“İz bırakmak bir seçimdir”

İzel BATU
İzel BATU Farklı Bak Farklı Gör [email protected]

Hayatınızın bir yerinde kendinize şu soruyu sormuş olabilirsiniz: “Haya­tım kimin için fark yarattı? Benim sayemde dünyada ne değişti?” Bu sorular bireylerin ve kurumların yalnızca kendilerine değil, çevrelerine ve toplumlarına da dokunma kapasitesine işaret ediyor. Ancak yaşadığı­mız çağda bu tür derin soruların peşinden gitmek yerine çoğu zaman günlük koşuştur­manın içinde kayboluyoruz.

İşte tam da bu noktada Salim Kadıbeşegil’in 12’nci kitabı “Yaşamda ya İz bırakırsınız ya da İs” oku­yucuyu hem kişisel hem de kurumsal bir he­saplaşmaya davet ediyor. Kadıbeşegil, ileti­şim dünyasının tanınmış isimlerinden biri. Türkiye’nin ilk itibar araştırmaları merkezi olan RepMan’i kurmuş olan Kadıbeşegil, 45 yıllık kariyerinde sektöre kazandırdığı pek çok yeniliğin ardından bu kitabıyla bireyle­rin ve kurumların iz bırakma potansiyeline dair önemli bir pencere açıyor.

Küreselleşme ve itibar: Para mı, değer mi?

Kitabın belki de en dikkat çekici nokta­larından biri, küreselleşmenin yarattığı fır­satlar kadar tehditlere de ışık tutması. Ka­dıbeşegil, son 30 yılda para ve gücün bi­reyleri ve kurumları nasıl şekillendirdiğini inceliyor. Örneğin, Paul Newman gibi bir aktörün, milyon dolarlık servetini hayır iş­lerine yönlendirmesi, toplumsal faydaya dair güçlü bir vizyonun ne kadar etkili ola­bileceğini gösteriyor.

Bunun tam tersi ise ‘is bırakan’ olarak tanımlanan kişilerin ve ku­rumların yalnızca kendi çıkarlarını gözete­rek tarihin karanlık sayfalarında nasıl kay­bolup gittiğini aktarıyor. Eşref Armağan gibi görme engelli bir ressamın sanat yolcu­luğu ya da Ryan Hreljac adlı bir ilkokul öğ­rencisinin Afrika’daki su sorununa çözüm bulma hikâyesi, bireylerin küçük çabaları­nın bile nasıl büyük değişimlere yol açabile­ceğini gözler önüne seriyor.

“Tüketici odaklı stratejiler terk edilmeli”

2025 ve sonrası için yöneticilere öneri­lerini sorduğumuz Kadıbeşegil, önümüzde­ki dönemin iki temel başlığını iklim krizi ve dezenformasyonla birlikte hayatımıza gi­ren yapay zeka olarak ifade ediyor. Kadıbe­şegil, özellikle pazarlama yöneticilerine şu öneriyi yapıyor: “Pazarlama yöneticilerinin acilen tüketici odaklı stratejilerini terk edip paydaş entegrasyonu boyutunda bu iki baş­lığın iz düşümünde neler varsa onların pe­şinde olmalarını tavsiye ederim.

Farklı pay­daşların markalarla ilgili sosyal ve ekolojik çevre özelindeki deneyimlerinin bu konu­larla ilgisi olmayan nihai tüketicinin satın alma ve tavsiye tercihlerini etkilediğini gö­rüyoruz.”

İz bırakanların ortak özellikleri

Kitap, iz bırakanların ortak özelliklerini mercek altına alırken bireylerin ve kurum­ların bu özellikleri nasıl geliştirebileceğine dair ipuçları sunuyor. Kadıbeşegil, bu kişi­leri “kara bulutlara karşı direnen ve ardın­daki mavi gökyüzünü bize gösteren insan­lar” olarak tanımlıyor. Bu insanlar, yalnız­ca güçlü bir vizyon oluşturmakla kalmıyor, aynı zamanda o vizyon için her şeyden vaz­geçebilecek kararlılığa sahipler.

Peki bu özellikler nasıl kazanılıyor? Kadıbeşegil’in görüşüne göre, ilk adım bir amaç belirle­mek ve bu amacın izinden tutkuyla gitmek. “Herkesin iz bırakmak potansiyeli vardır. Yeter ki kendini gerçekleştirmek tutkusu­nu toplumsal fayda yaratacak bir alana ta­şıyabilsin” diyen Kadıbeşegil, şöyle devam ediyor: “Özellikle 20-25 yaşlarındaki genç arkadaşlarımın kendi yaşayacakları dün­yanın sahadaki oyuncuları olmasını istiyo­rum.

Kendilerine nasıl bir yaşam armağan edecekler? Başarının parametrelerini nasıl tanımlayacaklar? En önemlisi nasıl mutlu olacaklar? Bu soruların cevapları ceplerin­de duruyor. Ekonomik, sosyal ve çevresel tahribatın tsunami dalgaları karşısında ça­resiz olmadıklarını görmeleri gerekiyor. İz bırakanları incelesinler. Nasıl başarmışlar? Mutlaka kendileri için yeterli malzemeyi bulacaklardır.”

Kadıbeşegil’in kitabı, bu seçimi yapmanın yollarını ve önemini anlamak isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Kitabı okuduk­tan sonra, kendinize şu soruyu sormaktan çekinmeyin: “Benim hayatım kimin için bir fark yarattı?” Çünkü bu sorunun cevabı hem bireysel mutluluğunuzun hem de toplumsal katkınızın en güçlü yansıması olacak.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar