İzmir'den krize karşı önlem önerileri

Tevfik GÜNGÖR
Tevfik GÜNGÖR OLAYLARIN İÇİNDEN [email protected]

İzmir Ticaret Odası'nın ve İzmir Ekonomi Üniversitesi işbirliğiyle krize karşı alınabilecek önlemleri belirlemek arayışında 16.01.2009 tarihinde İzmir Ekonomi Üniversitesi'nde düzenlediği "Ekonomide Çıkış Yolları ve Reel Sektöre Açılımlar" paneli ile ilgili özetleri gecikerek elde edebildim.

Birbuçuk ay önce gerçekleştirilen panelde, tartışılan öneriler ilgi çekici. O nedenle bazılarını aktarmak istiyorum.

Toplantılarda uzmanların durum tespiti ve önerileri şunlar:

- Ekonominin geleceğine ilişkin beklentilerin kötüleşmesi ve piyasalardaki "güven erozyonu" nedeniyle tüketim ertelenmekte, yatırımlar beklemeye alınmakta ve ekonomideki çarklar yavaş dönmektedir.

- Ekonomik büyümenin yeniden sürdürülebilir bir patikaya girmesi ve reel sektöre doping etkisi yapması için en az GSYİH'nin yüzde 1'i oranında bir canlandırma paketine ihtiyaç vardır.

Bu miktar; 2008 yılı GSYİH gerçekleşme tahmini dikkate alındığında yaklaşık 10 milyar TL'ye karşılık gelmektedir. Bu miktarın;

· Yüzde 40'ı ihracat, tarım, KOBİ'ler ve sanayicilere kullandırılmak üzere Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası'nca reeskont kredisi olarak,

· Yüzde 40'ı firmaların kredi teminat sorunlarını çözmede etkin şekilde kullanmak üzere Kredi Garanti Fonu'na,

· Yüzde 20'si ise hanehalklarına (vergi iadesi vb.)

tahsis edilmelidir.

İhracatçıların ve genelde reel kesimin finansal kesime olan sorunlu kredilerinin yapılandırılması amacıyla, Yeniden Yapılandırma Kanunu (Anadolu Yaklaşımı) konusunda yapılan çalışmalar bir an önce sonuçlandırılmalı ve acilen yürürlüğe konulmalıdır.

Oluşturulacak programlar, yeterli teminatı olmayan, önceden var olan teminatları kriz ortamında eriyen, düzenli bilanço çıkartamayan firmaların mevcut kredilerini ödeme kapasitesinin sürdürülmesine yardımcı olmalıdır. Mevcut kredilere ilaveten yeni kredi talebinde bulunmak isteyen girişimcilerin de krediye erişmesi sağlanmalıdır.

Kriz döneminde etkin beklenti yönetimi çok kritik bir öneme sahiptir. Beklentilerdeki kötüleşme nedeniyle tüketici ve yatırımcı güveninin daha fazla kötüleşmesinin önüne geçilmelidir. Türkiye'nin kendi kendini besleyen uzun süreli olumsuz bir sürece girmesi engellenmelidir.

Kronik tasarruf açığı olan Türkiye'nin uzun dönemli büyüme performansını sürdürmesi bakımından zorunlu olan dış finansman kaynaklarına erişimini kolaylaştırıcı adımların, başta IMF anlaşmasının sonuçlandırılması olmak üzere, bir an önce atılması, dış finansman açığının kapatılmasına ilişkin belirsizliği ortadan kaldıracaktır.

Panel ve sonrasında yapılan beyin fırtınası toplantısında; ekonomik krizi en az hasarla atlatmak için makro ve mikro düzeyde alınması gereken önlemler ile politika önerileri belirlenmişti.

Toplantı sonunda vurgulanan şudur: Amerika Birleşik Devletleri olmak üzere, küresel krizin kaynaklandığı gelişmiş ekonomilerde güven yeniden oluşmadan krizin kalıcı çözümünden bahsetmek mümkün olmayacaktır.

Kapsamlı bir "ekonomik canlandırma paketi"nin devreye girmemesi halinde; Türkiye'nin sağlam bankacılık sistemine, siyasi istikrara, bağımsız para politikasına ve düşük kamu borç stokuna sahip olmasına rağmen, uzun dönemde küresel krizden en fazla etkilenen ülkeler grubuna girme riski bulunmaktadır.

Bu riski bertaraf etme yolunda önemli bir adım olarak, Türkiye GSYİH'sinin en az yüzde 1'ine tekabül eden bir "ekonomik canlandırma paketi" kanun şeklinde hazırlanmalı ve hızla yürürlüğe konulmalıdır.

İzmir Ticaret Odası'nın bu somut önerileri, maalesef tartışma gündeminde yer alamadı.

Halbuki ticaret odası ciddi öneriler sıralıyor. Önerilen canlandırma paketinin rakamı belli. Hedefi belli. Paketin nasıl kullandırılacağı belli.

Birbuçuk ay geçmiş olmasına rağmen öneriler önemini koruyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
40 yılda ne değişti? 03 Ağustos 2018
Vizyon sahibi olmak 30 Temmuz 2018