Kamu İhale Kanunu ne işe yarar?
Ezbere yaptığımız şeylerden bir tanesi de kamu ihaleleri.
Meşhur fıkradır. Çar zamanında polisler Vladimir'i tutuklamaya gelir. Vladimir, neden tutuklandığını sorar. Polisler "kanuna karşı geldin" derler. Vladimir "Hangi kanuna diye sorar." Polisler "Önemli değil; kanunları biz biliyoruz, senin kanunları bilmen yasak zaten derler."
O günden bugüne dünyada çok şeyin değiştiği varsayılır. Modern bir ülkede insanlar kanunları temsilcilerine koydurur ve konulan kanunları bilir. Dolayısıyla hakkını arayabilir.
Gerçek ne yazık ki öyle değil. Özellikle Türkiye'de. Kanun ve mevzuatın muğlaklığı ve karışıklığı, insan ve şirketleri , bir çok hayati alanda ortaçağ hristiyanlığındaki rahipler gibi uzmanlara ve uzun ve maliyetli süreçlere mecbur ediyor. Dahası, bürokrasinin keyfi uygulamalarını kolaylaştırırken devlete olan güveni zayıflatıyor.
Kamu ihaleleri bu alanlardan bir tanesi. 2002 yılında Meclis'den geçirilip bir çok ekleme ve değişiklik yapılan bir ihale kanunumuz var. Kanunun amacı kamu alımlarını sistemli ve şeffaf hale getirmek. Gel gör ki kamu kuruluşları kanunu istedikleri keyfilikte uygulayabiliyorlar. Şikayetiniz mi var? Buyrun mahkemeye! Bir de Kamu İhale Kurumu var ama, yaklaşımı "idare haklıdır" dan öteye pek gitmiyor.
Bir örnek. Devletin anlı şanlı kurumlarından birisi bir hizmet ihalesi açıyor. Çeşitli şirketler ihaleye giriyor. En düşük fiyat veren bazı şirketlerden "aşırı düşük fiyat teklifi" çerçevesinde "açıklama" isteniyor. Buraya kadar her şey normal. Alıcı (devlet) eğer verilen teklifin işin istenilen keyfiyette yapılmasına imkan sağlamayacağını düşünüyorsa bu açıklamayı kanunen isteyebilir. Savunma istenen şirket bir klasör hazırlıyor. İşi nasıl bu maliyetlere yapacağını açıklıyor. Açıklamalar arasında toplam maliyetin yüzde 3'ü civarında dışarıdan alacağı bazı hizmetleri için de proforma faturaları standart prosedür gereği ekliyor. Problem de burada çıkıyor. İdare (alıcı kurum) şirkete bir mektup gönderiyor. Mektupta, işin aslı ile ilgili hiç bir sıkıntı yok. Yani alıcı işin kalitesinin düşük olabileceği konusunda hiç bir şüphe duyumuyor. Ancak, yazıda deniyor ki: "Sunduğunuz proforma faturanın bir mali müşavir tarafından imzalanması gerekiyordu. Mali müşavir değil de serbest muhasebeci tarafından imzalandığı için sizi ihale dışı bırakıyor fiyatı sizden daha yukarıdaki firmaya veriyoruz." Tabi bunların arasında, okurken takip etmekte zorlanılacak kadar kanun ve mevzuat maddesine atıf yapılıyor.
Firma, hızla proforma faturanın mali müşavir tarafından onaylanmış şeklini de gönderiyor. Ancak kabul edilmiyor. İhaleyi daha yüksek fiyat veren firma kazanıyor; devlet para kaybediyor. Ancak devlet, sen sağlam ben selamet devam ediyor. Kaybeden şirkete de buyrun mahkemeye veya Kamu İhale Kurumuna deniyor. Şirketin bunlarla kaybedecek vakti yok. Sağl ık olsun diyor.
Kamu ihaleleri klasik Türk bürokratik ezberciliğine iyi bir örnek. Yurt dışından tercüme bir kanununuz, bir çok kamu ihale "uzmanınız" var. Ama iş uygulamaya gelince devlet para kaybediyor. Şirketler ve halk da devlete olan güvenlerini.