Kalkınma ajansları modeli çözüm olabilir mi?
"Yeniden başlamaktan korkma. Bu sefer sıfırdan değil, tecrübelerinle başlıyorsun..." sözü sanırım bugünkü deprem felaketini yaşayan ülkemiz için de geçerli.
Büyük dönüşümler genellikle büyük felaketler sonrasında olur. Savaş, doğal afet, salgın hastalık vb. sonrasında dipten yukarı doğru çıkarken yeniden yapılanma zorunlu hale gelir.
Tarımın ekonomik olduğu kadar sosyal boyutunun da olduğunu yıllardır anlatırız. Ülkenin gıda ihtiyacını karşılamasının yanı sıra özellikle krizlerde emniyet supabıdır da…
Özellikle gençlerin kentin cazibesi karşısında kırsalı tercih edebilmeleri için kırsal altyapının güçlendirilmesi, gelir düzeyinin artırılması gerektiği hep anlatılır.
Ancak demokrasilerin belki de en önemli zaafı, uzun dönemli yatırımlardan çok, kısa vadeli olanların tercih edilmesidir. Beşerî gelişim gibi fazla göze görünmeyen projelerden çok, hemen sonuç alınan ve fiziksel olarak görünürlüğü olan, özellikle de doğrudan üreticinin cebine hitap eden projeler uygulamaya geçirilir. Çünkü sonuçta siyasi karşılığının alınabilmesi buna bağlıdır.
Elbette ki deprem gibi felaketlerin yaşanmasını hiç kimse istemez. Ancak başa geldi ise o zaman yeniden yapılanma ile eski yaraların da kapatılmasında bir fırsat olarak değerlendirilmelidir.
Konutun ötesinde çözümler
Depremin yaralarının sarılmasında sadece konut üretimine yoğunlaşılmamalı. Kırsalın da sosyal ve ekonomik açılardan donatılması, belki de kentlerden tarım sektörüne, özellikle de gençlerin çekilebilmesi (tersine göç) için bütünleşik projeler geliştirilmeli.
Tarım ve Orman Bakanlığı’nın Uzman Eller Projesi ile kırsalda yaşayan/yaşamayı taahhüt eden tarım, hayvancılık, ormancılık, gıda ve su ürünleri alanlarında eğitim veren üniversite veya lise ve dengi okullardan mezun kişilere bitkisel üretim, hayvancılık, gıda ve su ürünleri sektörlerinde uygulayacakları projeler için girişimcilere 250 bin liraya kadar yüzde 100 hibe desteği verilecek olması örnek bu anlamda örnek bir uygulamadır.
Öncelikle depremde zarar gören köylerin boşaltılması gibi bir yola asla gidilmemeli. O topraklara en iyi şekilde kendi sahipleri sahip çıkacaktır. Bu konu, üretimin devamlılığı açısından gerekli…
TOKİ’nin Tarımköy projesi oldukça önemli bir deneyim. Bu projede, üretim artışından kırsal yaşamın iyileştirilmesine kadar birçok bileşen yer almakta.
Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ın, Türkiye Ulusal Risk Kalkanı Toplantısı’nda vurguladığı “köy evi” ve kurulan Afet Yönetimi Politikaları Kurulu önemli adımlardır.
Kalkınma Ajanları önemli rol üstlenebilir
Kırsal altyapının dönüştürülmesinde deprem sonrası dönemde Kalkınma Ajanslarının kuruluş amaçlarına bir göz atılmalı. Ülkemizin 26 bölgesinde faaliyet gösteren ajanslar, yerelden bölgesel kalkınmayı sağlama deneyimine sahipler.
Deprem bölgesindeki ajansların bir üst şemsiye altında eş güdüm halinde çalışmaları iyi bir başlangıç olabilir. Bu konuda ajans yöneticilerinden gayet olumlu tepkiler aldığımı belirtmeliyim.
Deprem bölgesinde dört adet Kalkınma Ajansı faaliyet gösteriyor. Yeniden yapılanmada çatı ajansı gibi bir üst ajans, deprem bölgesinde, kırsal ve kentsel altyapıları, farklı sektörleri, yeniden istenilen şekilde tasarlayabilmek için yetkilendirilebilir. Deprem yardımları ve hükümetin ayırdığı bütçe de tek elden, bu ajans kanalı ile yönlendirilebilir. Böylelikle tarım, sanayi ve turizm başta olmak üzere tüm sektörlerin harmonisi sağlanabilir.
Kuruluşlarının ilk dönemlerinde, afet yönetimi ve şehir-bölge planlama daha çok ajansların işiydi. Son yıllarda ajanslar bünyesinde kırsal kalkınma birimlerinin oluşturulması da bu öneriyi daha da güçlendiriyor.
Önemli olan, tarımsal üreticilerin, sürekli desteklenmeye muhtaç olmayacakları şekilde güçlendirilmeleri.
Planlama önemli ancak uygulamaya geçirilmesi daha da önemli… Bazen tüm enerjimizi plan yapmaya harcarız, uygulama esnasında enerjimizin tükendiğini fark ederiz. Unutmayalım ki "Yapılmış küçük işler, planlanmış büyük işlerden daha iyidir" (Nathaniel Emmons).