Kafa karıştıran iyimser varsayımlar ve çelişkiler
İş dünyamız ile finansal piyasaların merakla beklediği, Yeni Ekonomi Programı çerçevesindeki 2019 yılına ilişkin Yapısal Dönüşüm Adımları Hazine ve Maliye Bakanı tarafından açıklandı. Genelde finansal kesimin beklentileri yönlendirmek adına duymak istediği konuların ön plana çıktığı gözlendi. Birçok konuda uygulamaya ilişkin detaylar konusunda pek bir şey yoktu ve reform önerileri ile sorunların sebepleri arasındaki ilişkiye gereken önem verilmemişti. Küresel ve bölgesel koşullar ile sorunlarımızın açıklanmayan boyutlarını dikkate almayan varsayımlar nedeniyle beklentileri yönlendirebilecek etki zayıf kaldı.
Yapılan açıklamalarda, 2019 yılına ilişkin makroekonomik hedefler hiç gündeme gelmedi ve herhangi bir güncelleme yapılmadı. Bütçe disiplininden söz edilirken, büyüme ve istihdam hedeflerinin ön planda tutulacağı vurgulandı. Enflasyon endişesi ise gıda fiyatlarındaki olumsuzlukların düzeltilmesi ile çözülebilecek bir sorunmuş gibi geçiştirildi.
Uluslararası Para Fonu’nun Türkiye ekonomisine ilişkin güncellenmiş tahminleri ile yapılan açıklamaları bir arada değerlendirmeye çalıştığımızda ciddi çelişkiler olduğu dikkat çekiyor. Yüzde 2.5 oranında daralması olası bir ekonomide nasıl olup ta tasarruf oranları artabilecek ve sorunlu kredi hacmi öngörülen seviyelerde kalacak? Daralan ve sorunlu bir ekonomide enerji ve konut konularına kullandırılan kredileri, kurulacak fonlara aktarabilmek söylendiği kadar olabilecek mi?
Ayrıca olası çözümlerin faturası hangi kesimlerin sırtına binecek. Satın alma gücü eriyen tüketiciler ile rekabet gücü azalan üreticiler, yeni yük taşıyabilecek durumda değil ve umudunu gelecek desteklere bağlamış görünüyor. İfade edilen uygulamalar, tüketici ve üreticilerin sorunlarını ağırlaştırarak faaliyet gelirlerini azaltabilir. Bu koşullarda büyüme ve istihdama destek vermek üzere kamu harcamaları kısılmadan bütçe disiplini tesis edilemez. Zira faaliyet gelirleri azalırken kayıt dışılık küçülmez, vergi tahsilatı artamaz. Bu türden çelişkiler azalmadan faizlerin umulan oranda gerilemesi de pek mümkün olamaz.
Dış politika ve güvenlik konusundaki sorunlarımızın ekonomi ile ilişkisi ise tümü ile görmezden gelinmiş! Yeni bir yaptırım ihtimalinin sebep olabileceği olası tahribatı azaltmak adına hiçbir tasarım yapılmamış. Yeni bir kur şoku yaşanmayacağı varsayılmış, doğrudan ve dolaylı etkiler hiç hesaba katılmamış. Tuhaf bir durum var; yurtdışındaki altınlarımızı ülkemize getirmemize sebep olan temel endişe, ekonomi tasarımında hiç dikkate alınmıyor!
Kısmen zamana ve iyimser varsayımlara bağımlı bir tasarım yapıldığı gözleniyor. Öncelikle beklentileri düzeltmek ve buradan türetilecek sinerji ile zaman kazanmak hedeflenmiş olabilir. Bu anlayış, tasarrufçuların yerli paraya dönüşüne ve faizlerin gerilemesine katkı yapamaz ise evdeki hesabın çarşıya uyması mümkün olamayabilir. Açıklamalar sonrasında ise beklentilerin olumlu yönde değişmeye başladığı yönünde herhangi bir eğilim değişikliği yaşanmadı.
Finans sektöründeki sorunların çözüm yoluna sokulması, aktif kalitesinin güçlendirilmesi ve tasarrufların artırılması önemlidir. Fakat bunları, üreticilerin rekabet ve tüketicilerin satın alma güçlerini azaltacak şekilde yapmaya kalkışırsak sonuç alamayız. Gerekli finansmanı dışarıdan karşılayamaz isek, para otoritesini istikrarsızlık yaratabilecek uygulamalara zorlayacak mıyız?
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası 2019 yılı için menkul kıymet portföyündeki üst sınırı, 16 milyar Türk Lirası olarak açıklamıştı. Faizleri geriletmek ve mali sektörün aktif kalitesini güçlendirmek adına yapılacak zorlamalar, söz konusu sınırın aşılması konusunu gündemde tutarak ciddi sıkıntılara sebep olabilir.
Açıklamalar, orta vade açısından güvensizliğin aşılmasına katkı yapacak ve tüm olasılıkları dikkate alarak en kötüyü sınırlayabilecek bir bütünlük sergilemiyor. Kısa vadeli beklentiler üzerindeki etkisi ise şimdilik yetersiz kalmış görünüyor. Tasarım Nasrettin Hoca’nın dikenli tellere takılacak yünlerin parası ile borç ödeyebilme fıkrasını anımsatıyor; durum böyle olunca da kırılganlığın azalması yaşanabilecek mucizelere bağımlı kalıyor!