Kamala Harris ve Bidenomics

Prof. Dr. Tolga Demiryol
Prof. Dr. Tolga Demiryol Küresel perspektif [email protected]

Başkan Joe Biden’ın yarıştan çekilmesinin ardından Başkan Yardımcısı Kamala Harris adaylık için gerekli delege desteğini sağ­lamış görünüyor. Harris’in adaylı­ğı 19-22 Ağustos’ta yapılacak parti kurultayında kesinleşecek. Seçim­lere ise bugün itibarıyla 102 gün kaldı. Amerikan siyaseti standart­larında çok kısa bir süre.

Seçimler yaklaşırken merak edi­len konuların başında Harris’in ekonomi politikaları geliyor. Baş­kan seçildiği takdirde Harris, Bi­den’ın ekonomi politikalarını de­vam ettirecek mi? Bidenomics ola­rak da anılan ve son zamanlarda çokça eleştirilen bu politikalara göre nasıl konumlanacak?

Bilindiği üzere Bidenomics, ül­kenin eskiyen altyapısını yenile­meyi ve özellikle enerji dönüşü­müne yönelik yatırımları artırmayı hedefleyen bir politikalar bütünü. Büyük oranda kamu yatırımları ve sosyal harcamalar üzerine inşa edi­len Bidenomics, hem orta sınıfı gö­zeten hem de ABD’yi yeniden reka­betçi kılacak bir ekonomik büyüme modeli olma iddiasında.

Harris’in kariyeri

Başkan yardımcısı olarak Harris, Biden yönetiminin ekonomi politi­kalarının sıkı bir savunucusuydu. Zaten ABD’de başkan yar­dımcılarının kendilerine özgü politika tercihleri­nin olması pek görülen bir durum değil. Ve hatta şa­kayla karışık ifade edildiği üzere başkan yardımcıla­rının temel işlevi yöneti­me yönelik eleştirileri gö­ğüslemek ve başkanın yıp­ranmasına engel olmak. Bununla birlikte Harris’in başkan yardımcılığı sıra­sında sağlık politikası ve öğretmen maaşları gibi konularda çıkışları ol­duğunu da not etmek gerek.

Harris’in kamu hizmeti ve siya­set kariyerini incelediğimizde de Amerikan siyaseti için göreli “ile­rici” sayılabilecek bir noktada ko­numlandığını görmek mümkün. 2011-2017 döneminde Kaliforni­ya Eyaletinde başsavcılık görevi­ni yürüten (ABD’de seçimle göre­ve gelinen önemli bir pozisyon bu) Harris, bu dönemde sosyal politi­kaları ve tüketicileri koruyan ya­sal regülasyonları katı bir şekilde uygulamasıyla öne çıkan bir isim.

2017-2021 yıllarını kapsayan se­natörlük kariyeri boyunca da orta sınıf yanlısı politikaların yanında duran bir görüntü sergiliyor. Or­ta sınıfa yönelik vergi indirimle­rini ve asgari ücret artışlarını sa­vunan Harris, sağlık hizmetlerine erişimi yaygınlaştırmayı amaçla­yan Medicare for All inisiyatifini desteklemiş.

2020 başkanlık seçimleri ön­cesinde Harris Demokrat Parti adaylığı için Biden’ın rakibi idi. Ön seçim kampanyası sırasında savunduğu politikaların Biden’ın “bir tık” solunda olduğunu söy­lemek mümkün. Ancak şunu da unutmamak gerek ki ön seçimler sırasında yaşanan rekabet aday­ları kendilerini farklılaştırma adına her zaman olduğundan da­ha sert pozisyonlar almaya teşvik edebiliyor. Esas olan seçim kam­panyası vaatleri değil; karar alma pozisyonuna gelindiğinde yapı­lanlar ve yapılmayanlar.

Bidenomics’in mirası

Bidenomics son dönemde epey eleştiri aldı, özellikle de enflas­yon konusundaki başarısızlık al­gısı nedeniyle. Amerikan ekono­misi pandemi sonrası toparlan­ma sürecinden çıktı. Büyüme ve istihdam rakamları da olumlu seyrediyor. Ancak tüketici fiyat­larının yüksekliği Amerikan hal­kının Biden politikalarına bakışı­nı olumsuza çevirmiş durumda. Son dönem kamuoyu yoklama­ları, Biden’ın ekonomik perfor­mansını olumlu bulan seçmenle­rin oranında ciddi bir azalmaya işaret ediyordu.

İyisiyle kötüsüyle Biden’ın mira­sını devralacak gibi görünen Har­ris seçimlere kadar elindeki kısıt­lı zamanı en iyi şekilde değerlendi­rerek bir ekonomi politikası ortaya koymak durumunda. Harris’in si­cilinden hareketle Bidenomics’i genel hatlarıyla benimseyeceği ve hatta özellikle sosyal politika ala­nında Biden’ın eksik bıraktığı kı­sımları doldurmaya eğilimli olaca­ğı düşünülebilir.

Harris bir yandan kendi ekono­mik platformunu Bidenomics’in en olumsuz görünen kısımların­dan farklılaştırmaya çalışırken di­ğer yandan da Trump kanadından gelecek eleştirileri göğüslemek zo­runda kalacak. Gerçekliği yeniden kurgulama ustası Trump, Harris’in ekonomik ve sosyal politika vaatle­rini karalamakta zorlanmayacak­tır. Göçmen politikaları nedeniyle zaten kolay bir hedef olan Harris’i “radikal” olarak yaftalamak Trump için işten bile değil.

Çin ve orta sınıf

Harris’in ekonomik progra­mında şu an için en boş görünen kısım ise dış ticaret ve özellikle Çin ile ilişkiler. Son dönem ko­nuşmalarında ekonomik koru­macılık yanlısı olmayan bir De­mokrat olduğunun altını sık sık çiziyor Harris. Bir taraftan Çin’i devlet destekli ticaret politikası nedeniyle eleştiren Harris, diğer taraftan Trump’ın Çin mallarına uygulanan gümrük vergisini yük­seltme politikasını ise faturayı Amerikan tüketicilerine çıkara­cağı gerekçesiyle reddediyor.

Mesele dönüp dolaşıp orta sı­nıfa geliyor. 2008 finansal krizin­den pandemiye, hep en ağır ekono­mik faturalarla karşı karşıya kal­mış olan bu kesim artık siyasetten çözüm bekliyor. Trump ve Harris Amerikan orta sınıfına farklı şekil­de formüle edilmiş seçenekler su­nuyor. Hangi seçeneğin daha çok kabul göreceği 5 Kasım seçimleri­nin kazananını belirleyecek.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Küresel silah ticareti 16 Ağustos 2024
Olimpiyat Ekonomisi 02 Ağustos 2024
Siyasetin hızı 19 Temmuz 2024
NATO, Biden ve Trump 12 Temmuz 2024