Kalıcı eseri olmayan sanatçı: Christo

Edip Emil ÖYMEN
Edip Emil ÖYMEN YENİLEŞİM [email protected]

Christo diye bilinen, Bulgar asıllı Amerikalı Vladimirov Javacheff, bir konumlandırma (enstalasyon) sanatçısı: Uzmanlığı, binaları kumaşla paketlemek. Bunu öyle bir beceri ve estetikle yapıyor ki, ortaya çıkan: Eşsiz bir sanat eseri... Ama bu “eser” süreli bir gösteriden sonra sökülünce mekân, paketlenme öncesi haline dönüyor. Bu giydir-soydur yüzünden Christo’ya ait kalıcı eser yok. Sadece planları, projeler, fotoğraflar, videoları kalıyor geride.

Bir sanatçıya, “Neden bu eseri böyle yaptın?” diye sorulmaz genellikle. Ama, Amerikalı teknoloji bilgesi Stewart Brand, bu konuda bize yardımcı: “Mühendis, herkesin sorun olarak ‘gördüğü’ şeye çözüm üretir. Sanatçı, sadece kendisinin sorun ‘olarak’ gördüğü şeye çözüm üretir.” (24.09.18)
Christo’nun yeni projesi, Paris’in Eyfel’den sonraki ikinci simgesi, Napolyon’un zaferleri için dikilmiş olan Zafer Takı’nı paketlemek. Bu iş için 25 bin metrekare gümüş renkli özel tasarım bir kumaş kullanacak. Paketi “sarmak” için 7 bin metre kırmızı kordon. [Eşi Jeanne-Claude ile Paris’in en eski köprüsü Pont-Neuf’ü 35 yıl önce paketlemişlerdi].

Paris’in kültür tapınağı Pompidou Merkezi ile Ulusal Anıtlar Merkezi (Centre des Monuments Nationaux) destekli bu projenin finansmanı yine –hep olduğu gibi- Christo’nun kendi bütçesinden... Pompidou, 18 Mart 2020’de Christo’nun eserlerini tanıtan bir sergi de açıyor.

Zafer Takı turizmi

Christo’nun yaratıcı yenilikçi sanat etkinliği, sadece iki haftada 6-19 Nisan 2020’de olup bitecek. Şehir kıştan çıkıp bahara girerken, bu eseri görmek için daha şimdiden, acaba kaç binler AirBnb ve otel rezervasyonu, hatta üst-düzey restoran rezervasyonları yaptırmaya başladı bile?
Zafer Takı, yüksekliği 50 metre, boyu 45, eni 22 metre dev bir anıt. Ortasındaki kemerli açıklığın eni 15 metre, yüksekliği 30 metreyi bulur. Napolyon’un yıldızı parlarken planlanmıştı. Anıtın inşaatı başladığında ise yıldızı sönüyordu. 1821’de ölen Napolyon’dan sonra 15 yıl terkedildi. Nihayet 1836’da tamamlandı.

Zaferlerinin anıtını göremeden ölen Napolyon’un cenazesi 1840’ta anıtın avlusundan geçirildi. Zafer Takı’nda bir de Meçhul Asker Mezarı var. Burada 1923’ten beri hiç sönmeyen bir meşale yanar. Yılda 600 bin kişinin ziyaret ettiği Zafer Takı’nın altında bir müzesi, çatısında da seyir terası...

Christo ve Jeanne-Claude sunar:

Dünya, Christo ve eşi Jeanne-Claude’u ilk kez 1968’de Almanya’da Kassel’de açılan yüksek prestijli öncü (avant-garde) sanat sergisi Dokumenta’da tanıdı: 85 metre yüksekliğe erişen, iskeleti olmadan, sadece içindeki havayla ayakta duran bir “eser”di bu. O güne kadar kimsenin yapmadığı bir şeydi. Eser, yukarıya doğru dikilene kadar iki kez yırtıldı. Ama neticede 10 saat dikili kaldı.

