Kamu bankacılık diyaloğu gerekiyor

Osman AROLAT
Osman AROLAT AROLAT'tan [email protected]

Kriz döneminde "sağlam yapılarıyla" ekonomimize sağlıklı katkıda bulunduğu söylenen bankacılık sektörüne karşı Merkez Bankası'nın aldığı 29.8 milyar liralık sıkılaştırma kararı sonrası sektörden gelen eleştirilere kamu otoritesince verilen sert yanıtlar, sektör yönetiminden aynı sertlikte yanıtlara neden oldu. Yabancı kuruluşlardan sektöre dönük olumsuz haberler gelirken banka hisseleri Borsa'da da düşüş gösterdi. Şimdi sertliği kenara bırakılıp kamu otoritesi ve bankacıların doğru adımlar için diyalog başlatmaları gerekiyor…

Merkez Bankası'nın piyasayı soğutmak için aldığı bankacılık sektörüyle ilgili 24 Ocak kararının 9.8 milyar liralık, 23 Mart kararının 19.1 milyar lira olmak üzere toplam 28.9 milyar liralık sıklaştırmaya yol açarken, yurt içi ve yurt dışında bazı gelişmelere neden olurken tartışmalara da yol açtı.

Merkez Bankasının kararının karlılıklarında yüzde 20 gerileme olacağını öne süren sektör temsilcilerine geçen hafta Devlet Bakanı Babacan, "Merkez Bankası'nın kararları zamanında ve yerindedir" açıklamasıyla yanıt verdi. Bankacıların eleştirileri sürünce bu kez Babacan, "Gerekirse polisiye tedbirler alabiliriz" diye yeni bir demeç verdi.

Ancak, Bankalar Birliği Başkanı, Türkiye İş Bankası Genel Müdürü Ersin Özince, Erbil'de bankasının şube açılışı sırasında gazetecilerin sorularını yanıtlarken Bakan Babacan'ın "Gerekirse polisiye tedbir alırız" açıklamasını değerlendirirken, "Polisiye derken herhalde sanırım geriye basındaki gibi gelip götürmek kaldı. Polisiye ne tedbir uygulayabilirsiniz ki bir bankaya? Hukuk devletinde değil miyiz? Ne biçim ifade bunlar… Hangi polisiye? Polislik bir şeyimiz varsa yerimizde durduğumuz kabahat zaten… Görevini yanlış yapan bankacıya çok rahatlıkla otorite 'ben bunu uygun görmüyorum' diyebilir. Ama halka açık anonim bir şirketi bu şekilde ele alamazsınız. O zaman Türkiye yönetişimin doğru düzgün ve güvenilir olduğu bir ülke olmaktan çıkar" diyor. Özince, bazı bankalara kızıldığının söylendiğini belirterek, "Bazı bankalara kızılırken, bütün bankalara laf edilmez. Kimin kimden şikayeti varsa devletin mekanizmaları bunu yapmaya müsaittir.  Mahalle hocası mantığıyla bütün sınıfı falakaya yatırmaya gerek yok" toptancı uygulamalara ve değerlendirmelere karşı çıktı.

Özince,  kendi bankasından örnek vererek "kredi artışı dış ticaret açığını etkiliyor" düşüncesini ele alıp dış açık için başka alanlara bakılması gerektiğini öne sürdü. Kendilerinin 3 ana bölümde Kurumsal, Kobi ve bireysel alanda kredi verdiklerini belirterek, Kurumsalda yatırmların özellikle enerji yatırımlarının ağırlık taşıdığını, Kobi'lerin büyük bölümünün en az yarısının üretici, büyük bölümünün ihracatçı olduğunu, bireysel kredilerinde yüzde 80'inin konut kredisi olduğunu açıkladı. Müşterilerine "Pardon kredi  bitti, limite dayandı" diyemeyeceklerini  yerlilerin alanlar arasında seçim yaparak kaydırma yapacaklarını, yabancı ortaklığı olanların ise yurt dışına kaydırmalar yapacakları öne sürdü. Özince ithalatı sadece bankaların değil piyasanın kendisinin de finanse ettiğini belirterek, başka alanlara yönelik önlemlerle dış ticaret açığının azaltılabileceğini söyledi.

Vakıfbank Genel Müdürü Süleyman Kalkan da zorunlu karşılıklarda geçen hafta yapılan artışın sert bir hareket olduğunu belirtip, bankacılık sektörünün artık bu yükü taşıyamayacağı değerlendirmesini yaptı. Kalkan, zorunlu karşılık artırma kararının sektör karlılığını yüzde 15-20 azaltabileceği tahminini de belirtti.

Merkez Bankası'nın munzam artırarak sıkılaştırma kararıyla ilgili olarak yurt dışında Goldman Sachs'tan hem bir değerlendirme geldi, hem de Türk bankalarının fiyat hedeflerini aşağıyla çektiğini açıkladı. Goldman Sachs'ın açıklamasında 23 Mart kararlarının banka karlarını 2011-2013 döneminde gerileteceği belirtilirken, altı Türk bankasının fiyat hedeflerinde de yüzde 10 dolayında gerilemeler yaptığını açıkladı.

Bu gelişmeler Borsa'da banka hisselerinde de gerilemelere yol açtı.

Sanırım karşılıklı sert açıklamalara yol açan bu kararların ardından, kamu otoriteleriyle bankacılık sektör temsilcilerinin bir araya gelerek diyalog içinde yeni adımlar atması gerekecektir.

DATE:30-03-111027-1043-80

Kamu Bankacılık diyaloğu gerekiyor

AROLAT'tan / Osman S. AROLAT

Kriz döneminde "sağlam yapılarıyla" ekonomimize sağlıklı katkıda bulunduğu söylenen bankacılık sektörüne karşı Merkez Bankası'nın aldığı 29.8 milyar liralık sıkılaştırma kararı sonrası sektörden gelen eleştirilere kamu otoritesince verilen sert yanıtlar, sektör yönetiminden aynı sertlikte yanıtlara neden oldu. Yabancı kuruluşlardan sektöre dönük olumsuz haberler gelirken banka hisseleri Borsa'da da düşüş gösterdi. Şimdi sertliği kenara bırakılıp kamu otoritesi ve bankacıların doğru adımlar için diyalog başlatmaları gerekiyor…

Merkez Bankası'nın piyasayı soğutmak için aldığı bankacılık sektörüyle ilgili 24 Ocak kararının 9.8 milyar liralık, 23 Mart kararının 19.1 milyar lira olmak üzere toplam 28.9 milyar liralık sıklaştırmaya yol açarken, yurt içi ve yurt dışında bazı gelişmelere neden olurken tartışmalara da yol açtı.

Merkez Bankasının kararının karlılıklarında yüzde 20 gerileme olacağını öne süren sektör temsilcilerine geçen hafta Devlet Bakanı Babacan, "Merkez Bankası'nın kararları zamanında ve yerindedir" açıklamasıyla yanıt verdi. Bankacıların eleştirileri sürünce bu kez Babacan, "Gerekirse polisiye tedbirler alabiliriz" diye yeni bir demeç verdi.

Ancak, Bankalar Birliği Başkanı, Türkiye İş Bankası Genel Müdürü Ersin Özince, Erbil'de bankasının şube açılışı sırasında gazetecilerin sorularını yanıtlarken Bakan Babacan'ın "Gerekirse polisiye tedbir alırız" açıklamasını değerlendirirken, "Polisiye derken herhalde sanırım geriye basındaki gibi gelip götürmek kaldı. Polisiye ne tedbir uygulayabilirsiniz ki bir bankaya? Hukuk devletinde değil miyiz? Ne biçim ifade bunlar… Hangi polisiye? Polislik bir şeyimiz varsa yerimizde durduğumuz kabahat zaten… Görevini yanlış yapan bankacıya çok rahatlıkla otorite 'ben bunu uygun görmüyorum' diyebilir. Ama halka açık anonim bir şirketi bu şekilde ele alamazsınız. O zaman Türkiye yönetişimin doğru düzgün ve güvenilir olduğu bir ülke olmaktan çıkar" diyor. Özince, bazı bankalara kızıldığının söylendiğini belirterek, "Bazı bankalara kızılırken, bütün bankalara laf edilmez. Kimin kimden şikayeti varsa devletin mekanizmaları bunu yapmaya müsaittir.  Mahalle hocası mantığıyla bütün sınıfı falakaya yatırmaya gerek yok" toptancı uygulamalara ve değerlendirmelere karşı çıktı.

Özince,  kendi bankasından örnek vererek "kredi artışı dış ticaret açığını etkiliyor" düşüncesini ele alıp dış açık için başka alanlara bakılması gerektiğini öne sürdü. Kendilerinin 3 ana bölümde Kurumsal, Kobi ve bireysel alanda kredi verdiklerini belirterek, Kurumsalda yatırmların özellikle enerji yatırımlarının ağırlık taşıdığını, Kobi'lerin büyük bölümünün en az yarısının üretici, büyük bölümünün ihracatçı olduğunu, bireysel kredilerinde yüzde 80'inin konut kredisi olduğunu açıkladı. Müşterilerine "Pardon kredi  bitti, limite dayandı" diyemeyeceklerini  yerlilerin alanlar arasında seçim yaparak kaydırma yapacaklarını, yabancı ortaklığı olanların ise yurt dışına kaydırmalar yapacakları öne sürdü. Özince ithalatı sadece bankaların değil piyasanın kendisinin de finanse ettiğini belirterek, başka alanlara yönelik önlemlerle dış ticaret açığının azaltılabileceğini söyledi.

Vakıfbank Genel Müdürü Süleyman Kalkan da zorunlu karşılıklarda geçen hafta yapılan artışın sert bir hareket olduğunu belirtip, bankacılık sektörünün artık bu yükü taşıyamayacağı değerlendirmesini yaptı. Kalkan, zorunlu karşılık artırma kararının sektör karlılığını yüzde 15-20 azaltabileceği tahminini de belirtti.

Merkez Bankası'nın munzam artırarak sıkılaştırma kararıyla ilgili olarak yurt dışında Goldman Sachs'tan hem bir değerlendirme geldi, hem de Türk bankalarının fiyat hedeflerini aşağıyla çektiğini açıkladı. Goldman Sachs'ın açıklamasında 23 Mart kararlarının banka karlarını 2011-2013 döneminde gerileteceği belirtilirken, altı Türk bankasının fiyat hedeflerinde de yüzde 10 dolayında gerilemeler yaptığını açıkladı.

Bu gelişmeler Borsa'da banka hisselerinde de gerilemelere yol açtı.

Sanırım karşılıklı sert açıklamalara yol açan bu kararların ardından, kamu otoriteleriyle bankacılık sektör temsilcilerinin bir araya gelerek diyalog içinde yeni adımlar atması gerekecektir.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar