Kafa sağlığı

Osman Ata ATAÇ
Osman Ata ATAÇ İŞLETMECİLİK SOHBETLERİ [email protected]

Hani derler ya Allah akıl fikir versin diye. Allah herkese akıl fikir versin. Böyle bir duaya amin demekten başka bir çare var mı? “Hayırdır inşallah” diyorsanız anlatayım. Cumhurbaşkanlığı seçimini bütün ülke işi gücü bıraktı bekledi. Şimdi yine işi gücü bıraktık başbakanın atanmasını bekliyoruz. Kabinede kimler olsun, kimler olacak belli olana kadar yine iş güç yok. Bu arada Suriye’de ne olacak sıkıntıyla bekliyoruz. Irak nereye gidiyor dikkatle gözlüyoruz. Rusya Ukrayna’ya girer mi çıkar mı onu daha da dikkatle izliyoruz. Rusya Ukrayna itişmesi Avrupa’nın doğal gaz bağımlılığını nasıl etkiler merak ediyoruz. ABD EU serbest ticaret anlaşması nerede araştırıyoruz. Kuzey Afrika’da dengeler ne zaman oturacak bekliyoruz. Gelecek seçimlere CHP ve MHP aynı kadrolarla mı katılacak soruşturuyoruz. 2009 yılında 0.68 olan USD-TL döviz kuru 2014 Ağustos tarihinde 0.46 olmuş yani TL yüzde 48 değer kaybetmiş etkileri ne olmuş ne olacak, FED ne diyecek onu da bekliyoruz. Kıbrıs, Cezayir, Mısır ve Malta açıklarında Avrupa’nın yirmi yıllık enerji ihracatına yetecek gaz rezervleri bulunmuş bakalım ne olacak diye soruyoruz. ABD’nin Orta Doğu petrollerine ihtiyaçları kalmamış deniliyor “Eee şimdi ne olacak?” diye meraklanıyoruz. Bitmiş gibi görünen yapısal ekonomik kriz sahiden bitti mi sorusuna cevap bekliyoruz. “Bitmedi yeniden başlayacak” diyenler neden böyle diyorlar diye hayıfl anıyoruz. Uzak Doğu ülkeleri hem aralarında hem kalkınmış ülkelerle bir sürü anlaşma imzalıyorlar izliyoruz. Yani dostlar merak ediyoruz. İzliyoruz, soruyoruz, bakıyoruz, bekliyoruz. Sanırsınız hepimiz müteveff ayız da arşı aladan dünyada olup bitenlere seyircilik yapıyoruz. 

Yazın da iki kelime pek sık geçer. Pro-aktif ve onun karşısı reaktif. Pro-aktif koşulları şekillendiren veya koşullar oluşmadan ona göre planlama yapmaya, reaktif oluşan koşullara rasyonel tepki göstermeye denilir. Bir de henüz bilimsel bir terime kavuşmayan ‘kapıldım gidiyorum bahtımın rüzgarına’ davranışı vardır. Türkiye’nin kurumları yani ekonomi yönetimi, şirketleri, fikir öncüleri ve de aklınıza gelen her türlü sivil resmi örgütü sizce pro-aktif mi yoksa re-aktif mi? Yoksa kapıldım gidiyorum bahtımın rüzgarına havasında mı? 

Ben pek olumlu düşünemiyorum. Türkiye’nin bırakınız kapıldım gidiyorum havasına uymasını reaktif olacak lüksü bile yok. Etrafımızı ve dünya ticaretini şekillendiren koşullar süratle değişiyor. Benim neslim ununu eledi eleğini astı. Benden sonraki nesil pro-aktif olamadı. Ondan sonraki nesil ‘vur patlasın çal oynasın’ derken 21. yüzyıla girdik. Bu yüzyılda bambaşka bir nesil devreye giriyor. Beraber ve yalnız büyüyen bir nesil. Beraberler çünkü hem onlar hem de ekranları birbirlerine bağlı. Hem ulusal hem uluslararası bağlantılılar. Konuşuyorlar, haberleşiyorlar bazen örgütleniyorlar bile. Lidersiz örgütler gibi yeni yeni paradigmaların üretilmesine sebep oluyorlar. Yalnızlar çünkü yüz yüze görüşmek gibi bir dertleri yok. Oğlunu evinin karşısındaki, ipad/iphone falan gibi cihazların yasak olduğu yaz kampına yazdıran bir anne bana “Müebbet hapse mahkum edip hücre hapsi versem ipad denilen cihazı elinden almazsam farkına bile varmaz” demişti. Önümüzdeki yıllarda iç ticaretimizi, ithalatımızı, ihracatımızı, finansal sektörlerimizi ve ülkemizi bu nesil idare edecek. İşin acıklı tarafı bu nesli ileriye hazırlamakla yükümlü günün sahibi kudret olanların bu nesli nasıl yetiştirecekleri ve hazırlayacakları konularında bir fikirleri yok. Olamazda. Gelecek bu nesli ancak bu nesil yönetebilir. Şu anda gördükleri örnek pek de iç açıcı değil. 

Bu nesli nasıl pro-aktif yapacağız? Hiç bir fikrim yok. Cumhuriyetimizin kurulduğu 20. yüzyılın başlarında “Ah bir kendi bezimizi bir üretebilsek” ve “Bizim neden bir bankamız olmasın?” ve “Biz tren yolu yapabilir miyiz acaba?” sorularından artık uzağız ama eğer pro-aktif olmazsak buna benzer sorularla 21. yüzyılın başında da uğraştığımızı bundan 90 sene sonraki nesiller yine okurlar. Biz bırakınız yarının sorunlarını bugünün sorunlarını bile akvaryumda balık misali izleyip gidersek yalnız okumakla kalmaz benzer sorularla da uğraşırlar. Neyse isterseniz kötümserliğimi ileri yaşıma verin. Ve de... 
Sağlıcakla kalın
.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Teknokrat-Politikacı 30 Ekim 2019
Strateji mi? 23 Ekim 2019
Tenkisat 16 Ekim 2019
Kasvetli ilim 02 Ekim 2019
Zombiler 25 Eylül 2019
Yeni Bull 18 Eylül 2019
Bull 11 Eylül 2019
Neden olmuyor? 04 Eylül 2019
Olmayacak duaya... 28 Ağustos 2019