Kalkınma Planı ve Kalkın( ma) Ajans (ları)..

Hilmi DEVELİ
Hilmi DEVELİ EKONOMİDE SATIR ARASI [email protected]

 

1963 yılından 2011 yılına kadar kuruluş kanunu gereği DPT “Beş yıllık Kalkınma Planlar”nı ve yıllık planları DPT hazırlayarak hükümetlere sunardı.

Zaman zaman tartışılan bir kurum oldu.

Bir dönem “Bize plan değil, pilav lazım”, “Planlı dönemler sosyalist ülkelerde yapılmaktadır” gibi söylemlerle anıldı.

Kapatılana değin ülkenin kalkınmasına yönelik bir çok projeleri hükümetlere sunmuştu .

Örneğin; Doğu Anadolu Projesi Ana Planı (DAP), Doğu Karadeniz Bölgesel Gelişme Planı (DOKAP), Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP) ve Zonguldak-Bartın-Karabük Bölgesel Gelişme Projesi (ZBK) gibi bölgesel planlar ve çok sayıda projeler hükümetlerin onayına sunularak devreye sokuldu ve izleme çalışmaları gerçekleştirildi.

2011 yılında çıkarılan 641 sayılı KHK ile DPT kaldırıldı, deyim yerindeyse “Kendi gitti, adı kaldı yadigâr”

Bu kez Kalkınma Bakanlığı’nca hazırlanan 10. Kalkınma Planı hükümete sundu.

Hükmetçe uygun görülen tasarı temmuz ayı başında TBMM’de kabul edilerek 2014-2018 yılları arasında ekonomik ve sosyal büyümeyi, kalkınmayı ve gelişmeyi yönlendirecek temel belge niteliğindeki 10’uncu beş yıllık kalkınma planı, yürürlüğe girmiş oldu.

Türkiye 2023 Hedefi’ne, dörder yıllık kalkınma planı ile ulaşacak.

Plana göre 2014-2018 dönem sonunda yıllık ortalama büyüme oranı yüzde 5.5 olarak; milli gelir 1.3 trilyon dolar, ihracatın 277 milyar dolara ulaşacağı hesaplanırken, kişibaşı milli gelir de 16 bin dolar, cari işlemler açığının ortalama yüzde 5.8 olarak gerçekleşeceği belirtilirken işsizlik oranının da yüzde 7.2’ye ineceği öngörülmekte.

Devlet Bakanı Cevdet Yılmaz’ın TBMM’deki konuşmasında altını çizdiği ” Öncelikli Dönüşüm Programları”nı içermesiyle plan bu kez farklı tasarlanmış.

Bu kapsamda; Üretimde verimliliğin artırılması, yurtiçi tasarrufların artırılması ve israfın önlenmesi, ithalata olan bağımlılığın azaltılması, kamu harcamalarının rasyonelleştirilmesi, kayıtdışı ekonominin azaltılması, kamu alımları yoluyla teknoloji geliştirme ve yerli üretim gibi ekonomik sorunlara ilişkin çözüm geliştiren programların yanında, temel ve mesleki becerileri geliştirme programı, sağlıklı yaşam ve hareketlilik ile ailenin ve dinamik nüfus yapısının korunması gibi sosyal programlar da yer almakta.

Planı ve hedeflerini, kapatılan DPT’yi tartışmaktan öte kalkınma planlarının uygulama süreçlerinde önemli enstrümanlardan biri olarak gördüğüm kalkınma ajanslarının karşılaştığı sorunlara çözümler üretilmesi amacıyla ilgililerin dikkatini çekmek istiyorum.

AB’ye uyum yasaları çerçevesinde ajansların kurulmasında, bölgesel kalkınmayı hızlandırmak, bölgeler arasındaki eşitsizliği gidermek, kaynakların yerinde ve etkin kullanılmasını sağlayarak yeni girişimcilerin akılcı projelerini hayata geçirmek temel amaçlar olarak belirlenmişti.

Bugün sayıları 26 olan kalkınma ajansları kurulma aşamasında bir hayli umut ve heyecan yaratmıştı.

Yapısında sivil toplum kuruluşlarının (STK) da varlığı katılımcılığın somut göstergesi olarak görüldü. Sayısal çoğunluk STK ve meslek kuruluşlarından yana olmasına karşın kamu kaynaklarının kullanımı ve denetimi nedeniyle yönetim ve proje belirlemelerinde kamu ağırlığı giderek önplana çıkmaya başladı. Sistem istemeyerek de olsa kamu kuruluşu niteliğine dönüşüverdi.

Örneğin, üye sayısı 100’ü bulan, kentin iş dünyasının, sosyal hayatın içinden gelen insanlardan oluşan “Kalkınma Kurulu”nun bir yetkisi yok.

Kurul, il valisinin başkanlığını yaptığı Yönetim Kurulu’na danışmanlık ya da tavsiye niteliğinde öneriler sunan konumda.

Aajanslarının bütçe kaynaklarını merkezi bütçe, büyükşehir belediyelerinden, ilçe belediyelerinden, İl Özel İdaresi’nden, sanayi ve ticaret odalarından ayrılacak kaynaklardan sağlanması yasa ile öngörülmüştü…

Bütçe kaynaklarını oluşturan belediye payları yüzde 1’den yüzde 0.5’e indirildi.

Kaynakların kısıtlı konuma gelmesiyle kalkınma ajansları projelere mali destek vermekte zorlanır duruma geldiler.

666 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile ajans bünyesinde çalışanların ücretlerinin dondurulması çalışanlar açısından sıkıntılı durum olarak görülmekte.

Bu durum da ajanslarda nitelikli eleman istihdamında sıkıntılar yaratan bir süreci başlatmış oldu.

Bir başka sorunu da yerel sosyal yapılardan ve siyasal ilişkilerden kaynaklanan sorunlar oluşturmakta.

Büyük umutlarla kurulan ve Türkiye’nin bölgesel kalkınması ile ulusal kalkınmasını uyumlaştırmasına katkı sağlayacağına inanılan (benim de katıldığım) ‘Bölgesel Kalkınma Ajansları’nı yaşamakta olduğu sorunlarldan kurtarmak gerekiyor.

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar