karmaşık" ve ölçülebilir hedeflerin belirlenmesinin zor olduğu kamu birimlerinde performans ölçümü dünyada da pek gelişmiş bir bilimsel saha değil. Dolayısıyla, bu saha da örnek alınabilecek "en iyi pratikler" bildiğim kadarıyla hemen hemen yok denecek seviyede.
Bu durumda, Türkiye'deki yönetim danışmanları ve uzmanlara iş düşüyor. Bu fikri takip ederek hemen her türlü kamu hizmeti sağlayıcısına stratejik hedef çerçeveleri hazırlanmalı.
Burada, Dışişleri Bakanlığı için hemen uygulamaya konulabilecek kadar basit bir başlangıç önerisi yapacağım: "Büyükelçilerin Hedef Beyanı." Bu, batı ülkelerinde özellikle eğitim- araştırma sektöründe kullanılan bir araç ("Statement of Purpose"); üniversiteye öğrenci veya bazı durumlarda da araştırmacı olarak girecek kişilere başvuru yapma ve o eğitim kurumuna intisap etmedeki "amacının beyanı" şeklinde kullanılıyor.
Bu fikir Dışişleri Bakanlığı'nda şöyle kullanılabilir: TC büyükelçileri, atamaları yapılıp Türkiye'den ayrılmadan önce, o ülkedeki büyükelçilik döneminde başarmayı hedeflediği "ölçülebilir" hedefleri bakanlığa verecekleri Hedef Beyanı'nda sunmalı. Bu hedeflerin içinde siyasi hedefler (örneğin ülkenin Kıbrıs'ı tanımasının sağlanması, ya da PKK'nın terörist organizasyon listesine aldırılması gibi) kadar ekonomik hedefler de olmalı (örneğin, dönem sonunda o ülkeye yapılan ihracatımızın yüzde 35 yükseltilmesi ya da o ülkeden Türkiye'ye en az 500 milyon dolarlık yatırım getirilmesi gibi). Dönem sonunda, hedeflere ulaşılmadıysa hangi faktörlerden dolayı ulaşılamadığı da yine büyükelçi tarafından açıklanmalı ve bir sonraki büyükelçinin Hedef Beyanı'nın temellerinden birisi bu "Değerlendirme" olmalı.
ABD gibi bazı ülkelerde kariyer dışı büyükelçi atamaları yapılmasının sebeplerinden birisi dışişleri mekanizmasının performans ve etkinliğinin artırılmasıdır. ABD'de büyükelçiler, hesap verilebilirlik ilkesi gereğince kongre tarafından çağrılarak "dinlenirler."
Kamu hizmetlerinde olanlar, kamu adına büyük yetkilerle ve kaynaklarla donatılıyorlar. Dolayısıyla, ahlaki açıdan olduğu kadar performans açısından da "ölçülmeleri" ve bu ölçümlerin kamuyla paylaşılması gerekiyor. Kamu hizmetlerinin kalitesinin artırılması için ölçülebilir hedefler ve performans takibi olmazsa olmaz bir araç. Modern devlet anlayışının gereği bu.