Jest mi gözdağı mı?

Orhan AKIŞIK
Orhan AKIŞIK KÜRESEL PERSPEKTİF [email protected]

Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç Çukurova Üniversitesi Öğrenci Yurdunu ziyaretinde kendisine yumurta atmaya çalışırken polis tarafından yakalanarak gözaltına alınan Emre'yi karakoldan çıkartarak nasihatta bulunmuş. Bakan Kılıç görüşmede sadece kendi gibi düşünenlerin değil, aykırı düşüncede olanların da Bakanı olduğunu; özgürlük isteyenlerin başkalarının özgürlüğüne yönelik saldırılarının demokrasiyle açıklanamayacağını belirttikten sonra, "kız arkadaşı evrim teorisine karşı oluşumuzu eleştirdi. Kainatı ve insanı yoktan yaratan Allah. Allah, insanı yaratmaktan aciz değil ki, atamız maymun olsunÖ Emre'yi yanıma alıp konuşmakla doğru olanı yaptım. Dinlemez, anlamaz veya istismar ederse bu kendi bileceği iştir" demiş. Yumurta atmanın savunulacak bir tarafı yok, ancak Kılıç'ın bir yandan farklı düşünenlerin de Bakanı olduğunu söylerken, diğer yandan inançsızlığı bir suçmuş gibi ortaya koyması çelişkinin de ötesinde yersiz bir açıklama. Bakan Kılıç'ın öğrenciyle görüşmesi ve sonrasında yaptığı açıklamanın bir jestten çok öğrencilere yönelik bir gözdağı olduğu anlaşılıyor. Bir siyasetçinin bilimle dini inancı karşı karşıya getirecek bir tartışmanın yolunu açması doğru değil. Hiç bir ileri demokrat ülkede hangi siyasi görüşte olursa olsun bir siyasetçinin, bilimle dini karşı karşıya getiren konuşmalar yaptığını hatırlamıyorum. Buna, zaman zaman örnek olarak gösterilen Avrupa'daki Hristiyan-Demokrat partilere mensup siyasetçiler de dahil.
***
Siyasetçiler üniversite öğrencilerinin dini inançlarına müdahale etme hakkını kendilerinde görüyorlarsa, orta öğretim kurumlarındaki öğrencilerin vay haline. Siyasetçilerimiz bu şekilde konuşur ve topluma yanlış mesajlar verirlerse; ülkede bağnazlığın artmasına, sokaktaki insanların inancı yok veya kendileri gibi düşünmüyorlar diye karşısındakilere zarar vermesine şaşırmamak gerekir. Türkiye'nin, gençliğe dayatılmaya çalışılan bu inanç sistemiyle dünyanın ileri ülkeleri arasında yerini alması hayalden öteye geçmez. AKP'li siyasiler Türkiye'nin çağdaş, demokrat ve laik bir ülke olması konusunda samimi iseler, insanların düşüncelerini baskı altına alacak açıklamalardan ve uygulamalardan kaçınmalıdırlar.
***
Gerek Cumhurbaşkanı Gül gerekse Başbakan Erdoğan'ın laiklik konusundaki hassasiyetleri biliniyor.
Laiklik ilkesinin Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'na girişinin 76. yıldönümü nedeniyle Cumhurbaşkanı
Abdullah Gül bir mesaj yayınladı. Cumhurbaşkanı mesajında; çağdaş demokrasilerin farklı düşünce ve inançlara sahip olanları da kucaklayan, herkesin düşünce ve inançlarına uygun biçimde yaşamasına olanak sağlayan, hak ve özgürlükleri teminat altına alan rejimler olduğunu belirtiyor. Gül, inançların ve inançsızlıkların bir ayrım ve eşitsizlik unsuru olarak kullanılmaması, devletin bütün inanç mensuplarına ve dini inancı olmayanlara da eşit mesafede olması, herkesin kendini özgürce ifade edebilmesi; inançlarını veya inançsızlıklarını serbestçe yaşayabilmesi gerektiğini vurguluyor. Cumhurbaşkanı'nın tespitleriyle Bakan Kılıç'ınkiler taban tabana zıt. Çağdaş demokrasilerin en önemli kurumlarından olan laiklik ilkesinin Anayasa'da yer alması yetmez. Hayata geçirilmeyen bir ilkenin ne olursa olsun anlamı yoktur. Bundan dolayıdır ki, ülkenin her yöresinde farklı düşünceden insanların rahatça yaşamaları için gerekli koşulları sağlamak iktidarın en önde gelen görevleri arasındadır.
***
Bakan Kılıç'ın bu görüşleri kendisinin mi yoksa partisi tarafından da paylaşılıyor mu? Hükümetin söylemleriyle icraatları maalesef birbirini tutmuyor. Ülke, ileri demokrasi diye diye demokrasiden giderek uzaklaşıyor. Parlamenter demokraside bunlar oluyorsa siz bir de getirilmeye çalışılan başkanlık sisteminde olacakları düşünün. Vaktiyle, Türkiye'nin ekseninin kaydığını söyleyenlere karşı çıkanların ellerini başlarının arasına alıp tekrar düşünmelerinin zamanı gelmiştir. İnsanların inanç ve düşünceleri üzerinde baskı kurarak, yaşam tercihlerine müdahale ederek AKP, Türkiye'de ne ileri demokrasiyi kurabilir ne de Başbakan'ın ifadesiyle kendilerine oy veren vermeyen 75 milyon insanı kucaklayabilir.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Vekalet savaşları 08 Ekim 2016
Clinton farkı 01 Ekim 2016
Sorun küreselleşmede mi? 27 Ağustos 2016