Kamu idareleri bünyesindeki dernek ve vakıflar kamu kaynaklarını kullanabilir mi?
Ahmet ARSLAN - Denetçi, SM Mali Müşavir
Bilindiği gibi, kamu idareleri bünyesinde başında ilgili kamu idaresinin ismi bulunan ve isminde güçlendirme, dayanışma, yardımlaşma, araştırma, eğitim ve benzeri ibareler yer alan çok sayıda dernek ve vakıf bulunmaktadır. Söz konusu dernek ve vakıfların mensupları, üyeleri ve yöneticileri genelde ilgili kamu idaresinin personeli olmakla ve faaliyet alanları da ilgili kamu idaresinin faaliyet alanıyla ilgili bulunmaktadır.
Örneğin, bir üniversite bünyesindeki güçlendirme vakfı hibe edilen belli bir sermaye ile kurulmakta daha sonra değişik kişi veya kurumlar tarafından yapılan bağışlarla ya da eğitim, seminer, proje gibi faaliyetlerden gelir elde etmekte ve elde ettiği bu gelirlerle ilgili üniversite için çeşitli harcamalarda bulunmaktadır. Gerek ilgili kamu idaresinin ismini taşıması gerekse mensuplarının kamu görevlisi olması bu tür dernek veya vakıflara önemli bir ayrıcalık sağlamaktadır. Bu durum ise hem menfaat çatışması yaratmakta ve haksız rekabet sağlamakta hem de kamu kaynaklarının devletin bütçe, ihale ve muhasebe mevzuatında öngörülen prosedürlere aykırı şekilde kullanılması sonucunu doğurmaktadır.
Bu durumu dikkate alan kanun koyucu kamu idareleri bünyesindeki dernek ve vakıfların kamu kaynaklarından yararlanmasına ilişkin bir takım düzenlemeler yapmıştır. Söz konusu düzenlemelerin başlıcaları 5072 sayılı Dernek Ve Vakıfların Kamu Kurum Ve Kuruluşları İle İlişkilerine Dair Kanun ile 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’dur. 5072 sayılı Kanuna göre; kamu kurum ve kuruluşlarını, kamu hizmetlerini veya personelini desteklemek üzere kurulan dernek ve vakıflar;
- Kamu kurum ve kuruluşlarının ismini alamaz, bu kurum ve kuruluşların hizmet binaları ve müştemilatı içinde faaliyet gösteremez ve bu kuruluşlara ait araç ve gereci kullanamaz.
- Kamu kurum ve kuruluşlarının sundukları hizmetlerle ilgili olarak gerçek ve tüzel kişilerden ücret, bağış, katkı payı ve benzeri adlar altında herhangi bir karşılık alamaz.
- Kamu hizmetlerinde kullanılan araç, gereç, evrak, form ve benzeri malzemenin, bu Kanun kapsamındaki dernek ve vakıflardan temin edilmesi istenemez.
- Kamu görevlileri görev unvanlarını kullanarak dernek ve vakıf organlarında görev alamaz.
- Dernek ve vakıf organlarında görev alan kamu görevlileri, bu görevleri nedeniyle ücret, huzur hakkı veya başka bir ad altında herhangi bir karşılık alamaz.
- Dernek ve vakıfların yardım toplama ve bağış kabul hizmetlerinde kamu görevlileri çalıştırılamaz.
- Kamu kurum ve kuruluşlarının bütçelerinden bu kanun kapsamındaki dernek ve vakıflara ödenek, yardım veya herhangi bir kaynak aktarılamaz.
- Kamu kurum ve kuruluşları, personel maaş ve ücretlerinden, kaynağında kesinti yaparak bu Kanun kapsamındaki dernek ve vakıflara aktarma yapamaz.
- İhaleyi yapan kurum ve kuruluş bünyesinde bulunan veya bu kurum ve kuruluşlarla ilgili her ne amaçla kurulmuş olursa olsun vakıf ve dernekler ile bunların sermayesinin yarısından fazlasına sahip oldukları şirketler, bu kurum ve kuruluşların 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu’na göre yapacakları ihalelere katılamazlar.
Söz konusu vakıf veya derneklerin kamu yararına çalışan kuruluş statüsüne sahip olması yukarıda belirtilen yasaklardan herhangi bir muafiyet sağlamamaktadır.
Yukarıda belirtilen kurallara aykırı hareket eden kamu görevlileri ile dernek ve vakıf yöneticileri, eylemleri başka bir suç oluşturmadığı takdirde, üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Ayrıca dernek ve vakıf yöneticileri hakkında görevden alma işlemi uygulanır.
Öte yandan, 5018 sayılı Kanun’a göre; Herhangi bir gerçek veya tüzel kişi tarafından, kamu hizmetinin karşılığı olarak veya kamu hizmetleriyle ilişkilendirilerek bağış veya yardım toplanamaz, benzeri adlar altında tahsilat yapılamaz. Kamu idarelerine yapılan her türlü bağış ve yardımlar kamu idaresine gelir kaydedilir. Nakdi olmayan bağış ve yardımlar, ilgili mevzuatına göre değerlemeye tâbi tutularak kayıtlara alınır. Kamu hizmeti karşılığında veya kamu hizmetleriyle ilişkilendirilerek bağış veya yardım toplanması veya başka adlarla tahsilat veya ödeme yapılması hallerinde; söz konusu tutarlar, yetkisiz tahsilat veya ödeme yapılanlardan alınarak, ilgisine göre bütçeye gelir kaydedilir veya ilgililerine iade edilmek üzere emanet hesaplarına kaydedilir. Aynı kanuna göre; gerçek veya tüzel kişilere kanuni dayanağı olmadan kamu kaynağı kullandırılamaz, yardımda bulunulamaz veya menfaat sağlanamaz.
Kamu kaynağı ise söz konusu kanunda kamuya ait gelirler, taşınır ve taşınmaz mallar, hesaplarda bulunan para, alacak ve haklar ile her türlü değerler olarak tanımlanmıştır. Kamu kaynaklarında azalışa sebebiyet verme ve artışa engel olma ise söz konusu kanuna göre kamu görevlileri tarafından tazmin edilecek “kamu zararı”nı oluşturmaktadır. Yukarıda belirtilen iki kanunun söz konusu hükümlerini somutlaştırmak gerekirse;
- Kamu idareleri bünyesindeki dernek ve vakıflar kamu idaresinin sunduğu sağlık, eğitim, bayındırlık, belge verme gibi hizmetler karşılığında ister gönüllü isterse de zorunlu şekilde birey ve kurumlardan bağış talep edemez, alamaz.
- Kamu idareleri bünyesindeki dernek ve vakıflar bedelini ödemeden kamu idaresinin binasını, araç gerecini veya personelini kullanamaz.
- Söz konusu dernek ve vakıflar eğitim, seminer, kurs, proje, araştırma gibi faaliyetleri yürüttükleri ve fiziki ve beşeri kaynaklarından yararlandıkları kamu idaresinde döner sermaye işletmesi varsa elde edilen gelirin kamu idaresinin döner sermaye bütçesine gelir kaydedilmesi ve söz konusu faaliyetler için kullanılan kaynakların bedelinin söz konusu bütçeden ilgili kişilere ödenmesi gerekmektedir.
- Kamu idareleri bünyesindeki dernek ve vakıflar kurumun bünyesindeki herhangi bir yeri kantin, kafeterya, büro olarak kullanamaz. Kamu idarelerine ait taşınır veya taşınmaz mallar bu dernek ve vakıflara ihale yoluyla bile olsa satılamaz veya kiraya verilemez.
- Eğitim, sağlık, sosyal yardım gibi belli kamu hizmetlerine harcanmak üzere kişiler tarafından yapılan hibe ve yardımlar vakıf veya dernek vasıtasıyla değil doğrudan ilgili kamu idaresinin hesabına şartlı bağış olarak yapılır.
Son olarak, Taşıt Kanunu’na göre dernek ve vakıflara ait olup kamu idarelerince kullanılan taşıtların akaryakıt ve diğer giderleri kamu idaresinin bütçesinden ödenemez.
Sonuç
Normalde kamu idaresine ait gelirlerin kamu idareleri bünyesindeki dernek ve vakıflar tarafından bağış, yardım, hibe gibi değişik adlar altında tahsil edildiği, bu dernek ve vakıfların söz konusu idarelerin taşınır ve taşınmazlarını bedelsiz kullandıkları kiralama ve satış ihalelerine katıldığı ve dolayısıyla vakıf ve derneklere bu yolla sağlanan gelirin ilgili kamu idaresinin üst düzey yöneticilerinin şahsi ihtiyaçlarının karşılanmasına varacak ölçüde bütçe, muhasebe, özlük, ihale ve harcırah mevzuatına tabi olmaksızın harcandığı görülmektedir. Bu tür uygulamalar 5072 sayılı Kanun’a göre hapis cezasını gerektiren suç niteliğinde olduğu gibi 5018 sayılı Kanun’a göre yasal faiziyle birlikte tazmin edilmesi kamu zararını oluşturmaktadır.
Bu nedenle ilgili kamu idaresi ile vakıf ve dernek yöneticilerinin dernek ve vakıfların faaliyet ve işleyişini yukarıda belirtilen yasal düzenlemelere uygun hale getirmeleri büyük önem arz etmektedir.
Kaynakça
- Ahmet ARSLAN; Yeni Kamu Mali Yönetimi, 3. Baskı, Ankara, Nisan 2016.
- 5072 sayılı Dernek ve Vakıfların Kamu Kurum ve Kuruluşları İle İlişkilerine Dair Kanun
- 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu