Kamu harcasa, hayat bayram olsa
Makro ekonomik anlamda ülkeleri değerlendirirken ya da kıyaslarken büyüme rakamlarına özel bir yer ayrılıyor doğal olarak. Çünkü büyüme üretimdeki artışı bize gösteriyor. GSYH ölçümünde farklı metodlar kullanılıyor. Üretim yönetimi, gelir yöntemi ve harcama yöntemi. Eğer harcama olmazsa üretim de olmaz.
Olursa da aradaki fark stok artışına yazılır. Bu konu tartışmalı olsa da bugünkü yazının konusu gereği harcamanın üretimin bir ön koşulu olduğu kabulünden ilerleyelim.
Demek ki harcama önemli. Peki ne amaçla, kimler yapacak bu harcamayı? İki amaçla harcama yapılıyor olabilir; tüketim harcamaları ya da yatırım harcamaları. Tüketim harcamalarını devlet de yapabilir hanehalkı da. Yatırım harcamaları da şirketler tarafından da yapılabilir devlet tarafından da. Demek ki iki harcama kaleminde de devletin önemli bir rolü var. Az sonra bu konuya tekrar döneceğiz. Bir de net ihracatımız var. Yani toplam ihracattan toplam ithalatın çıkarılmasından bahsediyorum. Bunu neden harcamaların içinde sayıyoruz.
Çünkü ihracat demek bizde üretilen malların yurt dışındakiler tarafından harcanması anlamına geliyor. İthalatsa yurt dışında üretilen malların bizim tarafımızdan harcanması anlamında geliyor. Onun için ihracatı toplam harcamaların içine katmamız gerekiyor. Az önce saydığım tüketim, yatırım amaçlı harcamaların içinde bu ithal ettiğimiz unsurlar da yer alıyor. Dolayısıyla ithal ettiklerimiz bizim ürettiklerimiz değil ama harcamaların içinde sayılıyor. Bu sebeple toplam üretimi bulurken ithalatı toplam harcamalardan çıkarmamız gerekiyor.
Devletin ekonomideki rolü
Bu kadar teorik girizgahtan sonra asıl anlatmak istediğime gelebiliriz, umarım kafalar karışmamıştır. Madem üretmek için harcamak gerekiyor ve devlet de bu harcamayı oluşturan aktörler arasında önemli bir aktör neden devletin harcamalarını sürekli artırarak üretimi de artırmıyoruz? Öyle ya devlet tüketse bizim ürettiklerimiz de devlete satılsa, hayat bayram olsa olmaz mı? Ya da yatırım gerekiyorsa devlet yapsa böylece yine üretim artsa olmaz mı? Bu sorular aslında yeni değil, devletin ekonomideki rolü uzundur tartışılan bir mesele.
Ama benim muradım bu tartışmanın içinde yer almak değil. Ben mevcut düzende bazı devletlerin daha fazla harcayarak ekonomik büyümelerini arkadan itmelerinin mümkün olup olmadığını ya da bunun bir vaka olup olmadığını merak ediyorum. Devlet harcayabilir ama bunun da bir kaynağının olması gerekir. Bu kaynağın ana bileşeni de haliyle toplanan vergiler. Aslında böyle bakınca devlet vergi toplayarak başkalarının harcayabileceği miktarı kendi harcamış oluyor.(vergi verenlerin tasarruf etmediği varsayımı altında, çünkü o da ayrı bir konu). Bir nevi yeniden dağıtım. Onun için vergi ve kamu harcamaları politiktir denir. Gerçekten de öyledir.
Ama bu da işin başka bir tarafı. Asıl konu devletin gelirlerinden daha fazla harcaması. Yani bütçe açığı, bunun devamında da oluşan yüksek kamu borçluluğu. Hangi ülkeler bu yüksek bütçe açıkları ve kamu borcu/GSYH oranlarıyla hayatlarına devam ediyorlar? Bu önemli bir soru. Çünkü eğer bu şekilde devam edebiliyorsanız ürettiğiniz mallara olan talep de her daim yüksek olacaktır. Böylece yüksek büyümeyi bir süre de olsa sürdürmeniz mümkün olacaktır.
ABD’nin avantajı rezerv para
Nihayet son paragrafta varmak istediğim yere gelebildim. ABD’nin güncel kamu borcu 34.8 trilyon dolar seviyesinde. Bu rakam 2018 başında 20-21 trilyon dolar civarındaydı. Yani bu aradaki dönemde ABD’deki üretimin önemli bir kısmı kamu harcamaları, sübvansiyonları, alınmayan vergileri üzerinden finanse edilmiş. Şimdi şunu söyleyebilirsiniz; bu kadar büyük borcu kendi vatandaşından almışsa onların harcayacağı miktar düşmüştür. Net nette yine üretimi artırıcı bir durum söz konusu olmamıştır.
Ama kazın ayağı öyle değil. ABD’nin başka kimsede olmayan bir avantajı var, rezerv para sahipliği. 34.8 trilyon dolar kamu borcunun 9.2 trilyon dolarlık kısmı başka ülkelerden alınmış. Yani diğer ülkeler ABD’yi finanse etmişler. Son yılların az dillendirilen ama en büyük ekonomik fenomenlerinden biri bu olabilir.
Kamu borcu ve bütçe açığı konusundaki diğer önemli bir bölge Avrupa. Ülkeler arası maliye politikaları farklılığı ve sonuçları. Bunu da önümüzdeki hafta yazalım.