Kalli kilitledi Zico izledi

Cem TOP
Cem TOP SPOR ANALİZ cem.top@dunya.com

SPOR ANALİZ / Cem Top cem.top@dunya.com Fenerbahçe ile Galatasaray karşı karşıya geleceği zaman toplumun nabzı bir farklı atmaya başlar. Böyle günlerde her iki camiaya egemen olan o heyecanlı tedirginlik, Florya ve Kadıköy'den başlayarak dalga dalga tüm ülkeyi sarar. Bu iki takıma sempatisi olmayanları bile. Fortis Türkiye Kupası Çeyrek Final ilk maçında karşı karşıya gelen bu iki dev, şüphesiz anlatmaya çalıştığımız bu atmosfer yanında maça özgü dinamiklerin de rol oynadığı ilginç bir mücadeleye çıktılar. Maç öncesi kafalarda simüle edilen maçların galibi ezici üstünlükle Fenerbahçe idi. Şükrü Saraçoğlu Stadı'nda oynanan son 10 maçta rakiplerine karşı 9 galibiyet 1 beraberlik alan sarı-lacivertliler, Galatasaray üzerinde psikolojik bir baskı kurmuşlardı. Bunun yanında Fenerbahçe'nin bilinen kadro kalitesine Galatasaray'ın önemli eksikleri eklenmiş ve sarı-kırmızılılar mevcutlardan kotarılacak bir onbir ile Kadıköy'e gelmek zorunda kalmıştı. Üstelik Galatasaray teknik direktörü Karl-Heinz Feldkamp'ın tek ön liberolu çift forvetli 4-3-1-2 dizilişini kolay kolay terk etmeyişi ve hafta içi basında yer alan haberlere göre oluşması muhtemel Mehmet Topal - Alex eşleşmesi de sarı-lacivertlileri öne çıkaran bir diğer gelişmeydi. Bir hafta öncesinde Sivasspor Teknik Direktörü Bülent Uygun'un aynı taktikle ve Alex'e adam markajı uygulayarak Fenerbahçe'ye farklı mağlup olması bu tercihe kuşku ile bakılması için yeterli bir doneydi. Kağıt üzerindeki tüm bu handikaplara karşın maçta ibreyi Galatasaray'a döndürebilecek ihtimaller de vardı. Bahis sitelerinden medyaya, hatta sokaktaki vatandaşa kadar, toplumun her kesiminde maçın kesin favorisi olarak Fenerbahçe'nin gösterilişi Galatasaray'ın kenetleneceği bir iklimi de beraberinde getirdi. Ayrıca Galatasaray'ın tarihi boyunca çift ayaklı maçları ve Kupa karşılaşmalarını çok daha başarılı oynadığı da bir gerçekti. İşte böyle bir atmosferde oynanan maç, oldukça tempolu başladı. Yukarıda saydığımız maç öncesi faktörlerden biri olan takımca kenetlenme olgusu Galatasaray tarafında gerçekleşmiş ve sarı-kırmızılı futbolcular bu kez Fenerbahçe'yi yenmek için bilenmişlerdi. Feldkamp da dizilişte 4-4-2'yi tercih edince Galatasaray, aynı anda hem kanatları hem de ortayı kapatabilen daha stabil bir görüntüye kavuştu. Maç boyunca topa ileride basan Galatasaray, Fenerbahçe savunmasını geriye itti. Beklerini hücuma gönderemeyen Fenerbahçe alışagelmiş kanat organizasyonlarını bu maçta sergileyemedi. Kalli'nin çift ön libero tercihi de orta alanda netice verince Fenerbahçe'nin ofansif etkinliği özellikle Semih sakatlanıp çıktıktan sonra sıfıra indi. Oyuna baktığımızda Fenerbahçe'nin yalnızca 70-82 periyodunda etkili olabildiğini görüyoruz. 70'ten sonra rövanşı hesaba katarak risk almaya başlayan sarı-lacivertliler maç içinde yaptıkları en ciddi atakları da bu bölümde geliştirdiler. Ancak 82'de Lugano kırmızı kartla takımını eksik bırakınca Fenerbahçe yeniden savunmada kontrolü ele aldı. Dev derbinin seyrine etki eden teknik adam Karl-Heinz Feldkamp olurken, Fenerbahçe teknik direktörü Zico ise, Galatasaray'ın ortaya koyduğu taktik stratejiye karşı bir antidot geliştiremedi. Sarı-kırmızılılar hırslarını doğru yöne kanalize ederek başarılı bir takım savunmasıyla Fenerbahçe'yi kilitlediler. Fenerbahçe cephesi ise her hattıyla "tarih tekerrür edecek" beklentisine sarıldı ancak fena halde yanıldı. Rövanşa kadar silkinmezlerse işleri çok zor. Beşiktaş fırsat Rize horon tepti Beşiktaş, bu sezon Ç.Rizespor'dan çektiğini hiçbir takımdan çekmedi. Fortis Türkiye Kupası grup maçında rakibine 2-1 yenilen siyah-beyazlılar, çeyrek finalde eşleştiği Rizespor'a bu kez 1-0'lık skorla boyun eğdi. Hatırlanacağı gibi ligde ilk yarının 14.haftasında da İstanbul İnönü Stadı'nda karşılaşan taraflar 1-1'lik skor sonrası sahadan 1'er puanla ayrılmışlardı. Anlayacağınız son üç maçın bilançosu Beşiktaş hesabına can sıkıcı bir açık veriyor. İki takımın son üç maçında Rizespor 2 galibiyet, 1 beraberlik alarak Beşiktaş'a çelme üzerine çelme taktı. Bu skordan sonra artık Beşiktaş, 26 Şubat'ta oynanacak çeyrek final ikinci maçında evinde Rize ekibini en az 2 farkla yenmek zorunda. Tabii yarı finale çıkmak ve son iki yılda müzesine götürdüğü Fortis Türkiye Kupası'na bu sezon da sahip olmak istiyorsa. Karşılaşma "Beşiktaş'ın neden stopere ihtiyacı var?" sorusuna cevap niteliğinde bir mücadeleye sahne oldu. Uzun süreli sakatlığını henüz atlatan Gökhan Zan ile İbrahim Kaş'tan oluşturulan savunmanın göbeği yine aksadı. Çağın gereklerinden habersiz ve savunma oyuncularının meziyetlerini kesicilikten ibaret sananlar için bu tandem maç içinde çok da sırıtmamış olabilir. Ancak Beşiktaş savunmasının açıkları pres yediği anlarda gün yüzüne çıkıyor, tabii bunun sebebi de bu bölgedeki oyuncuların teknik yetersizliklerinden kaynaklanıyor. Bu saydıklarımızdan da önemlisi Beşiktaş defansının bir bütün halinde kapasite sorunu çekiyor olması. Ç.Rizespor - Beşiktaş maçının skorunu belirleyen tek gol Gökhan Zan - İbrahim Kaş ikilisinin büyük hatasından kaynaklandı. Gökhan'ın olmadık yerde ve olmadık biçimde kaleye gönderdiği top rakibine çarpıp geri döndü, bu esnada hamle zamanlamasını ayarlayamayan İbrahim Kaş topu kaptırdı, Anderson da golü attı. Tam da bu noktada duralım ve biraz düşünelim. Gökhan Zan - İbrahim Kaş ikilisini dışarı alıp yerlerinde İbrahim Toraman ve Baki'nin oynadığını kabul edelim. Bu hatayı Toraman-Baki ikilisi yapmış olsa şaşırır mıydınız? Samimi cevap vermek gerekirse kimse şaşırmazdı. İşte siyah-beyazlıların uzunca bir süredir başını ağrıtan savunma problemi buradan başlıyor. Savunmadaki yapılanma maalesef modern futbolun alfabesine uymuyor. Sokaktan bir Beşiktaşlı taraftar çevirseniz ve "ideal savunma dörtlüsünü sağ baştan say" deseniz büyük olasılıkla mevcut kadro içinden yapılmış seçim "S.Kurtuluş-Schildenfeld-G.Zan(Toraman)-Tello" gibi bir defans bloğu olacaktır ki, bu cevabın da itiraz edilecek bir yanı yoktur. Maç sonunda Beşiktaş Teknik Direktörü Ertuğrul Sağlam'ın yaptığı değerlendirme, kadrodaki defansif arızayı işaret etmesi bakımından önemli. "Bugün çok gol kaçırdık. Genel olarak baktığımızda rakibin 2 pozisyonu vardı ve bunlardan biri gol oldu. Son haftalarda yediğimiz gollere baktığımızda, bu gollerde rakipten çok bizim katkımız olduğunu görüyoruz. Bunlar defansta yaşanan sıkıntılar. Ofansa baktığımızda ise çok pozisyon üretiyor ancak aynı oranda atamıyoruz. Önde atamayıp geride de rakibe izin verdiğimizde sıkıntı oluyor. Bu sıkıntıyı çözmeliyiz." şeklinde konuşan Sağlam, sanıyorum kadrodaki eksiklerin tamamlanmasıyla birlikte bambaşka bir savunma dörtlüsü kurmanın planlarını yapıyor. Tabii bu noktada hem taraftar hem Sağlam yeni transfer Schildenfeld'in ilaç olmasını bekliyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Derbi kadar zor 03 Mart 2016
Düğüm çözülecek mi? 25 Şubat 2016
Skandalın daniskası 23 Şubat 2016
Maçın şifresi: Savunma 18 Şubat 2016
Öp Quaresma’nın elini 16 Şubat 2016
Taktik savaşı 11 Şubat 2016
Maça geç kaldılar 09 Şubat 2016
Ciddiyet şart 02 Şubat 2016