Kadın girişimcinin adı var mı?
Açıklanan yeni teşvik paketi öncekilerin aksine bu kez iş dünyasında değil hükümet düzeyinde tartışılıyor. Tartışma konusu şu: Yatırım teşvikleri geriye doğru hangi tarihten itibaren uygulanacak? Başbakanın belirttiği, Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan'ın tekrarladığı gibi 1 Ocak 2012'den itibaren mi, Devlet Bakanı Başbakan Yardımcısı Ali Babacan'ın ile Bilim, Sanayi Teknoloji Bakanı Nihat Ergün'ün ifadeleriyle 1 Temmuz 2011'den itibaren mi?
İçerdiği özendirme unsurlarıyla Türkiye ekonomisini neredeyse "uçuracağı" söylenen bu paketin bir "tarih tartışmasına" takılıp kalması "teknik" bir sorun gibi görülebilir. Ne var ki, gazeteniz DÜNYA'nın dünkü sayısında birinci sayfada yayımlanan haber işin basit bir "teknik unutkanlık" olmadığını anlatıyor.
Sorun, göründüğünden daha karmaşık. Belli ki, halen yürürlükte bulunan 2009 yılına tarihli "eski" teşvik paketiyle ileri-geri bağlantıları doğru kurulmamış, hukuki boşluklar var, vergi sorunları var ve her zaman olduğu gibi maliyenin vergi kaybı gerekçeli "direnişi" var! Neyse, sorunu yaratanlar çözmeyi de bilmeliler deyip bu faslı geçelim.
Pakete ilk eleştiriler
Teşvik paketi iş dünyasının "erkek egemen" kesiminde yüksek desibelli övgülerle karşılandı dense yeridir! Büyüklü küçüklü iş dernek ve kuruluş "erkek" sözcülerinin pek yere göğe koyamadıkları pakete ilk eleştiriler iş dünyasının kadın liderlerinden geldi.
Türkiye Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu Yönetim Kurulu Üyesi, Ege İş Kadınları Derneği Başkanı Işın Yılmaz "Bu teşvik paketinde genç ve kadın girişimciliğini destekleyecek hiçbir şey göremiyorum. 50 milyon liranın altında neye teşvik var? Kadın girişimcilerin yatırım miktarları zaten belli" dedi.
Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu Üyesi Berkay Eskenazi de hayal kırıklığını şöyle dile getirdi: "Kadın girişimcilere bir farklılık yaratmaları lâzımdı. Pozitif ayırımcılık kesinlikle olmalıydı. Beklentimizi fazlaydı. Kadınlar için sağlanacak küçük ama önemli kolaylıklar bir şıklık olabilirdi. Biz en azından girişimcilerin sağladığı istihdam üzerindeki yüklerde tolerans göstermelerini isterdik." (Yurt gazetesi, 11 Nisan 2012.)
Bu iki eleştiri, şimdiye kadar uygulanan teşvik paketlerinin büyük eksikliğini ortaya koyması bakımından çok önemli. Hükümet ve ekonomi yönetimleri düzeyinde "yerleşik" teşvik zihniyetiyle beslenen ve kimse sorgulamadığı için "olağan" kabul edilen bu eksiklik, ekonominin sadece istihdam değil, makro kalkınma amaç ve hedeflerini olumsuz etkiliyor, yetersiz kılıyor!
Teşvikte pozitif ayırım
Kadınların iş kanalları üzerinden ekonomiye aktif katılmalarındaki yetersizlik, sadece Türkiye'de değil gelişmişler dahil diğer ülkelerin bir anlamda "ortak" sorunu. Küresel ve ulusal akademik çalışmalar ve sahaya dayalı araştırmalar, böyle gösteriyor.
Ancak, bu olgu, Türkiye'de sorunun göz ardı edilmesi, çözüm üretilmemesi, eldeki imkânların verimli kullanılmaması gibi "ihmallere" gerekçe oluşturmaz. Aksine, kadın girişimciliğinin ekonomiye tüm güç ve potansiyeliyle katılması "özel" politika ve teşvik uygulamalarıyla sağlanmalı.
Yeni paketi eleştiren iş dünyasının kadın liderleri temel ilkeyi de koyuyor: Teşvik sistemlerinde kadına pozitif ayırımcılık!
Küresel ve ulusal çalışmalar şunu da gösteriyor: Kadınların iş hayatına ve ekonomiye yaygın ve etkin katılmaları, özellikle gelişen ekonomiler için "stratejik" bir zorunluluk olarak kabul ediliyor. Bu nedenle iktisat politikalarının sistemik parçası; hükümetlerin, ekonomi yönetimlerinin başlıca gündem maddesi, teşvik uygulamalarının öncelikli konusu haline gelmiş bulunuyor.
Türkiye'de sorun dört boyutlu: Bir, algılama yetersiz, erkek egemen ve kaba. İki, kadının ekonomiye katılımı genel ve yüksek maddi güç gerektiren teşvik paketlerinin "insafına" bırakılıyor. Üç, kamu destekleri ve gönüllü çabalar dağınık, eş güdümsüz, plansız ve müsrif. Dört, kadın iş kuruluşları ekonomiye katılma haklarını savunmada ihmalkâr. Çözüm ise bu sorunlarda gizli!