Kadınlar olmadan olmaz

Seyfettin GÜRSEL
Seyfettin GÜRSEL Seyfettin GÜRSEL seyfettin.gursel@dunya.com

Türkiye’nin makul bir süre içinde (15 yıl diyelim) mütevazı bir ekonomik kalkınmışlık düzeyine (buna da kişi başı 30 bin dolar diyelim) ulaşmasını istiyorsanız, kadınların istihdam oranının hiç olmazsa yüzde 50’nin üzerine yükselmesi diğer ifadeyle yetişkin her 100 kadından yarısından fazlasının katma değer üreten bir işte çalışıyor olması gerekir. “Bunu nerden çıkartıyorsun?” diye sorabilirsiniz. Bu soruya tek bir gözlem ile yanıt verilebilir. Dünyada kişi başı geliri 30 bin dolar ve üzeri bir seviyeye yükseltmeyi başarmış hiçbir ülkede, tabi petrol zengini ülkeler hariç, kadın istihdam oranı yüzde 50’nin altında değildir. Avrupa’da en düşük kadın istihdam oranlarına sahip Yunanistan ve İtalya’da bile bu oran yüzde 55 civarındadır. Şunu da ekleyeyim: Hanelerin yarıdan fazlası çift gelirli olmadan kişi başı geliri bu düzeye yükseltemezsiniz çünkü yerli tasarruf düzeyiniz yetersiz kalır, tasarruflar yetersiz kalınca yatırımlar da yetersiz kalır ve sonuçta kişi başı geliri gereken hızda artıramazsınız.

30 bin dolar için gereken ekonomik büyüme

2024 itibarıyla yaklaşık 15 bin dolar olan kişi başı geliri 15 yılda iki katına çıkarmak için yıllık ortalama kişi başı gelir artışı yüzde 4,7 olmak zorunda. Bu orana yüzde 0,8 kadar nüfus artışı eklersek GSYH’nin yılda ortalama yüzde 5,5 artması gerekiyor. Son dönemde ekonomik büyüme yüzde 4’ün altına indi. Enflasyon hiç olmazsa yüzde 7-8 civarına indirilene kadar da GSYH artışı düşük kalacak. Kısacası, 2040’ta kişi başı geliri 30 bin dolar civarına yükseltebilmek için yılda ortalama yüzde 6 kadar büyüme sağlamamız gerekecek. Bu kolay değil ama imkânsız da değil. Bir kere ekonomi politikalarında hata yapmayacaksınız. İkincisi, son yıllarda yerinde sayan verimliliği yeniden artışa geçireceksiniz. Ama bunlar yetmez. Mutlaka kadın istihdamını yüksek bir tempoyla artırmak zorundasınız. Son yıllarda firmalar ustalık gerektiren pek çok işe eleman bulmakta büyük sıkıntı yaşıyorlar ve bu darboğaz giderek daralıyor. Ekonomik büyümenin istenilen tempoya geçebilmesi bu darboğazın aşılması şart. TÜİK’in 8 Mart vesilesiyle yayınladığı “Türkiye’de istatistiklerle kadın” raporuna göre 2023 yılında kadın istihdam oranı yüzde 31,3. AB ortalaması ise yüzde 70,2. Kadın istihdam oranı tarım istihdamının azalmasına paralel olarak 2000’li yıllarda yüzde 20’lere kadar düşmüştü. Eğitim düzeyi arttıkça kadın istihdam oranı da arttığından (yükseköğrenimli kadınlarda bu oran yüzde 70’e yakın) genç kuşak kadınlar eğitim basamaklarını hızla tırmandıkça istihdam oranı da yükselişe geçti ama bugün geldiği yer yüzde 32. Kadın istihdam oranının 2024’ta hiç olmazsa yüzde 50’ye yükselmesi için oranın yılda ortalama 1,2 yüzde puan artması gerekiyor. Bu oldukça yüksek bir tempo. Sadece yükseköğrenimli kadın sayısını arttırarak bu tempoyu yakalayamazsınız. Mutlaka halen yüzde 35 civarında olan lise mezunu kadınların istihdam oranını da hızla artırmanız şart. Bunu yapabilmek için de bir dizi sorunun üstesinden gelmeniz gerekiyor.

Kat edilmesi gereken yol oldukça meşakkatli

Bu sorunların başında mesleki eğitimin talep edilen miktarda ve istenilen vasıflara sahip mezun vermemesi geliyor. Nitekim lise muzunu kadınlarda işsizlik oranı yüzde 18,3, erkeklerde yüzde 8,5. Genç kuşakta (15-24) ne eğitimde ne istihdamda olan kadınların oranı ise yaklaşık yüzde 30. Yani kadın işgücü arzı potansiyel olarak mevcut ama bu potansiyelin istihdama yöneltilmesi için bir yandan mesleki eğitimde esaslı bir reform diğer yandan çalışma koşullarını kadınlar açısından cazip kılmak için bu koşullarda esaslı değişiklikler yapmak gerekiyor. Bu hayal değil. Bunu başaran ülkeler var. Örneğin inşaat istihdamında kadınların payı yüzde 5 iken bu pay Almanya’da ve Fransa’da yüzde 15-14, İtalya ve İspanya’da 9-10. Bu farkın nedeni bu ülkelerde son 20 yılda kadınların ustalık gerektiren işlere girmiş olmaları. Türkiye’de, istisnai de olsa, son derece başarılı kadın usta örtenekleri mevcut (İnşaat Sektöründe İşgücü Dinamikleri, Betam araştırma raporu, 2024). Ama eksik olan, kadınların bu işleri yapabileceğine olan inanç, itici çalışma koşulları ve mesleki eğitim seferberliği. Üstesinden gelinmesi gereken bir diğer sorun da evliliğin ve çocuk sahipliğinin kadın istihdamını düşürücü etkisi. Betamın 2024’te İBB kuruluşu İSPER için yaptığı “İstanbul İşgücü Piyasası ve Kadınlar” araştırması yükseköğretim mezunu kadın grubunda evlilik öncesi yaklaşık yüzde 70 olan istihdam oranının evlilik sonra yüzde 60’a, ilk çocuktan sonra da yüzde 50’ye gerilediğini ortaya koydu. Lise mezunu kadın grubunda ise bu oranlar sırasıyla yüzde 40, yüzde 20 ve yüzde 10. Bu sorunu da önemli ölçüde aşmanın yolları var. Ama yazı uzadı. Sadece şunu not etmekle yetineyim: Ev ve çocuk bakımı işlerinde cinsiyet eşitsizliğine son vermeden bu konuda fazla yol alamazsınız.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar