Kabine sonrası piyasaların yönü
Seçimlerin ardından yeni hükümette Kabine de belli oldu. Cumartesi günü açıklanan yeni Kabine’de en merak edilen isim hiç şüphesiz Mehmet Şimşek idi. Geçen hafta piyasaların en çok konuştuğu isim olan Mehmet Şimşek’in ilk olarak Cumhurbaşkanı Yardımcısı olacağı iddia edilmişti. Cuma günü ise Şimşek’in ‘tam yetki’ alarak Hazine ve Maliye Bakanlığı’na getirileceği haberleri gündeme düşmüştü. Bu beklentilerle girilen hafta sonunda Mehmet Şimşek, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın düzenlediği basın toplantıda “Hazine ve Maliye Bakanı” olarak açıklandı. Pazar günü yapılan devir-teslim töreninde de Şimşek görevi Nureddin Nebati’den devraldı.
İlk mesajlar olumlu algılandı
Mehmet Şimşek’in ekonomi yönetiminin başına geldiği haberlerine rağmen piyasa çevrelerinin kafası karıştı. Çünkü son yıllarda uygulanan ekonomi politikalarından geri dönüş olup olmayacağı, dönülecekse ne kadarlık bir dönüş olacağı netleşmemişti. Pazar günü yapılan devir-teslim töreninde Mehmet Şimşek’in yaptığı açıklamalar, bu sorulara bir anlamda yanıt verir gibi oldu. Şimşek’in “Türkiye'nin rasyonel bir zemine dönme dışında bir seçeneği kalmamıştır” şeklindeki açıklaması, mevcut politikaların tamamen geride bırakılacağının mesajı olarak algılandı. Ekonomi yönetiminde etkili diğer kurumlarda yapılacak atamalar da yine ‘rasyonel’ politikalara dönüşün hızıyla ilgili bilgi verecektir.
Mehmet Şimşek’in toplumsal refahı yükseltme hedefine ulaşmada şeffaflık, tutarlılık, öngörülebilirlik ve uluslararası normlara uygunluğun temel ilkeler olacağı açıklaması yine piyasa oyuncuları tarafından ‘olumlu’ algılandı. Ekonomi yönetimindeki değişiklikler ve verilen mesajların piyasaları kısa vadede olumlu etkileyeceği görüşü hakim. Ancak bu olumlu havanın ne kadar süreceği ise atılacak adımlara ve bu adımların sürekliliğine bağlı olacak. Yeni döneme ilişkin olumlu beklentiler nedeniyle ilk aşamada Türkiye’nin CDS’lerinde ve eurobond faizlerinde düşüş olacağı belirtiliyor. İçeride ise hisse senetlerinde yukarı yönlü hareketin devamı bekleniyor. Döviz piyasalarında ise baskı her ne kadar azalacak olsa da aşağı yönlü hareketlerin Merkez Bankası’nın rezerv güçlendirmek için alıcı tarafa geçebileceği beklentisiyle sınırlı kalabileceği ifade ediliyor.
Dolarda 20.50 TL’nin altında düşüş hızlanabilir
Dolar/TL’de haftalık bazda yükseliş trendi devam ediyor. Ancak yeni ekonomi yönetiminin verdiği mesajlar nedeniyle kurlarda kısa vadede aşağı yönlü bir hareket görülebilir. Kur Korumalı Mevduat’ın (KKM) geleceği, yabancı yatırımcıların ilgisi, enflasyon ve cari dengenin seyri kurlar üzerinde etkili olacak ana gündem maddeleri. Dolar/TL paritesinde 21.30 TL seviyeleri direnç noktası olarak öne çıkıyor. Olumlu havanın etkisiyle paritenin 20.50 TL’nin altına gerilemesi 19.75 TL’ye doğru bir harekete neden olabilir. Bu seviyenin altında ise 18.60 TL bir sonraki destek noktası.
Borsada tarihi zirvelere doğru hareket olabilir
Gelelim borsada teknik görünüme… Hafta sonu Kabine’nin netleşmesi ve verilen mesajların olumlu etkisi fiyatlara da yansıyacaktır. Özellikle son yıllarda yapılan çok sayıda düzenleme nedeniyle performans olarak biraz geride kalan bankacılık hisselerinde alımlar daha hızlı olabilir. Geçen hafta yüzde 11.65 yükselen BIST 100 Endeksi için ilk direnç noktası 5 bin 250 puan seviyesinde. Bu seviye bu yıl 4 kez test edildi ama hiçbirinde üzerinde kalınamadı. ‘Şimşek rüzgarı’ ile bu seviyenin hacimli şekilde kırılması 5 bin 550 puan seviyesinde bulunan direnç noktasını gündeme getirebilir. Bu seviyenin de aşılması halinde endekste yeni rekor seviyeler hedeflenecektir. Aşağı tarafta ise 5 bin, 4 bin 880, 4 bin 800 puan seviyeleri destek noktaları olarak öne çıkıyor.
Yabancı yatırımcı gelir mi?
Mehmet Şimşek yönetiminde rasyonel politikalara geri dönülmesi halinde yabancı yatırımcılar Türkiye’yi yeniden radarlarına alabilir. Özellikle enflasyon ve cari açık ile mücadelede atılacak adımların açıklanması ve bu adımlara inancın artması halinde tarihin en düşük seviyelerine gerileyen borsadaki yabancı payı yeniden artışa geçebilir. Kredibilitenin geri kazanılmasının ardından sermaye yatırımları gibi doğrudan yabancı sermaye yatırımlarının da canlanabileceği tahmin ediliyor. Ancak tüm bu beklentilerin gerçekleşmesi alınacak kararlara ve atılacak adımlara bağlı olacak.