Japonlar İzmir’i de İnci’yi de sevdi, hedef bölgesel akü üssü olmak
İzmirli İnci Holding alt alta dizildiğinde ilginç pek çok özelliği barındırıyor. Grubun akü ve lojistikte Japon, jantta Brezilyalı gibi iki farklı kültürden ortaklığı var. Yönetimi ise yıllardır ailenin kadın üyelerinden oluşuyor… Gerçi artık erkeklere pozitif ayrımcılık yapmışlar! Bir de akü, jant dışında otel ‘mini bar’ı ürettiklerini de yeni öğrendim. İşlerin ilk kurulduğu zamanlarda girilmiş şimdi yurt içinde yüzde 80 pazar payıyla devam ediyor. Küçük ama niş bir iş… Tabii bir de İzmir’de kurulu olmasını da ekleyebiliriz belki… Grubun yatırımları ise arka arkaya geliyor. Temeli atılan son 200 milyon TL fabrika yatırımıyla kapasite 7 milyon adede çıkacak ama bu alanda ortaklarla yapılan planlar daha büyük…
Yönetim Kurulu Başkanlığı’nı değişimle alıyor aile ve şu anda işlerin başında Neşe Gök var. Kim olduğundan biraz başlayalım, karıştırabilirim ondan dinleyelim: “Ben üçüncü kuşağım. Ailenin kız kardeşlerinden en büyüğün en büyüğü benim. Benimle ilk kez üçüncü kuşak yönetime geçti. Yine benimle birlikte iki kuzenim daha yönetim kuruluna geldi. Üçüncü kuşaktan üç yönetim kurulu üyesi oldu. İkinci kuşaktan teyzem Perihan İnci Hanım var, üç tane de profesyonel yöneticimiz var artık. Yönetim kurulu başkanlığını eskiden 3 yılda bir değiştiriyorduk. İşlerin sürekliliği adına bunu 5 yıla çıkardık.”
7 milyon adet üretim
Akü, enerji depolama işinin yeni boyutlarını sordum ama önce biraz yeni yatırımdan konuşalım: “Manisa’da temeli atılan yeni akü fabrikamız tamamlandığında akü üretiminde yılda 7 milyon adede ulaşacağız. Bunun yanında bir Ar- Ge merkezimiz var, Türkiye’nin akü sektöründeki ilk Ar-Ge merkezlerinden biri. Ar-Ge çalışmalarımıza göre yol alıyoruz. Japon ortağımız GS Yuasa dünya akü sektörünün en büyüklerinden. Enerji depolama alanında çok ilerideler. Japonya’da lityum-iyon akü üretiyorlar, uzay araçları için, elektrikli araçlar için, hibrit araçlar için, denizaltılar için akü üretimleri var. Bu önemli bir knowhow. Lityum-iyon başka bir yatırım gerektiriyor.”
Akü sektörü dönüşüme uğruyor
Elektrikli hatta otonom araçlar geliyor ve bu araçların kalbi artık ‘akü’ ve sistemleri… Bu ise farklı bir yatırım konseptini içeriyor. Neşe Gök bu konudaki planlarını şöyle aktarıyor: “Bu alana yatırım yapılması için ana otomotiv sanayiinin elektrikli araçta seri üretime geçmesi gerekiyor. Yan sanayi, tedarik sanayi olarak ana otomotiv sanayiine bağlıyız. Onların yatırımına göre ilerliyoruz ve takip ediyoruz. Know-how'umuz kapasitemiz, yabancı ortaklığımız zaten var. Ama çok yakın takip etmek gerekiyor. Bizim üretim yapacak teknolojimiz mevcut. Mesele elektrikli otomobil üretilmesinde. Akü 100 yıldır aynı şekilde üretilen bir ürün. Hızlı bir değişime uğruyor. En büyük akü firmaları 1900’lü yılların başında kurulmuş. GS Yuasa da diğerleri de öyle. Aküde son 10 yıldır farklı kimyasallar kullanıyor, lityum-iyon üretiliyor. Akü sektörü dönüşüme uğruyor.”
Hedef en büyük akü üssü olmak
Neşe Gök, kendi planlarını da anlatıyor ve oldukça iddialı hedefler ortaya koyuyor: “Hem yurt içi hem yurt dışı satışlarımız güçlü. GS Yuasa’nın bizimle ortak olmasındaki en önemli amaç bu coğrafyaya açılabilmek, çevre ülkelere de ihracat yapabilmek. Hedefimiz bölgenin en büyük akü üssü olmak. Ürünlerimizin yüzde 70- 80’ini ihraç ediyoruz. 80’e yakın ülkeye ihracatımız var. Zaten ihracat en güçlü olduğumuz alan. Yeni yatırımlarla bunu kanıtlıyoruz. Biz aslında GS Yuasa ile ortak olmayı hedefleyerek işe başlamıştık. Çünkü sektöründe dünyanın teknoloji olarak en ilerideki şirketi. Hem de bu coğrafyaya girmek istediklerini, onlar için değerli olduğumuzu biliyorduk. Biz teknoloji, kalite standartları, iş güvenliği, Japon kültürünü fabrikamıza alırken onlar da pazara girmiş oluyorlar. Hedefleyerek gitmiştik. Çok benzer dönemlerde lojistik alanında da bir temas oldu. Tahmin ediyorum lojistikte Japon Yusen ile ortaklığımız, aküde GS Yuasa ile ortaklığımızı hızlandırdı.”
En büyük şikayet, Japon restoranı yokluğu
Neşe Gök’e Japonlarla nasıl geçindiklerini soruyorum. Gök’ün yanıtları şöyle oluyor: “Japonlar’ın Türkiye’ye ilgisi var. GS Yuasa ikinci Japon ortaklığımız. Bizi seviyorlar. Aynı iş dilini konuşuyoruz. Geleneklere çok saygılılar. Biz fabrikadaki törende temele nazar boncuğu, pirinç ve buğday attık. GS Yuasa Başkan Yardımcısı Akio Furukawa San da bizimle birlikte nazar boncuğu, pirinç attı. Değer veriyorlar. GS Yuasa’da ekspat olarak gelen Hashimoto San İzmir’deki Japon topluluğunun başkanı. Birkaç haftada bir toplanıyorlar, 60 kişi filan olmuşlar… Ama İzmir’de Japon restoranı olmamasından şikayetleri!. İnci Holding Japon restoranı açsın diye baskı var üzerimde!”
Otomotivde yeni yatırımlar
İnci Holding Yönetim Kurulu Başkanı Neşe Gök otomotivde yeni yatırım alanlarını da araştırdıklarını söylüyor. Buradaki çalışmaları da şöyle aktarıyor: “Otomotiv bildiğimiz bir sektör. Ortaklıklarla büyüme hoşumuza giden, iyi başardığımız ve tercih ettiğimiz bir yol. Ama otomotivde yeni yatırımlar her zaman radarımızda. Bu konuda iştahımız var. Otomotive giren bir insanın başka bir sektöre girmesi zor. Otomotiv sektöründeki disiplin başka hiçbir sektörde yok. Jantta Brezilyalı Maxion Grubu ile ortaklığımız ile 4 fabrikamız var, yılda ortalama 11 milyon jant üretiyoruz. Bu yıl bitmeden 100 milyonuncu jantı üretmiş olacağız. Jant sektörü alüminyumla çok ilgili. Bizim ilk fabrikamız ağır vasıta çelik jant. 90’ların başında binek araçlar için çelik jant üretimine geçtik. 2005’te alüminyum jant için yatırım yaptık. Alüminyum çok hızlı büyüdü. Kapasite artırımı ve yenileme yatırımlarımız her sene devam ediyor.”
'Golfe birlikte gidiyoruz'
Neşe Gök’e Japonlarla nasıl yaşadıklarını, nasıl anlaştıklarını soruyorum. Golf oynadığını söyleyen Neşe Gök şunları anlatıyor: “Özellikle kadınlara karşı daha dikkatliler, çok saygılılar. Geçen hafta fabrikanın temel atma töreninde beraberdik. Cumartesi sabah golfe gittik birlikte. Dört Japon, dört Türk iki takım olduk. Çok keyifliydi. Japonlar’ın neden golfü sevdiğini anlıyorum, sahada taktik, yetenek ve ortak strateji diliyle konuşuyorsunuz, her şey çözülüyor. Kadınlardan kurulu bir yönetimimiz olduğuna şaşırdılarsa da bize belli etmediler doğrusu. GS Yuasa iki ayrı aile şirketi aslında, 2004 yılında birleştiler ve profesyonel bir yönetime geçiyorlar. Bizim de aile şirketi olmamız her iki taraf için de avantaj tabii. Japonlar kararı zor alıyorlar. Ama kararlarından dönmüyorlar. Kesinlikle uygulanana kadar arkasında duruyorlar… Dolayısıyla günlük, haftalık, aylık, yıllık çalkalanmalar fark etmiyor, onlar için önemli değil. 20-30 yıllık planlarında buraya gelmek varsa fark etmiyor.”
Erkeklere pozitif ayrımcılık!
Yönetimde yıllardır kadın ağırlıklı devam eden İnci Holding’deki son yönetim yapısını Neşe Gök şöyle anlatıyor: “Artık 5 kadın değiliz. 4 kadın, 3 erkek bizim yönetim kurulumuz. Erkeklere pozitif ayrımcılık yapmaya çalışıyoruz. Erkek egemen bir yönetim kuruluna girmediğim için bilmiyorum farkı! Ama anlatmam gerek, Türkiye’nin ilk ve tek kadın kerestecisi olarak çalıştım ben! Kendi işimizdi, fabrikalarımızın tahta paletlerini üretiyorduk. İhalelere girip tomruk alıyordum. Kasabaların düğün salonlarında yapılıyordu ihaleler. 23-24 yaşımdayım, ilk kez gittiğim kasabalarda şaşırıyorlar… ‘Sen mi alacaksın keresteleri’ diye soruyorlardı. İki yıl ihalelerde hiç kadın görmedim.”