İzmir kaçırdı, Körfez sermayesi Milano'ya akacak
İlk kez 1851'de yani sanayi devriminin ilk yıllarında İngiltere'de düzenlenen EXPO, bugün uluslararası niteliğiyle olimpiyatlardan daha büyük bir organizasyon olarak nitelendiriliyor. İlk yıllardan farklı olarak doğrudan ticaretin artık yapılmadığı EXPO boyunca, büyük şirketler kentlerin yatırım potansiyellerini yerinde değerlendiriyor. Beş yılda bir yapılan ve tam altı ay boyunca açık kalan EXPO, kent için önemli bir turistik referans da oluşturuyor aynı zamanda.
EXPO 2015 için aday olan İzmir, işte tüm bu fırsatları kaçırdı. Fuarı 21 oy farkla kazanan Milano ise, milyarlarca Euro'ya ulaşan Körfez sermayesinin ilgi odağına dönüşmüş durumda. Körfez fonları Milano'daki altyapı ve konut yatırımları için 14 milyar Euro para akıtmaya hazırlar.
Milano Valisi Letizia Moratti bir iş kadını ve eski bir bakan. Aynı zamanda İtalya'nın "demin lady"si olarak tanınan Moratti, EXPO 2015'in Milano olduğu kadar, İtalya için de çok önemli bir fırsat olduğunu söylüyor.
Moratti'nin tersine EXPO konusunda olumsuz düşünenler de yok değil İtalya'da. Özellikte iş dünyasından ve siyasetten bazı isimler, altyapı yatırımlarının Milano'nun gelişimine katkıda bulunacağını kabul etseler de, EXPO kapsamında çok fazla harcama yapma taraftarı değiller.
Dünya genelindeki fuarlara bakıldığında ise farklı sonuçlar ortaya çıkıyor. Örneğin 2000 yılında Hanover'de gerçekleşen EXPO, katılımcı sayısının çok yüksek olacağı tahmin edilirken, giriş ücretlerinin aşırı yüksek olması nedeniyle bu konuda hayal kırıklığı yaşanmış ve fuar büyük zarar etmişti.
44 milyar Euro gelir bekleniyor
Milan Ticaret Odası tarafından yapılan araştırmada, etkirliğin 44 milyar Euro'luk bir gelir sağlayabileceği belirtiliyor. Zaten Moratti de, EXPO 2015 sayesinde İtalya'nın daha fazla sayıda ülke ile yeni ekonomik ve kültürel ilişkiler geliştireceğine inanıyor. EXPO 2015 sayesinde daha şimdiden Birleşik Arap Emirlikleri, Güney Kore ile anlaşmalar imzalandı. Bunun yanı sıra iki Japon bankası altyapı finansmanı kaynakları sağlamak için Milano'ya geldi.
Milano'nun EXPO planları arasında üç yeni metro hattının inşaatı, varolan üç metro hattının uzatılması, demiryollarının yenilenmesi, Malpensa'daki uluslararası havaalanının geliştirilmesi yer alıyor.
Bu arada dünya genelinde de Expo etkinliklerinin artı ve eksileri masaya yatırılıyor. Bazı eleştirmenler, bu etkinliklerin son derece masraflı olduğu ve sonrasında şehre çok fazla yaşamsal katkı sağlamadığı görüşündeler. EXPO destekçileri ise, etkinliğin bölgeleri canlandırdığını ifade ediyorlar. Bölgeye yatırım yapmak için can atan yabancı fonlar da işin cabası.
Güneşli bir ülke olmamasına rağmen, güneşin lideri Almanya
Petrol fiyatlarındaki sürekli artış, sürdürülebilir enerji kaynaklarını bir alternatif olmaktan çıkartıp, bir zorunluluğa dönüştürmeye başladı son yıllarda. Çok sayıda büyük şirket rüzg‰r, güneş, jeotermal ve biomass gibi yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelik yeni yatırımlar gerçekleştirmeye hazırlanırken, hükümetler de yenilenebilir enerji konusunu ana gündem maddeleri arasına dahil ediyor.
Özellikle güneş enerjisinde dünya lideri olan Almanya, bu konuda tüm ülkelere örnek teşkil edebilecek nitelikte.
Almanya, dünyanın en güneşli ülkesi olmamasına rağmen, evlerin çatılarındaki güneş panelleri sayısı açısından lider konumunda. Alman hükümeti de, ülkenin güneşten gelen enerjiye güvenebilmesi ve petrole bağımlılığının azalması amacıyla bu konuda oldukça destekleyici ve cömert davranıyor.
Bugün dünya genelinde kurulu güneş enerjisi kapasitesinin yüzde 50'si Almanya'ya ait. Bunun başlıca nedeni ise devlet teşvikleri.
Almanya'da güneş endüstrisi 60 bin kişiye istihdam sağlıyor. Güneş endüstrisinden sağlanan cironun 2010 yılında 13 milyar Euro'ya yükselmesi bekleniyor. Bu oran 2007 yılında 7 milyar Euro olarak gerçekleşti,
Uzmanlar, uzun vadede Almanya'nın elektrik ve sıcak su için ihtiyacı olan enerjinin yüzde 30'unun güneş enerjisinden elde edilebileceğini belirtiyorlar. Bugün ise bu ihtiyacın sadece yüzde 1'i güneşten elde ediliyor.
Almanya'da çok sayıda bölge, güneş enerjisi sektörüne destek veriyor. Örneğin orta Almanya'da yer alan Marburg bu ay, konutlarda güneş enerjisi panellerinin bulunmasını isteyen ilk şehir oldu. Güneş enerjisi donamının kurulmadığı yeni binalar veya restore edilmiş binalara bin Euro ceza uygulanıyor.
Güneş enerjisi üretiminde Almanya kadar hızlı olmasa da, önemli yatırımlar yapan ülkeler arasında İspanya ve ABD geliyor. Berlin merkezli düşünce kuruluşu IMU tarafından yayınlanan bir raporda, dünyadaki yeni kurulacak güneş enerjisi potansiyelinde Almanya'nın 2006 yılında yüzde 58 olan payının 2010 yılında yüzde 28'e düşeceği tahmin ediliyor. ABD'nin ise aynı dönemde payını iki katına çıkararak yüzde 18'e yükselteceği ifade ediliyor.
Raporda dikkat çekilen bir diğer konu ise ABD ve diğer ülkelerin, Almanya'nın ekonomik açıan en zayıf olan doğu bölgesinde güneş enerjisi fabrikaları kurmaya başlamaları ve bunun için saat başına 7-8 Euro gibi son derece düşük bir ücret ödemeleri.
Evet uzmanlara göre Almanya güneşte liderlik koltuğunda oturuyor, fakat devlet yardımlarının daha erken sonlandırılması ve Alman şirketlerin fiyat indirmek zorunda kalmaları önümüzdeki günlerde artacak rekabet açısından çok daha iyi olurdu.