Kağıt konusunda bir şeyler yapmak gerektiğini ortaya koyan kitap yayın girişimi
SEKA’nın özelleştirilip üretim dışı kalması sonucunda ithal kağıda mecburcu hale gelen gazete ve kitap yayıncılarının artan kur sonucunda yaşadıklarına ilişkin, kitaplarını yayınlamak isteyen iki dostumun yaşadıklarını bugün sizlerle paylaşmak istiyorum.
Geçen hafta yazdığım “SEKA’nın özelleştirilmesi ve gazete kitap yayınlarının artan yükü” başlıklı yazımın ardından, aldığım haberler kur artışına bağlı ithal kağıt sorununun hem gazeteler ve dergiler hem de kitap yayınları açısından önemli sorunlara neden olduğunu gösteriyor. Kağıt sorunu konusunda bütün yaşananlar, hiç vakit kaybetmeden bir şeyler yapılması gerektiğini ortaya koyuyor. İlk adım olarak yüzde 8’lik KDV’nin hemen sıfırlanması, ardından da ithal kağıda bağımlılığın önüne geçmek için gazete ve kitap basımında kullanılacak kağıt üretiminin desteklenmesi isteniyor.
Gazetelerin sayfa azaltmalarının ardıdan,mizah dergilerinin el büyüklüğünde ebatla çıkmaları olaylarıyla karşılaştık.
Son günlerde iki dostumun yazdıkları kitaplar konusunda karşılaştıkları da sorunun geldiği boyutu ortaya ortaya koyuyor. Onların yaşadıklarını sizlerle paylaşmak istiyorum.
Bir profesör dostum birkaç baskı yapmış kitabının yeni baskısı için hazırlıklarını yapıp, her yıl 300’ün üzerinde yeni kitap ve baskısı tükenmiş kitap basan yayınevine yeni baskı için kitabını göndermiş. Tükiye’nin en büyük yayınevlerinden biri olan yayıncısından, "Hocam kura bağlı baskı maliyetleri çok arttı. İki üç ay kadar bekleyelim. Olumlu gelişme olursa o zaman hemen yeni baskıyı yaparız” yanıtını almış.
Bir dönemin önemli siyasetçisi olan dostum, anılarını kalem alıp, yayına hazırlamış. Birkaç önemli yayınevine sormuş. Daha önce kendisinden yayınlamak için anılarını talep eden yayınevinden “Gönderin birkaç ay sonra piyasa düzelirse basarız” yanıtını almış. Diğerlerinden de olumsuz yanıt alınca bana yayınlayacak küçük bir yayınevi olup olmadığını sordu.
Bir küçük yayınevi sahibiyle konuştum. Şu yanıtla karşılaştım:
“Kitabının baskı masrafını karşılarsa basarız. Yoksa basamayız. Kağıtçılar peşin ödeme yapmadan kağıt vermiyorlar. Baskı ve benzeri girdiler için de öyle. O nedenle üzülerek bu yanıtı veriyorum...”
Yukarıda belirttiğim 5 Eylül tarihli yazımda kağıt sorunun yarattığı olumsuzluğa değinmiştim.
Gazetelerin, vatandaşların haber alma ihtiyacına hizmet ederek demokratik bir işlev gördüğünü, kitap yayınlarının ise toplumun entelektüel gelişimini sağladığını bu yüzden çok önemli olduğunu belirtmiştim. Son günlerde aldığım bilgiler bu alandaki kaygılarımın artmasına neden oldu.
Onun için kağıt konusunda hiç vakit kaybetmeden bir şeyler yapılması gerektiğine inanıyorum.
Kamunun gazete ve kitap yayıncılarının üzerindeki yükleri azaltmasını ve bu alanda yatırım yapacak özel sektöre kolaylıklar ve destek sağlaması gerektiğine inanıyorum. Toplumun haber ve entelektüel bilgi alanlarının daralması toplumsal sığlığa neden olacaktır. Unutulmasın...