Christo ve eşi, 1969-2005 arasında hep böyle yenilikçi, görselliği müthiş, birbirinden ilginç “açık hava eserleri” yaptılar. Hepsi, bir öncekinden daha çok ses getirdi. Tartışma yarattı.
- 1971: California’da 400 metre uzunluğunda 14 bin metrekare bir “bez”i dağ tepe dinlemeden doğaya gerdiler.

- 1976: Benzer bir eseri 5.5 metre yükselik 40 km uzunlukta California’da yerleştirdiler. Eserin, arazilerinden “geçmesi” için 59 çiftçiyi ikna etmeleri gerekti. 200 bin metrekare naylon örtü kullanıldı.

- 1983: Miami’deki 11 adanın etrafını suda yüzen, pembe renkte polipropalinle kapladılar. Kıyıdan 61 metre uzağa kadar yayılan 603 bin 850 metrekare alan.

- 1985: Paris’in en zarif köprülerinden Pont Neuf’ü 40 bin metrekare kum rengi poliyamidle kapladılar. Sadece bunu görmek için 3 milyon kişi köprüye gitti.

- 1991: Japonya ve California’da diktikleri 3 bin 100 dev şemsiye bir anda açılmış ve dünyada eşi görülmedik bir sanat olayı yaşanmıştı.

- 1995: İki Berlin’in birleşmesini kutlamak amacıyla Parlamento Binası’nı (Reichstag) 100 bin metrekare yanmaz polipropilen ve alüminyum folyo ile paketlediler. Bu eseri 5 milyon kişi ziyaret etti. [Ayrıntılar o kadar çok ki: https://christojeanneclaude.net/]

- 2005: New York’un 5 bölgesinden en ünlüsü (New York olarak “bilinen”) Manhattan’ın ortasındaki “Merkez Park” (Central Park) için, sadece kasası olan, içi boş duran 7 bin 503 kapı diktiler. Her kapının üzerinden safran sarısı bir örtü sarkıttılar. Parkta yürüyenler kapılardaki örtüyü kaldırarak “kapıyı açtı” ve yürümeye devam etti. Toplam 37 kilometre.
Safran sarısı poliyamid kumaşı dokumak için 187 bin kilometre naylon iplik kullanıldı. Bundan 104 kilometre kumaş elde edildi. 100 bin metrekareye yakın. Kumaş Almanya’da biri Doğu, biri Batı’sında iki ayrı kasabada özel olarak dokundu. Amerika’ya gönderildi. Kumaş, eser “bittikten sonra” geriye dönüşümle başka işlerde kullanılacaktı.

7 bin 503 “kapı”da kullanılan çelik, Eyfel Kulesi’nin üçte ikisi kadardı: 4 bin 800 ton. Her kapıyı yerde toplam 15 bin ayak tuttu. Her biri 280-380 kilo arasındaydı. Bu iş için park yollarına zarar verilmedi. Delik delinmedi. Daralıp genişleyen yollara göre her kapının eni ayrıca hesaplandı. Dökümler buna göre yapıldı. Kapıların eni 1.67-5.48 metre arasında değişiyordu. Kumaşlar buna göre kesildi. Kapılar birbirinden 3.5 metre uzağa dikildi. Ağaç dallarının izin vermediği noktalarda kapılar daha uzağa konuldu. Takma sökme işi için 45 eyaletten 1 bin 100 kişi çalıştı.
Christo, bu esere kent yönetiminden izin almak için 20 yıl uğraştı. Kaybettiği zaman, aslında ona yaradı: Böyle bir projeyi dijital devrim öncesinde, 2005’deki kadar milimetrik bir düzende masa başında tasarlamak kolay olamazdı. Projeyi New York’ta yapıp, kumaşı Almanya’da her kapıya uygun biçimde dokutmak da... Diğer binbir detay da...

Aradan geçen 20 yılda bilişimdeki devrimsel sıçrama, Christo’ya yaradı. Ve tabii, New York’a da. Zaten Christo, 21 milyon dolarlık bu pahalı projeyi kendisi finanse etti! Sergiden para kazanmadı. Ama kentin kazancı büyük oldu: Sergi öncesinde, kentin iki haftalık resmi gelirinin (turizm, hediyelik eşya, kurumsal tanıtım) 80 milyon doları, resmi vergi gelirinin 2 milyon doları bulacağı hesaplanıyordu. Sonuç, daha büyük oldu. Dönemin Belediye Başkanı Michael Bloomberg, 16 gün açık kalan sergiyi Şubat ayazında bile 4 milyon kişinin ziyaret ettiğini, şehre 254 milyon dolar gelir (sadece vergi geliri 8 milyon dolar) kazandırdığını açıkladı. (03.03.05)

Eşi öldü, ama Christo devam...

Eşi Jeanne-Claude’a hem aklı, hem aşkıyla bağlı Christo, eşinin 2009’da ölümünden sonra da mucizeler yaratmaya devam etti: Almanya’da Oberhausen’de, Essen yakınlarında sanat merkezine dönüştürülmüş bir gazometrenin içinde.

Yine ona özgü boyutlarda bir sanat eseri: Yüksekliği 90 metre. Ayasofya’nın kubbesi yerden 60 metre olduğuna göre, bir 30 metre daha eklemek gerekiyor.
Bu sanat eseri, kapalı bir mekanda şimdiye kadar inşa edilen en büyük “heykel” oldu. Sanatçı, gazometrenin çeperini 20 bin metrekare ipek-naylon karışımı özel bir kumaşla kapladı. Kumaşın ağırlığı 5.3 tonu buldu.

Esere “Hava Heykeli” denildi. Çünkü heykelin içi boştu. Asansörle yanından, tepesine kadar çıkıyordunuz. Kondom tarzında bir kaplamanın tepesini görüyordunuz. Sonra aşağı inip, eserin “içine” giriyordunuz.

Christo’nun bitmeyen yaratıcılığına son iki durak, İtalya’da 2016’da Iseo Gölü’nün ortasındaki adaya kıyıdan yaptığı “yüzer” yürüme yolu ve Londra’nın simge parkı Hyde Park’taki gölün ortasına 2018’de kondurduğu 7 bin 506 adet renkli varilden oluşan piramit.

Bu iki projenin de rakamları, ayrıntıları fazlasıyla çok: İtalya’nın kuzeyinde yanyana sıralı göllerden İseo’da yaptığı yürüme yolu için 220 bin adet sıkıştırılmış polietilen küp kullandı. Eni 16 metre olan yol, bu dubaların üzerine 100 bin metrekare (yine elbette Alman yapımı) safran sarısı özel tasarım kumaşla kaplanarak yapıldı: Kıyıdan, gölün ortasındaki adaya kadar 3 kilometre “suyun üstünde” yürümek için. 18 Haziran – 3 Temmuz 2016’daki sergiyi 1 milyon 200 bin kişi ziyaret etmiş.

2018’de Londra/Hyde Park gölündeki piramiti ise “üzerine çıkılmayan”, sadece uzaktan seyredilen ilginç ve yaratıcı bir konumlandırma oldu.

83 yaşındaki sanatçı, ABD’de yapmayı planladığı bir projesini Başkan Trump’ı proteto amacıyla iptal etti. Şimdi sırada Paris Zafer Takı var. Sanatta yaratıcılığın sınırı, sanatçının yaşıyla, sağlığıyla sınırlı. Bakalım, Christo daha nerelerde neler yapacak?

Son söz olarak iş, dönüp dolaşıp bu dev projelerin finansmanına geliyor. Hepsini “cepten” ödeyen Christo’nun, bir sanat sihirbazı olduğu kadar iş yönetimi sihirbazı da olduğunu keşfeden Harvard İş Yönetimi Okulu’nun bu konuda 2006 yılına ait Vaka Analizi açıklayıcı: https://www.hbs.edu/faculty/Pages/item.aspx?num=33013

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Hollywood’a yapay zekâ 02 Ağustos 2019