Kalkınma Planı tarım hedefleri gerçeklerle örtüşmüyor
Bir ülkenin ekonomide mevcut durumunu tespit ederek, gelecek 5 yılını planlayarak hedeflerini belirlemesi ve bunu yazılı olarak parlamentodan geçirerek kamuoyuna açıklaması elbette çok önemlidir. Ancak, daha da önemli olanı bu planın uygulanabilir olması ve uygulanmasıdır.
Ne yazık ki, Türkiye'de, özellikle 1980'li yıllardan bu yana hazırlanan kalkınma planları uygulamak için değil, bir görevi yerine getirmek, bir geleneği sürdürmek amacıyla hazırlanıyor. Tüm yetkilerin tek kişide toplandığı bir yönetim anlayışında planlamanın önemi yoktur. Kimsenin de umurunda değil.
Bugüne kadar kalkınma planlarında yazılan hedefler gerçekleştirilse Türkiye bugün başka bir yerde olurdu. Planlı ekonomi yerine vahşi kapitalizmin uygulandığı Türkiye, bu nedenle bırakın 5 yıl sonrasını 5 gün sonrasını göremez noktaya getirildi.
Plansızlık tarımı bitirdi
Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne sunulan 11. Kalkınma Planı 2019-2023 dönemini kapsıyor. Bu yılın yarısı plansız geçti.
Bugüne kadar ki birçok planda olduğu gibi, 11.Kalkınma Planı'nda da tarım ve kırsal kalkınmaya ilişkin önemli hedefler var. Fakat yazılanlarla uygulamalar örtüşmüyor. İthalata dayalı politika ve uygulamalarla belirlenen hedeflere ulaşılması mümkün değil.
Özellikle 1980'li yılların başından bu yana uygulanan ve 2000'li yıllardan itibaren Dünya Bankası ve Uluslararası Para Fonu (IMF) tarafından dayatılan politikalarla vahşi kapitalizme dönüşen politikalar sonucu Türkiye her geçen gün tarımsal üretimden koparılarak dışa bağımlı hale getirildi.
Bugün en kolay yetişen soğanı, patatesi, hayvana verilen samanı bile ithal eden Türkiye, tarımdan hızla uzaklaştırıldı. Bu nedenle kalkınma planında yazılanlar inandırıcı gelmiyor. Yazılanlar gerçekçi olsa da uygulamalar farklı oluyor.
Tarımda neler yapılacak?
Kalkınma planında tarım konusunda pek çok hedef ve politika tedbiri sıralanıyor. Büyük bölümü de bugüne kadar yapılması gereken ve her seferinde ertelenen genel hedefler. En somut örneği tarım sayımı. Planda "tarım sayımı yapılacaktır" deniliyor.
Türkiye'de ilk tarım sayımı 1927 yılında yapıldı. İkincisi 1950 yılında. 1955 yılında kabul edilen 6534 Sayılı Yasa ile sonu sıfırla biten yıllarda tarım sayımı yapılması kararlaştırıldı. Yasa çıkarıldıktan sonra 1963, 1970, 1980, 1991 ve 2001 yıllarında tarım sayımı yapıldı. Son sayımdan bu yana 18 yıl geçmiş ve bunun 17 yılında AK Parti iktidarda. Şimdi kalkınma planına "tarım sayımı yapılacak" deniliyor. Teknolojinin bu kadar geliştiği bir dönemde tarım sayımının bugüne kadar yapılmaması zaten büyük bir beceriksizlik değil mi?
Tarımsal destekler
Planda tarımsal desteklerle ilgili şu bilgilere yer veriliyor: "Tarımsal desteklerin etkinliği artırılacaktır. Tarımsal desteklerin etki analizi yapılacaktır. Tarımsal destekler artırılacak, su kısıtını gözeten, üretimde kalite, çiftçi maliyet ve geliri, arz ve talep dengesi odaklı dinamik bir yapıya kavuşturulacaktır."
Son 15 yıldır hazırlanan hükümet programlarında, orta vadeli programlarda, Tarım Bakanlığı vizyon belgelerinde bu sözler kalıp halinde yer alıyor. Fakat nedense uygulanmıyor.
Tarımsal desteklerin etkin kullanılmadığını, etki analizi yapılmadığını yıllardır dile getiriyoruz. Öyle ki, Sayıştay 2014 yılından bu yana raporlarında tarımsal desteklerin etki analizinin yapılmadığını ısrarla belirtiyor. Tarım Bakanlığı da buna verdiği yanıtta etki analizi yapıldığını iddia ediyor. Fakat yapmıyor. Bu nedenle plana yazılmış. Yazmak önemli ama daha da önemlisi uygulamaktır.
Gülümseten hedefler
Kalkınma Planı'nda okuyunca insanı gülümsetecek hedefler de var. Planda yer alan maddelerden bazıları aynen şöyle:
- "Bitkisel üretim artırılacaktır."
- "Hayvancılık geliştirilecektir."
- "Tarım arazilerinin korunması, etkin kullanımı ve yönetimi sağlanacaktır."
- "Tarım arazilerinin tarım dışı amaçlı kullanım baskısını azaltacak düzenlemeler tamamlanacak ve denetimler artırılacaktır."
- "Tarım arazilerinin miras ve satış yolu ile bölünmesi önlenecek, mirasçılara arazi ediniminde finansal destek sağlanacaktır."
Planın en trajikomik hedefleri bunlar. Bitkisel üretimin artırılacağı, hayvancılığın geliştirileceği sanki ilk kez ifade ediliyor gibi plana yazılmış. Buna gerek var mı? Bitkisel üretim artırılmasın, hayvancılık geliştirilmesin diyecek kimse var mı?
Bitkisel üretimde belli stratejik ürünlere dikkat çekilerek üretimin artırılacağı ifade edilse ve hedef buna göre belirlense daha gerçekçi olmaz mı?
"Hayvancılık geliştirilecektir" gibi genel bir deyim yerine hayvansal üretimin nasıl artırılacağı, ithalatın nasıl sonlandırılacağı hedef olarak yazılsa daha anlaşılır olurdu. Anlaşılan böyle bir hedefleri yok.
Tarım arazilerinin korunması amaç dışı kullanımı konusunda yazılanlar da hiç inandırıcı değil. Uygulamada tam tersi yapılıyor. SİT ilan edilerek koruma altına alınan ovalara bile termik santral kurulmak istenirken bu hedefe kim inanır?
"Tarım arazilerinin miras yoluyla bölünmesi önlenecek" deniliyor. Bölünmeyi önleyecek yasa 5 yıl önce 2014 yılında çıktı. Bu maddeyi yazanlar yasayı unutmuş görünüyor.
Özetle, 11. Kalkınma Planı'nda tarım, gıda, kırsal kalkınma konularında basmakalıp pek çok hedef yazılmış. Yeni bir şey yok. Yazılan hedeflerle, yaşanan gerçekler örtüşmüyor. Başta da belirttiğimiz gibi önemli olan hedefleri yazmak değil, uygulamaktır.