Japonya: Harakiriye doğru

Şant MANUKYAN
Şant MANUKYAN Ekofobi [email protected]

Çeşitli dönemlerde Abenomics olarak bilinen Japonya’daki ekonomik uygulamaların işe yaramasının zor olduğunu ve Japonya’nın başarılı olmasının mümkün olmadığını paylaşıyorum. Hafta içinde gelen büyüme verisi mutlu rüyalar görerek uyuyan piyasalar ve Japon hükümetinin üzerine buzlu bir kova su boca etti. Çeyrek bazında yüzde 2.2 büyümesi beklenen ekonomi yüzde 1.6 daraldı. Bu gelişmenin ardından Başbakan Abe hem parlamentonun alt kanadı için erken secime gitme kararı aldı hem de 2015 Ekimde devreye girecek olan tüketim vergi artışını 2017’ye erteledi.

Japonya’nın dengelerini yakından takip etmeyen birisi açısından bu kadar hassas bir dönemde neden verginin yüzde 5’den yüzde 8’e arttırıldığı bir muamma olabilir. Ancak 2006 yılından bu yana borçlanma maliyeti düşüyor olmasına rağmen faiz ödemelerinin bütçede aldığı pay hızla artıyor. Dahası Sosyal Güvenlik ödemeleri de sert bir yukarı trend içinde. Yani Japonya kuvvetli bir bütçeye ihtiyaç duyuyor. Bu durumun farkında olan Abe büyüme, deflasyondan çıkma ve sağlam bir mali politikayı bir arada götürmeye çalışıyor(du). Geride bıraktığımız dönemde mali sorumluluk stratejisini parasal genişleme ile dengeleyerek hem bono getirilerini düşük tutma, hem büyümeyi sağlama hem de bütçe açığını daraltarak Borç/Gdp oranını aşağıya çekmeye çalıştı. Ancak bugün geldiğimiz noktada bu çabanın faydası olduğunu görüyoruz. Abe bir seçim yapma durumunda ve anlaşılan büyüme-deflasyonla savaşı tercih edecek.Vergi artışının ötelenmesi kısa vadede hesaplarını buna göre yapan BOJ’un da daha pozitif beklentiler açıklamasına neden olacak. Piyasalar Abe’ye bir şans daha verecektir. Ancak her QE gördüğünde sevinen yatırımcıların bir noktada temel gelişmeleri fiyatlamaları da kaçınılmaz olacak. 118 seviyesine gelen Yen Japonya ile yüksek ihracat benzerliği taşıyan Çin, Almanya, G. Kore gibi ülkeleri artık rahatsız ediyor. Dahası şayet yatırımcılar deflasyonu değil de bütçe dengelerini daha önemli bir sorun olarak görürse Japon varlıklarında tuttukları pozisyonu azaltabilir ve Yen kontrolsüz bir gerilmeye girerken Nikkei endeksi de önemli bir çöküş yaşayabilir. Bu ihtimal giderek artıyor. Çarşamba akşamı açıklanan FOMC tutanaklarında ise ABD’nin doların seviyesinden henüz kaygılı olmadığın görüyoruz. Reel kura baktığımızda da kaygılanması için bir neden de yok. Daha önemli bir nokta ise FED’in belli ölçüde volatiliteyi doğal karşılaması ve çıkış sırasında daha da fazlası olacağını söylemesi. Bono spreadleri, borçlanma maliyetleri vs artmadan sadece hisse piyasalarının düşmesi FED’i harekete geçirmeyecek diğer bir anlatımla yeni bir QE başlatmayacaktır. Herkesin hesabını bu gerçeğe göre yapmasında fayda var. BOJ’un QE’yi büyütmesi ne kadar negatif bir gelişme ise FED’in normalleşmeye gidebilmesi de dünya için o kadar olumlu bir gelişme. 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Dijital Paraya Geçiş 27 Eylül 2019
ECB’nin alternatifleri 26 Temmuz 2019