Jules Verne'i hatırlamak
UZMAN GÖRÜŞÜ / Murat BERK / Yapı Kredi Yatırım
Jules Verne'nin "Dünyanın Merkezine Yolculuk" isimli kitabında Hamburg'un eski mahallesindeki küçük bir evde, madenbilimci Profesör Lidenbrock bir gün eski bir el yazmasının içinde bir şifre bulur. On altıncı yüzyılın ünlü İzlandalı bilgini Arne Saknussemm, bu şifrede, İzlanda'daki sönmüş yanardağ Sneffels'in kraterinden dünyanın merkezine indiğini açıklamaktadır. Profesör Lidenbrock yeğeni Axel'le birlikte İzlanda'ya gider ve yanardağın gizemli derinliklerine indikleri zaman yerin altında, sürprizlerle dolu bir yolculuk başlar. Artık hiçbirşey eskisi gibi olmayacaktır.
İzlanda son zamanlarda "Eyfyallayöküll" isimli yanardağın kül ve dumanı ile gündeme geldiyse de, 300 bin nüfuslu bu ada ülkesi, muhtemelen tarih kitaplarında 2008 küresel krizden önce ilk ekonomik ve mali lav akıntısının görüldüğü yer olarak anılacağını düşünüyoruz. 2006 civarından itibaren görülmeye başlanan İzlanda yanardağlarındaki lav akıntıları, mali sektör devlet borçlanması dinamikleri açısından Yunanistan , İrlanda ve gelecekteki başka ülkeler için ciddi erken uyarı işaretleriydi.
İleride İzlanda'da ve sonrasında Yunanistan'da yaşanan borç krizinin, önemli bir eşik noktası olarak hatırlanacağını düşünüyoruz. Daha önce de bahsettiğimiz gibi 2010 yılı ile subprime mortgage sorunlarının daha belirgin şekilde açığa çıkmaya başladığı 2007 yılı arasında benzerlikler var. Gerçekten de, otoritelerin, borç piyasalarını (o zaman mortgage,şimdi ülke borçları) ne pahasına olursa olsun destekleyeceği algısı oldukça kuvvetliydive Fannie, Freddie gibi şirketlerin devlet garantisine sahip olduğu sanılıyordu.
2008'den farklı olarak, ilgili kırılganlıkların farkında olan politika yapıcıları yaşanan borç sorunları karşısında kendilerini aşırı güven içinde, tamamen hazırlıksız bulmadı. Yüzeyesel olarak baktığımızda otoritelerin ülke borç pazarlarını kuvvetli bir şekilde destekleyeceği algısının oldukça kuvvetli olduğunu söyleyebiliriz. Örneğin bazı kredi piyasaları göstergelerine göre genele yayılmış bir sorundan bahsetmek pek mümkün gözükmüyor. Daha derine indiğimizde ise bazı ciddi soru işaretleri olduğunu görüyoruz.
Zora düşen ülkeler için kullanılması düşünülen araç -Avrupa Finansal İstikrar Tesisi Fonu (EFSF), Euro alanında üye devletler tarafından sorun yaşayan hükümetlere bir istikrar programı karşılığında kredi sağlamak üzere kuruldu. İrlanda veya Portekiz gibi bazı "çevre" ülke (periphery) borçlanma spreadlerine baktığımızda bazı Euro bölgesi devletlerinin EFSF'yi kullanmak zorunda kalabileceği anlaşılıyor.
Öte yandan daha önce anlatmaya çalıştığımız sebeplerden ötürü Euro alanı için "kolay ve hızlı" çözümlerin olmadığını düşünüyoruz. Almanya, Fransa gibi merkez ülkelerdeki hükümetlerin, "çevre" ülkelere önerdikleri acı reçetelere ne kadar hevesli olacakları da ciddi bir soru işareti olarak karşımıza çıkıyor. Almanya'daki koalisyon hükümetine desteğin zayıfladığı, Fransa'da Cumhurbaşkanı Sarkozy'nin emeklilik reformuna sert muhalefet ile karşı karşıya olduğunu belirtelim. Borç sorunlarının çevre ülkelerde başladığı yolculuk "merkez" (core) ülkelere doğru yön alabilir diye düşünüyoruz. Belki de artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.